Avrupa’da güvenlik dengeleri yeniden şekillenirken Almanya, savunma politikasında uzun yıllardır görülmemiş kapsamda bir dönüşüme gidiyor. 2011’de askıya alınan zorunlu askerliği fiilen geri getirme yolunda kritik adımlar atan Berlin, genç nüfusu orduya yönlendirecek yeni bir model üzerinde çalışıyor.
Erkeklere zorunlu, kadınlara isteğe bağlı gönderilecek anketler ve 2027’den itibaren başlayacak sağlık taramaları, Bundeswehr’in personel açığını kapatmayı hedefleyen bu geniş kapsamlı reformun ilk aşamalarını oluşturuyor. Hükümet, Avrupa’nın en güçlü ordusunu kurma hedefi doğrultusunda kararlı ilerliyor.
“AVRUPA’NIN EN GÜÇLÜ ORDUSU” HEDEFİ
Almanya, Avrupa’nın en güçlü konvansiyonel ordusunu kurmayı hedefliyor. Ülkenin en büyük savunma şirketi Rheinmetall’in CEO’su Armin Papperger, Şansölye Friedrich Merz’in bu hedefinin beş yıl içinde gerçekleşebileceğini söyledi. Papperger, hükümetten “net kararlar” geldiğini vurguladı.
Alman ordusu Bundeswehr’in mevcut personel sayısı yaklaşık 182 bin. Yeni askerlik modeliyle bu sayının gelecek yıl 20 bin artması, ardından 10 yıl içinde 255–260 bine ulaşması planlanıyor. Yaklaşık 200 bin yedek personel de bu yapıya dahil edilecek.
Koalisyonu oluşturan CDU/CSU ile SPD, yıl başında askerliğin yeniden uygulanmasına yönelik prensip kararı almış ancak başlangıçta bunun gönüllülük esasına dayanacağını belirtmişti.

ZORUNLU ASKERLİK KAPIDA OLABİLİR
Gelecek yıldan itibaren gönderilecek anket erkekler için zorunlu, kadınlar için isteğe bağlı olacak. Temmuz 2027’den itibaren tüm erkekler sağlık muayenesine tabi tutulacak.
Eğer hükümet hedeflenen asker sayısına ulaşamazsa, zorunlu askerlik seçeneğinin parlamentoda gündeme gelebileceği ifade ediliyor.
Olası bir savaş halinde ise anketler ve sağlık taramaları, potansiyel askerlerin hızlıca belirlenmesi için kullanılacak.
GENÇLERİN ÇOĞU KARŞI ÇIKIYOR
Almanya’nın siyasi solunda zorunlu askerlik fikrine karşı ciddi bir muhalefet bulunuyor. Gençlerin büyük kısmı da bu plana sıcak bakmıyor.
Stern dergisinin Forsa anketine göre halkın yaklaşık yarısı zorunlu askerliği desteklerken, 18–29 yaş arası gençlerde karşıtlık oranı yüzde 63’e çıkıyor.
Berlin’deki bir protestoda konuşan 17 yaşındaki Jimi, “Savaşa gitmek istemiyorum çünkü ölmek ya da vurulmak istemiyorum. Ben de kimseyi vurmak istemem,” dedi. Bu planı, “hükümetin milyonlarca gencin geleceğine karar verme hakkını elinden almak için kullandığı soyut bir tehdit” olarak tanımladı.
Öte yandan 21 yaşındaki Jason, mevcut güvenlik ortamı nedeniyle bu yıl orduya katıldığını belirtti. “Barışı ve demokrasiyi savunmak için katkı sağlamak istedim” diyen Jason, güçlü bir ordunun caydırıcılık sağlayacağını ifade etti.

“ENDİŞEYE GEREK YOK”
Savunma Bakanı Boris Pistorius ise toplumda oluşan kaygıları gidermeye çalışarak “Korkuya gerek yok” dedi. Pistorius, daha güçlü bir orduya sahip olmanın Almanya’nın çatışmalara sürüklenme ihtimalini azalttığını savundu.
Soğuk Savaş sonrası savunma harcamalarını azaltan Almanya, 2011’de askerliği askıya almıştı. Ancak Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrası Berlin yönetimi savunma yaklaşımını köklü biçimde değiştirdi. Şansölye Merz, ülkenin savunma politikasında artık “gerek neyse o yapılacak” dönemine girildiğini duyurmuştu.
NATO ülkeleri, ABD Başkanı Donald Trump’ın Beyaz Saray’dan yaptığı baskılarla askeri harcamaları artırmaya yönelirken, Avrupa’daki yeniden silahlanma süreci savunma sanayi gelirlerini de yükseltti. Rheinmetall CEO’su Papperger, “Talep çok büyük, bu yüzden çok para kazanıyoruz,” dedi.
Şirketin araç, mühimmat, elektronik ve yapay zeka alanlarında daha önce görülmemiş ölçüde kapasite artırdığı belirtildi.
Rusya’nın geçen yıl Papperger’e yönelik bir suikast planladığına dair iddialar gündeme gelmişti ancak doğrulanmamıştı. Papperger konuyla ilgili yorum yapmaktan kaçınarak, “Kendimi iyi ve güvende hissediyorum,” dedi.
Avrupa’daki mevcut durumu değerlendiren Papperger, “Adı her ne olursa olsun, barış zamanı değil,” ifadelerini kullandı.





