Bazı insanlar sadece bilim yapmaz; milletinin onurunu taşır, inancını yayar, tarihine sahip çıkar. İşte o isimlerden biri Prof. Dr. Aziz Sancar.
2015 yılında kazandığı Nobel Kimya Ödülü ile sadece bilim dünyasını değil, Türk milletini de gururlandırdı. Onun en büyük başarısı ne bir laboratuvar başarısıdır, ne de bir ödül. Asıl başarı, bir millete duyduğu vefada, köklerine olan bağlılığında gizlidir.
1946’da Mardin’in Savur ilçesinde, orta gelirli bir ailenin yedinci çocuğu olarak dünyaya gelen Aziz Sancar’ın hikâyesi, Cumhuriyet’in bir çocuğunun nasıl dünya çapında bir bilim insanına dönüşebileceğinin de hikâyesidir.
Türkçe’nin yanı sıra, Arapça biliyor. Eğitim hayatını Mardin’de tamamladı ve İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni birincilikle bitirerek mezun oldu. Ardından, memleketine dönüp iki yıl hekimlik yaptı. Aziz Sancar NATO ve TÜBİTAK burslarıyla ABD’ye gitti. Johns Hopkins Üniversitesi, ardından Dallas Teksas Üniversitesi… Ve burada, fotobiyoloji ve DNA onarımı alanında dünya çapında çığır açacak çalışmalara imza attı. DNA’nın onarım mekanizmasını çözerek genetik mühendisliğine yön verdi. 2001’de Amerikan Kimya Cemiyeti Ödülü, 2005’te ABD Ulusal Bilimler Akademisi üyeliği ve en sonunda 2015’te Nobel Kimya Ödülü…
“Beni Nobel’e götüren Türkiye Cumhuriyeti’nin yaptığı eğitim devrimidir.”Bu sözle, ödülün gerçek sahibinin millet olduğunu ilan etti ve yaptığı anlamlı jestle, Nobel madalyasını ve sertifikasını Anıtkabir’e, Atatürk’e armağan etti.
Sancar, Türk milletine olan vefası ve milliyetçi duruşuyla da ayrı bir yer tutuyor gönüllerde. BBC muhabirinin “Arap mısınız?” sorusuna verdiği net yanıt hâlâ hafızalarda;
“Ben Türk’üm. Mardin’de doğmuşsam da Türk’üm, Kars’ta doğmuşsam da Türk’üm.”
Bunlarla da kalmadı. Aziz & Gwen Sancar Vakfı ile Türk öğrencilerin eğitimine katkı sundu, Carolina Türk Evi adlı misafirhaneyi açarak yurt dışındaki Türk gençlerinin bir yuvası oldu işte bu bir Türk’ün iz bırakma arzusuydu.
Aziz Sancar, her röportajında bir ülkücünün inancıyla konuştu. Millet sevgisini sadece söylemlerinde değildi, bunu yaşamına da işledi. Bugün çocuklar için kurduğu hayal;
“İleride çocuklarımız, kitaplardan benim bulduklarımı okuyup, ‘Bunu bir Türk yaptı, ben de yapabilirim’ desin istiyorum.”
Tarih onu bir bilim insanı olarak yazacak, anlatacak, sunacak bizlere fakat biz onu yüreği vatan sevgisiyle atan, Cumhuriyeti köklerine kadar yaşayan ve yaşatan, bir Türk milliyetçisi olarak anacağız.
Saygı, gurur ve minnetle selamlıyoruz.
Prof. Dr. Aziz Sancar, varlığınla, duruşunla, ilminle, Türk milleti için her zaman özel bir yerde kalacaksın.
Sen sadece bir bilim insanı değil; bir milletin ışığısın.