Beşiktaş Skoru Neden Koruyamıyor?

Beşiktaş’ın oynadığı maçlara bakıyorsunuz. Sahada Beşiktaş’ın kazanması için gerekli olan bileşenler büyük oranda var ama Beşiktaş bir türlü sonunu getiremiyor

Beşiktaş, Trabzonspor karşısında iki kez 2 farklı üstünlüğü eline alsa da skoru korumayı başaramadı.

Siyah-beyazlılar, bu sezon lig ve Avrupa'da 7 kez öne geçtiği maçlarda üstünlüğünü karşılaşma sonuna taşımakta zorlandı.

Süper Lig'de sırasıyla Galatasaray, Gençlerbirliği, Kasımpaşa, Fenerbahçe, Samsunspor ve Trabzonspor mücadelelerinde ilk golü bulan Beşiktaş, bu maçlarda 4 beraberlik ve 2 yenilgi yaşadı.

Beşiktaş, bu karşılaşmalarda muhtemel 18 puandan yalnızca 4'ünü cebine koydu.

UEFA Konferans Ligi play-off'unda Lausanne deplasmanında 1-0 öne geçen siyah-beyazlılar, sahadan 1-1'lik beraberlikle ayrılmıştı.

Öğrenilmiş Çaresizlik Mi?

Beşiktaş’ın maçlarına baktığınızda garip bir çelişkiyle karşılaşıyorsunuz. Sahada kalite var, tempo var, mücadele var. Hatta skor da var. Ama sonuç yok.

Sorun sadece taktik, kondisyon ya da kadro kalitesiyle açıklanabilecek kadar basit değil. Bu, daha derinde bir mesele: zihinsel bir kırılma.

Psikolojide “öğrenilmiş çaresizlik” diye bir kavram vardır. Kısaca anlatmak gerekirse; birey, ne yaparsa yapsın sonucun değişmediğini defalarca tecrübe ederse, bir süre sonra mücadele etmeyi bırakır. Artık elinden geleni yapmaz, çünkü bilinçaltı ona şunu söyler:

“Nasıl olsa olacak olan oluyor.”

Beşiktaş’ın sahadaki görüntüsü tam olarak bunu hatırlatıyor.

Trabzonspor karşısında iki kez iki farklı üstünlüğü yakalıyorsunuz ama skoru koruyamıyorsunuz. Galatasaray, Fenerbahçe, Kasımpaşa, Samsunspor… Liste uzuyor. İlk golü atan Beşiktaş, maçı bitiremiyor. 18 puanlık ihtimalden sadece 4 puan çıkarabiliyorsanız, burada artık “tesadüf” kelimesini kullanamazsınız.

Bu noktada şu soruyu sormak gerekiyor:

Beşiktaşlı futbolcular öne geçtikten sonra ne düşünüyor?

“Yine gol yiyeceğiz.”

Skoru koruyamama problemi, bir savunma hatası olmaktan çıkıp beklenti problemine dönüşmüş durumda. Oyuncu, farkında olmadan geri çekiliyor. Risk almıyor. Pası yana atıyor. İkili mücadeleye yarım giriyor. Çünkü zihninde bir geçmiş var:

“Ne zaman öne geçsek, sonu iyi bitmedi.”

Bu da sahada şuna yol açıyor:

Beşiktaş skoru savunmuyor, skorun başına gelmesini bekliyor.

Öğrenilmiş çaresizlik tam da burada devreye giriyor. Oyuncular mücadeleyi bırakmıyor belki ama inancı kaybediyor. İnanç kaybolduğunda ise refleksler yavaşlar, kararlar gecikir, hatalar artar. Rakip bunu hisseder. Cesaretlenir. Üzerinize gelir. Gol de gelir.

Lausanne deplasmanında 1-0 öne geçip maçı 1-1 bitirmek de bu zincirin Avrupa ayağı. Lig ya da Avrupa fark etmiyor; zihinsel eşik aynı.

Beşiktaş bugün maçları son 20 dakikada değil, ilk golü yedikten sonra kaybetmiyor. Asıl kayıp, öne geçtikten sonra başlıyor. Çünkü skor avantajı, bu takım için güven değil, kaygı üretiyor.

Bu yüzden çözüm sadece sistem değiştirmek, oyuncu almak ya da hoca değiştirmek değil.

Bu takımın önce şuna inanması gerekiyor:

“Bu kez farklı olacak.”

Aksi halde Beşiktaş, sahada ne kadar iyi oynarsa oynasın, tabelaya bakıp yine aynı duyguyu yaşayacak:

Bir kez daha elinden kayan bir maç…

Bir kez daha doğrulanan bir çaresizlik.

{ "vars": { "account": "G-E1EN649QR9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }