Trendyol Süper Lig’de henüz sekiz hafta geride kalmışken beş takımın teknik direktör değiştirmiş olması, Türk futbolunun yapısal bir sorununu yeniden gözler önüne seriyor. Beşiktaş, Fenerbahçe, Başakşehir, Gaziantep FK ve Eyüpspor… Kimi başarısız sonuçlardan, kimi Avrupa’ya erken vedadan, kimi de tribün baskısından nasibini aldı. Ancak şu soruyu sormak gerekiyor: Gerçekten sorun teknik direktörlerde mi?
Türkiye’de futbolun ezberlerinden biri şudur: Takım kötü gidiyorsa “hoca” gider. Oyunculara sabır gösterilir, yönetime dokunulmaz ama teknik direktör değişikliği adeta sihirli bir çözüm olarak görülür. Oysa Avrupa’ya baktığımızda, uzun vadeli planlamalarla sabırla yürütülen projelerin başarıya ulaştığını görüyoruz.
Avrupa’dan Uzun Vadeli Modeller
· Liverpool – Jürgen Klopp: Klopp 2015’te Liverpool’un başına geçtiğinde takım ligde orta sıralarda dolaşıyordu. İlk sezonunda kupasız kaldı, ikinci yılında ligde iniş çıkışlar yaşadı. Ancak yönetim sabır gösterdi, kulüp Klopp’un vizyonuna inandı. 2019’da Şampiyonlar Ligi kupası, 2020’de Premier Lig şampiyonluğu geldi. Aynı hoca, aynı vizyon, farklı yıllarda zirveye taşıdı.
· Manchester City – Pep Guardiola: Guardiola ilk yılında Premier Lig’de şampiyon olamadı, çok eleştirildi. Fakat yönetim sabırlı davrandı, Pep’in sistemine yatırım yaptı. Bugün Manchester City hem İngiltere’yi hem de Avrupa’yı domine eden bir futbol kültürü yarattı.
· Atletico Madrid – Diego Simeone: Simeone, 2011’den bu yana Atletico’nun başında. Zaman zaman başarısız dönemler oldu, ama kulüp hocasına olan güvenini hiç kaybetmedi. Bu uzun vadeli birliktelik, Real Madrid ve Barcelona gibi devlerle mücadele eden, Avrupa’da final oynayan bir Atletico yarattı.
· Arsenal – Mikel Arteta: Arsenal, Arteta ile ilk yıllarında büyük hayal kırıklıkları yaşadı. Taraftarlar değişim istese de yönetim arkasında durdu. Bugün Arsenal yeniden Premier Lig’in en güçlü şampiyon adaylarından biri.
Not: Elbette verdiğim örnekler kıyas kabul edemeyecek kadar uç örnekler ama değinmek istediğim nokta başka…
Türkiye’de Sürekli Kısır Döngü
Türk futbolunda ise sabır göstermek neredeyse imkânsız. Gaziantep FK’nın iki maç sonunda hocasını göndermesi, Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin Avrupa maceralarındaki ilk sendelemede teknik adamlarını feda etmesi ya da Eyüpspor’un sekiz hafta dolmadan istifayla yol ayrımına gitmesi, aslında kulüp kültürümüzün kırılganlığını gösteriyor.
Sorun sadece saha içi sonuçlarla ilgili değil. Plansız transfer politikaları, kulüp içi siyasi hesaplar, mali disiplinsizlik ve altyapıya gereken önemin verilmemesi, kalıcı başarının önündeki en büyük engeller. Sürekli değişen teknik direktörler, sadece bu derin problemlerin üzerini örten bir “pansuman” görevi görüyor.
Elbette teknik direktörler de başarısız olabilir. Ancak sorun sürekli tekrar ediyorsa çözümü hep aynı yerde aramak beyhude olur. Türk futbolunun en büyük ihtiyacı; vizyon sahibi yönetimler, altyapıya yatırım, ekonomik disiplin ve sabır.
Avrupa kulüplerinin örnekleri ortada: Uzun vadeli planlar sabırla desteklenirse başarı kendiliğinden gelir. Aksi halde daha uzun yıllar “sekiz haftada beş hoca” manşetleri görmeye devam edeceğiz.