Ortadoğu’da tansiyon yeniden yükseliyor. İsrail’in son haftalarda Gazze Şeridi ve Batı Şeria’daki operasyonlarını artırması, hem bölgedeki insani krizi derinleştiriyor hem de barış sürecine dair umutları zayıflatıyor. Uluslararası toplum, özellikle sivillere yönelik saldırılar nedeniyle Tel Aviv yönetimine yoğun tepki gösteriyor.
İsrail’in Son Hamleleri
-
Gazze’de altyapıya yönelik hava saldırılarının yoğunlaştırılması,
-
Batı Şeria’da geniş çaplı gözaltı operasyonları,
-
Kudüs’te güvenlik önlemlerinin sertleştirilmesi,
-
Yerleşim alanlarını genişletmeye yönelik planların hızlandırılması, dikkat çeken adımlar arasında yer alıyor.
Amaç Ne?
Uzmanlara göre İsrail’in son hamleleri birkaç temel hedef etrafında şekilleniyor:
-
İç Politika Dengeleri: İsrail hükümeti, artan toplumsal muhalefet ve ekonomik sorunlar karşısında güvenlik politikalarını öne çıkararak iç kamuoyunu konsolide etmeye çalışıyor.
-
Bölgesel Güç Gösterisi: Ortadoğu’daki yeni ittifak arayışları ve İran’ın etkisinin artması, İsrail’i askeri gücünü daha görünür kılmaya yöneltiyor.
-
Müzakere Masasında Güçlü Olma İsteği: Olası barış görüşmelerinde elini güçlendirmek için sahada baskı kurma stratejisi izleniyor.
Uluslararası Tepkiler
Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Birliği (AB), sivillere yönelik saldırıların durdurulması ve insani yardımların engelsiz ulaştırılması çağrısında bulunuyor. ABD ise İsrail’in “meşru güvenlik kaygıları”na vurgu yaparken, aynı zamanda sivillere zarar verilmemesi gerektiğini belirtiyor.
Filistin Cephesinde Durum
Filistin yönetimi, İsrail’in işgal politikasını uluslararası hukuk önünde gündeme taşımaya devam ediyor. Gazze’deki gruplar ise saldırılara karşı direnişi sürdürdüklerini açıkladı. Ancak, siviller üzerindeki insani yük her geçen gün daha da ağırlaşıyor.
Geleceğe Dair Senaryolar
Uzmanlar, mevcut gidişatın uzun vadede iki ihtimali öne çıkardığını söylüyor:
-
Artan çatışmalar ve insani kriz,
-
Uluslararası baskılar sonucu tarafların müzakere masasına dönmesi.
Sonuç olarak, İsrail’in son hamleleri sadece Filistin halkının değil, bölgesel barışın da geleceğini doğrudan etkiliyor. Uzmanlar, kalıcı çözüm için askeri yöntemlerin değil, diplomasi ve uluslararası iş birliğinin öne çıkması gerektiğini vurguluyor.