İbnü'l-Arabi'nin vefatının 785. yıl dönümü münasebetiyle düzenlenen sergi, TÜYEK'in Süleymaniye Külliyesi'nde okurlarla buluştu.
Programda konuşan İstanbul Üniversitesi Tasavvuf Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ekrem Demirli, İbnü'l-Arabi'nin İslam düşüncesindeki önemini anlattı.
Demirli, İbnü'l-Arabi'nin temel iki eserinin "Fususü'l-Hikem" ve "Fütuḥatü'l-Mekkiyye" olduğunu belirterek, "İslam düşünce geleneği içinde ne yazık ki 'fütuhat', 'fetih' gibi kelimelerin anlamı daralmış, kavramın marifet ve öğrenmeyle ilgili bağlantısı daraltılmıştır. İbnü'l-Arabi de 'fütuhat' kavramı yerli yerine oturtmuştur. Bu anlamda Fütuḥatü'l-Mekkiyye, İslam düşünce geleneğinde ele aldığı meseleler ve bunları alış şekliyle muadili olmayan bir eserdir. Mukayesesi de zor bir çalışmadır. Sadece İslam düşüncesinin değil, dünya kültürünün çok önemli kurucu bir metnidir." dedi.
- "Vahdet-i vücud, İbnü'l-Arabi'nin muvaffak olduğu bir meseledir"
İbnü'l-Arabi'yle ilgili hem Türkiye'de hem de dünyada yapılan çalışmalara vurgu yapan Demirli, şöyle devam etti:
"İbnü'l-Arabi'yle ilgili yapılan çalışmalardan tatmin olmuş değilim. Şu ana kadar onunla ilgili yapılan çalışmaların çok ileri bir noktaya ulaşması ve ekollerin oluşması gerekiyordu. Bu durumun oluşmamasındaki temel neden, Batı'da tasavvuf meselesinin yanlış ele alınmasıdır. Bu anlamda İbnü'l-Arabi'den beklenen etki, Batı'dan çıkmamıştır. İbnü'l-Arabi'nin Türkiye'deki serüveni daha ciddiye alınabilir bir noktadadır. Elbette eksikler var ama yeni bir yorumun çıkabileceği yer de burasıdır."
Demirli, İbnü'l-Arabi söz konusu olduğunda en temel mesele ve kavramların başında "vahdet-i vücud"un geldiğine dikkati çekerek, "Vahdet-i vücud, İbnü'l-Arabi'nin muvaffak olduğu bir meseledir. Bu noktada önemli olan eşyanın varlığını ilahi kelimelere dayandırmış olmasıdır ve bu çok büyük bir düşünce hareketidir." diye konuştu.
Muhyiddin İbnü'l-Arabi'nin Müslüman düşünceye kattığı temel değerin, İslam düşünce geleneğini savunmacı bir tavırdan kurtarmak olduğunu aktaran Ekrem Demirli, şunları kaydetti:
"İbnü'l-Arabi'den önceki düşünme geleneği, din ile kendi dışındaki düşünce pratiği arasında bir çözüm aradı ve çözümü uzlaşmada buldu. İbnü'l-Arabi'den önce İslam düşüncesinin en radikal ismi olan Gazali bile savunmacı bir pozisyona sahipti. İbnü'l-Arabi ise bu savunmacı tavrı aşarak, kelamı tutarsız, filozofları yetersiz olarak görmüştür. Bu anlamda İbnü'l-Arabi, diğer hiçbir Müslüman düşünürde görmediğimiz bir bakışa sahiptir."
Programa ayrıca İstanbul Vali Yardımcısı Mustafa Kaya, İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Hüseyin Keskin, İRCİCA Genel Direktörü Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç, Araştırma Dayanışma ve Eğitim Vakfı (ARDEV) Başkanı Prof. Dr. Ali Rıza Demircan ve Prof. Dr. Mustafa Tahralı'nın yanı sıra sanatseverler katıldı.
TÜYEK Yazma Eserler Koleksiyonlarında yer alan müellif nüshaları başta olmak üzere pek çok yazma eserin yer aldığı "Füsus'tan Fütuhat'a Muhyiddin İbnü'l-Arabi ve Eserleri Sergisi", 30 Kasım'a kadar ziyaret edilebilecek.
