Görünmez tehlike akran zorbalığı

Okullar aynı evimiz gibi çocukların güvenle vakit geçirmesi gereken alanlar… Fakat son yıllarda artan akran zorbalığı okulların bir güç gösterisine dönüştüğü alanlar ve çocukların psikolojik şiddet gördüğü alanlara dönüşmeye başladı. Böyle bir dijital çağda çocukların sosyal medyada gördüğü kötü olayları örnek alarak yapmış olduğu davranışlar, okulların artık güvenli olup olmadığını sorgulatır oldu ve son yıllarda etkisini daha da artırıp, yaygınlaştı. Çünkü çocuklar sadece akran zorbalığını okulda görmüyorlar, aynı zamanda ellerindeki cep telefonlarında, farkında olmadan bu zorbalıkları izliyorlar. Artık çocuklara her platformda ulaşmak ve onları etki altına almak daha da çok kolaylaştı.

Zorbalığın etkilerinden bahsedecek olursak sadece bir küçük atışma olarak karşımıza çıkmıyor. Yeri geliyor çocuklar okul yolunu değiştiriyor, yeri geliyor teneffüste sınıfından çıkamıyor, yeri geliyor eve döndüğünde odasının kapısını kilitliyor. Gençlerde ve çocuklarda böyle davranışlara artık daha çok tanıklık ediyoruz. Bugün akran zorbalığı çok geniş bir alana yayılıyor. Küçük atışmalardan dışlanmaya kadar birçok şekilde karşımıza çıkıyor.

En kötüsü de zorbalık gören çocukların birçoğunun bunu ailesinden saklaması, ailesine söyleyememesi, utanması… Ne yazık ki öğretmenler ve aileler bunu fark ettiklerinde çoğu zaman iş işten geçmiş oluyor.

Aileler olarak bize çok büyük sorumluluklar düşüyor. Özellikle çocukların her şeye bu kadar çabuk ulaştığı, böyle bir dijital çağda biz yetişkinlere çok fazla görevler düşüyor. Çünkü birçok çocuk zorbalığa maruz kaldıktan sonra sessiz kalmayı tercih ediyor. Uzun vadede çocukta içine kapanma, güven problemi, kaygı bozuklukları gibi sorunlara yol açıyor. İşte bu noktada, bu çağda, çocuklarımıza iyi bir gözlemci olursak bazı şeylerin önlemini geç olmadan alabiliriz.

Akran zorbalığı artık toplumsal bir yara olmaya başladı. Bu kapsamda aslında herkese sorumluluklar düşüyor. Bunun için yetkililerde devrede. Akran zorbalığının sosyal, psikolojik ve akademik zararları için Aile ve Sosyal Hizmetler, Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlıkları el ele verdi ve yıl boyunca yürütülen eğitim, danışmanlık ve farkındalık programlarıyla milyonlarca çocuk, genç, ebeveyn ve öğretmene ulaşıldı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Çocuk Hakları İl Çocuk komiteleri aracılığıyla 81 ilde 9 bin 504 çocuğa ulaştı. Milli Eğitim Bakanlığı, akran zorbalığını önlemeye yönelik koruyucu-önleyici çalışmalar kapsamında 6.3 milyon öğrenciyi bilgilendirdi. Sağlık Bakanlığı ise hastanelerdeki uzman personelle akran zorbalığına ilişkin çok yönlü danışmanlık ve eğitim hizmetleri verdi. 9 ayda 14 bin başvuruya danışmanlık hizmeti verildi. Yani bu sorunun çözülebilmesi için toplumsal bir kararlılık gerekli hale geldi. Özellikle farkındalık oluşturmak çok önemli. Aile farkında olmalı. Öğretmen duyarlı olmalı. Okul yönetimi kararlı olmalı. Toplum bu meseleyi abartı olarak değil çocuk güvenliği olarak görmeli.

DİJİTAL ZORBALIK

Öte yandan dijital zorbalıkta tehlikeli boyutlara ulaştı. Zorbalık okulla sınırlı kalmıyor. Çocuklar eve geldiklerinde bile devam ediyor. Sosyal medya grupları, mesajlaşma uygulamaları, paylaşılan videolar üzerinden baskı devam ediyor. Çocuklarımızın ekrana bakışından bile bizler her şeyi okumak zorundayız. Bazı zamanlar çocuklar evde bile kendini güvende hissetmiyor. Bu noktada da çocuklarımıza dijital dünyayı tamamen yasaklamanın doğru bir davranış olduğunu düşünmüyorum. Tamamen yasaklamak yerine, kontrol etmenin, konuşmanın, onları anlamanın daha doğru olduğunu savunanlardanım. Çünkü çocukların istediği tek şey bir ebeveyn olarak onlara inanmamız ve güvenmemiz… Sonuç olarak çocuklar yarınların geleceği… Bu geleceğin karartılmaması için üstümüze düşen tüm sorumlulukları yerine getirmek zorundayız.

{ "vars": { "account": "G-E1EN649QR9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }