"Yükselen Aslan Operasyonu": İsrail'den Koordineli Hava Taarruzu
İsrail Silahlı Kuvvetleri'nin başlattığı ve "Yükselen Aslan Operasyonu" adı verilen askeri harekât, başta İran’ın nükleer programına ait altyapılar olmak üzere, Devrim Muhafızları’na ait stratejik tesisleri hedef aldı. Operasyon, savaş uçakları, dronlar ve siber saldırılarla eş zamanlı olarak yürütüldü.
İlk hedefler arasında İran’ın uzun süredir tartışmalara konu olan Natanz nükleer tesisi ve İsfahan’daki gelişmiş uranyum zenginleştirme laboratuvarları yer aldı. İsrail, bu saldırılarla İran’ın nükleer kapasitesine “geri dönülmesi zor” bir darbe vurduğunu iddia etti.
İran'dan Sert Karşılık: İHA ve Füze Dalgası
İsrail saldırısının ardından İran, vakit kaybetmeden misillemeye başladı. Devrim Muhafızları Komutanlığı tarafından yapılan açıklamada, "İsrail'in askeri ve sivil altyapısı artık meşru hedefimizdir" ifadeleri kullanıldı. İran, başta Tel Aviv ve Hayfa olmak üzere çeşitli İsrail şehirlerine 100'den fazla insansız hava aracı (İHA) ve balistik füze fırlattı.
İsrail’in Demir Kubbe hava savunma sistemi büyük kısmını havada imha etmeyi başarsa da bazı saldırılar hedefe ulaştı. Tel Aviv’in dış mahallelerinde can kaybı ve ciddi hasar olduğu bildirildi. İsrail ise sivilleri korumak adına şehir genelinde sığınakları açtı ve eğitime ara verdi.
Uluslararası Toplum Alarmda: "Yayılan Bir Savaş Riski Var"
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi acil toplandı. ABD, krize ilişkin taraflara itidal çağrısı yaparken, İsrail’in “meşru müdafaa” hakkına vurgu yaptı. Ancak Washington yönetimi, bölgesel savaşın kaçınılmaz hale gelmemesi için diplomatik temaslara hız verdi.
Avrupa Birliği ülkeleri derin kaygılarını dile getirirken, bazı Arap ülkeleri doğrudan taraf olmaktan kaçınarak çatışmanın büyümemesi çağrısında bulundu. Ancak İran’a yakın milis güçlerin Irak, Lübnan ve Yemen gibi ülkelerde harekete geçmesi, bölgesel yayılma olasılığını güçlendirdi.
Savaşın Arka Planı: Nükleer Korkusu ve Vekalet Savaşları
İsrail, İran’ın nükleer silah geliştirme çabalarını ulusal güvenliğine doğrudan tehdit olarak görmeye devam ediyor. Geçmiş yıllarda İran’a yönelik suikastlar, sabotajlar ve siber saldırılarla bu programı yavaşlatmaya çalışan Tel Aviv yönetimi, bu kez açık ve doğrudan bir müdahaleyi tercih etti.
Diğer yandan, İran’ın Hamas, Hizbullah ve Şii milis grupları üzerinden İsrail karşıtı hareketleri desteklemesi, çatışmanın vekalet savaşları yoluyla daha da yaygınlaşabileceğine işaret ediyor.
Önümüzdeki Günler: Savaş mı, Diplomasi mi?
Şu an için çatışmanın hangi yöne evrileceği belirsizliğini koruyor. Her iki ülke de kararlılığını vurgularken, diplomasi kanallarının tamamen kapanmadığı yönünde sinyaller de geliyor. Ancak çatışmanın yoğunluğu, kısa vadede gerilimin düşmeyeceğini gösteriyor.
Uzmanlar, bu savaşın sadece iki ülke arasında kalmayacağını, Körfez ülkelerinden Lübnan’a, Irak’tan Yemen’e kadar pek çok aktörün sahaya dahil olabileceğini vurguluyor. Siyasi analistlere göre “Bu sadece bir çatışma değil; yeni bir Ortadoğu düzeninin başlangıcı olabilir.”