İsrail’in son haftalarda Suriye’deki hedeflere yönelik hava saldırılarını artırması, Ortadoğu’daki kırılgan güvenlik dengesini yeniden gündeme taşıdı.
Saldırılarda genellikle İran destekli gruplar ve askeri depolar hedef alınırken, sivil bölgelerin de zarar görmesi, uluslararası kamuoyunda tepkilere yol açtı.
Tel Aviv yönetimi bu saldırıların, İran’ın Suriye üzerinden Lübnan’daki Hizbullah’a silah transferini önlemeye yönelik olduğunu savunuyor. Ancak uzmanlar, bu operasyonların artık yalnızca savunma stratejisi olmaktan çıktığını ve İsrail’in bölgedeki nüfuzunu artırmaya dönük daha geniş bir güvenlik doktrininin parçası haline geldiğini belirtiyor.
Suriye İçindeki Güç Mücadelesi Derinleşiyor
Suriye iç savaşı 13. yılına girerken, ülke toprakları hâlâ farklı aktörlerin nüfuz alanlarına bölünmüş durumda.
İran destekli milisler, Rus askeri varlığı, rejim güçleri, ABD destekli Kürt unsurlar ve yerel direniş grupları arasındaki karmaşık güç dengesi, İsrail’in artan saldırılarıyla birlikte daha da kırılgan hale geliyor.
Rusya ve İran’dan Tepki
İsrail’in son saldırılarına en sert tepki Rusya ve İran’dan geldi.
Moskova, Suriye’nin egemenliğinin ihlal edildiğini belirterek saldırıları uluslararası hukuka aykırı buldu.
İran ise, “İsrail’in Suriye’deki saldırılarının cevapsız kalmayacağını” açıkladı.
Bu açıklamalar, bölgede dolaylı bir İsrail-İran çatışmasının Suriye toprakları üzerinden derinleşebileceğine işaret ediyor.
Yeni Bir Cephe Riski mi?
Uzmanlara göre, İsrail’in artan saldırıları sadece askeri değil, jeopolitik bir meydan okuma anlamına geliyor.
Saldırılar, İran’ın bölgesel nüfuzunu sınırlamak için yapılan hamlelerin ötesinde, ABD’nin Ortadoğu’daki yeni güvenlik mimarisiyle de bağlantılı.
Ortadoğu uzmanı Prof. Dr. Leyla Erten, bu durumu şöyle açıklıyor:
“İsrail, Gazze’deki savaşın uluslararası baskısını azaltmak için dikkatleri başka cephelere kaydırıyor. Suriye’deki operasyonlar, hem İran’a mesaj niteliği taşıyor hem de Tel Aviv’in bölgedeki askeri varlığını meşrulaştırma aracı haline geliyor.”
Suriye’de Halkın Durumu Daha da Kötüleşiyor
Süregelen saldırılar, ülkede zaten kırılgan olan insani durumu daha da ağırlaştırıyor.
Birleşmiş Milletler verilerine göre, İsrail’in son operasyonları sırasında sivil altyapılar ve sağlık merkezleri zarar gördü, yüzlerce kişi yerinden oldu.
BM Orta Doğu İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi (OCHA), tarafları “uluslararası hukuka ve sivillerin korunmasına saygı göstermeye” çağırdı.
Bölgesel Sonuçlar ve Türkiye’nin Konumu
Suriye’de artan İsrail saldırıları, Türkiye dahil bölgedeki tüm ülkelerin güvenlik hesaplarını etkiliyor.
Ankara, “Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı duyulması” çağrısını yineleyerek, bölgesel istikrarın korunması için diplomatik çabaların artırılması gerektiğini vurguladı.
Uzmanlar, Suriye’de yaşanacak yeni bir çatışmanın Türkiye’nin sınır güvenliğini, mülteci akışını ve bölgesel enerji projelerini doğrudan etkileyebileceği uyarısında bulunuyor.
Sonuç:
İsrail’in Suriye’deki askeri operasyonları, sadece İran’ı hedef almakla kalmıyor; bölgedeki tüm dengeleri yeniden şekillendiren zincirleme bir jeopolitik etki yaratıyor.
Bu durum, Ortadoğu’da yeni bir sıcak çatışma riskini artırırken, uluslararası toplumun diplomatik girişimlerini de daha karmaşık hale getiriyor.