Emekli büyükelçi, İsrail’in Suriye’deki sert askeri müdahalelerini eleştirerek, bu tür saldırıların "İsrail'in uzun vadeli çıkarlarına zarar verdiğini" ifade etti. Jeffrey, uluslararası toplumun Suriye konusunda ortak bir tutum sergilemesi gerektiğinin altını çizdi:
“Suriye savaşından çıkardığımız en önemli ders, uluslararası toplumun; Arap devletleri, Avrupalılar, BM, sivil toplum kuruluşları, ABD, Türkiye ve mümkünse İsrail dahil herkesin aynı duruşu sergilemesidir. Merkezi hükümete destek verilmesi gerekiyor.”
Jeffrey, ABD'nin terör örgütü PKK'nın Suriye kolu SDG'ye verdiği destekle ilgili de konuştu. SDG'nin karşısında güçlü bir Türk ordusunun bulunduğunu belirten eski diplomat, örgütün bunu açık şekilde bildiğini söyledi:
“SDG, barışçıl bir çözüm bulunmazsa çok güçlü bir Türk ordusu ile yüzleşmek zorunda kalacağını biliyor. Örgüt, Suriye yönetimiyle entegrasyondan saparsa Washington’un desteğini kaybeder. Kuzeydoğu Suriye’de kendi ordusuna sahip bağımsız bir devlet oluşması, Suriye’nin birliği açısından tamamen yıkıcı olur.”
Jeffrey, Türkiye’nin PKK’ya yönelik başlattığı silah bırakma sürecine dair de çarpıcı ifadeler kullandı. PKK’nın tüm Kürtleri temsil etmediğini belirten Jeffrey, örgütün siyasi çözüm sürecinde başarısız olduğunu dile getirdi:
“Sanıyorum Türk yetkililerin süreç için kullandığı ‘geri döndürülemez’ tanımı oldukça doğru. Bunu Kürt tarafından da duyuyorum. Hatta PKK tüm Kürtleri temsil etmediği için, PKK çevrelerinden duyduğumu söylemek daha doğru olur. Sürecin geri döndürülemez olduğu genel bir kabul görüyor.”
Jeffrey’nin açıklamaları, Türkiye’nin Ortadoğu’daki konumunu yeniden hatırlattı. Bölgesel güvenlikten, terörle mücadeleye kadar birçok başlıkta Ankara’nın vazgeçilmez bir aktör olduğunu vurgulayan Jeffrey, çözüm için Türkiye’nin sürece dahil olmasının kaçınılmaz olduğunu ifade etti.