Beş yıl önceydi…
Kafkas dağlarının sessizliğini bir ses bozdu:
“Karabağ bizimdir, Karabağ Azerbaycan’dır!”
O an sadece bir zafer haberi değil, yüzyıllardır süren bir mücadelenin yankısı yükseldi gökyüzüne.
O an, bir milletin sabrının, direncinin, duasının ve azminin meyvesi toprağa düştü.
Azerbaycan halkı için 27 Eylül 2020, yalnızca bir tarih değildi.
Bir miladın başlangıcıydı.
Yıllarca işgal altında kalan topraklara kavuşma umudunun, her sabah yeni baştan edilen duaların,her annenin gözyaşında saklı bekleyişin yeniden filizlendiği bir gündü o.
O karanlık gecede bir ışık yandı.
Dağların ardında, ovaların üzerinde, Şuşa’nın sarp kayalıklarına vuran o ışık,Türk dünyasının kalbine umut olarak doğdu.
Ve sonra…
O büyük gün geldi.
8 Kasım 2020.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev kameraların karşısına geçti.
Sesi titremedi, bakışı dimdikti.
Bir cümleyle yüzyıllık bir hasreti sona erdirdi:
“Şuşa kurtarıldı!”
O anda milyonlar ağladı.
Kimisi sevinçten, kimisi vatan uğruna toprağa düşen evladının aziz hatırasını düşündüğünden.
Ama herkes aynı duygudaydı: Gurur.
Bu zafer, sadece bir toprağın özgürlüğü değil,
bir milletin yeniden ayağa kalkış hikayesiydi.
Kaderin karşısında eğilmeyenlerin,
“Biz buradayız, buradaydık, burada olacağız” diyenlerin destanıydı.
Karabağ Savaşı’nın 44 günü, sanki bir ömür kadar uzun, ama bir nefes kadar kısa geçti. Her köyün, her derenin, her tepenin adı, o 44 günün destanına kazındı.
Cebrayıl’da, Füzuli’de, Zengilan’da, Gubadlı’da ve nihayet Şuşa’da…
Her bir kurtuluş haberi,
Azerbaycan’ın kalbinde çalan bir davulun sesi gibiydi.
Ve o ses, Bakü’den Ankara’ya, Bişkek’ten Nahçıvan’a kadar ulaştı.
Çünkü Karabağ zaferi, yalnızca Azerbaycan’ın değil, tüm Türk dünyasının zaferiydi.
Birliğin, kardeşliğin, ortak geçmişin, ortak kaderin yeniden hatırlanışıydı.
Beş yıl geçti o günden bu yana.Ama hala aynı duyguyla söyleniyor o söz: “Karabağ bizimdir, Karabağ Azerbaycan’dır.”
Her 8 Kasım’da, Azerbaycan’ın sokakları bayraklarla süslenirken,her evde, her kalpte o günün coşkusu yeniden yaşanıyor.
Çünkü Karabağ, bir halkın var olma iradesinin, bir milletin onurunun adı oldu.O destanı yazan kahramanlara selam olsun.
Dağlarda, tepelerde, vadilerde, toprağa düşen ama toprağı yücelten o yiğitlere…
Şuşa’nın sessiz taşlarında yankılanan o dualara…
Ve o duaları “Zafer”le taçlandıran o büyük inanca…
Bugün, beş yıl sonra bile, kalbimizde aynı heyecan var: Çünkü Karabağ artık özgür. Ve özgür bir Karabağ, özgür bir milletin simgesidir.