İSTANBUL (AA) - İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatma Bozkurt, kenelerin yol açtığı Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) ve Lyme hastalıklarına erken müdahalenin önemli olduğunu belirtti.
Üniversiteden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Bozkurt, KKKA ve Lyme hastalığında bulaş kaynağının kene olduğunu aktardı.
Her iki hastalığın da en önemli bulaş kaynağının keneler olmasına rağmen hastalığın farklı mikroorganizmalar tarafından meydana geldiğine değinen Bozkurt, "KKKA hastalığının etkeni virüsler iken, Lyme hastalığının etkeni bakteriler olup ikisi de ölümcül seyredebilir. Özellikle Lyme hastalığı, erken tanı ve antibiyotik tedavisiyle iyileşebilen ancak tanıda gecikme olması durumunda eklem harabiyeti, beyin ve kalp tutulumuna yol açarak kronikleşen bir hastalıktır. " bilgisini paylaştı.
Bozkurt, kene ile temasın özellikle yaz aylarında arttığını aktararak, "KKKA ve Lyme hastalıkları, daha çok vücudumuza kene tutunması ile bulaşmakla birlikte kenelerin çıplak elle çıkarılması ya da ezilmesiyle hasta insanların kan gibi vücut sıvılarına temas etmekle, mikrobu taşıyan hayvanların kanları, vücut sıvıları ve dokularına korunmasız temasla da bulaşabilir. Kene teması mevsimsel özellik gösterir. Genelde ilkbahar ve yaz aylarında görülür. Türkiye'de yazın ilk aylarında sıklıkla vakalar görülür." değerlendirmesinde bulundu.
KKKA hastalığında kuluçka süresinin, mikrobun vücuda girmesinden sonra hastalık belirtilerinin başlamasına kadar geçen süre olduğunu kaydeden Bozkurt, KKKA hastalığında, virüsün bulaş yoluna bağlı olarak, virüsün alınmasını müteakip 1-14 günlük kuluçka süresi sonrası belirtilerin ortaya çıktığını aktardı.
Bozkurt, KKKA hastalığının belirtilerini, belirtileri yüksek ateş, baş ağrısı, yoğun halsizlik, kollarda ve bacaklarda şiddetli ağrı, bazen kusma, karın ağrısı veya ishal, yüzde kızarıklık olarak sıralayarak, ilerleyen safhada vücudun değişik yerlerinde kanamalar, gövde, kol ve bacaklarda morluklar, burun kanaması, dışkıda ve idrarda kan görülebileceği uyarısında bulundu.
- "Kuluçka dönemi sonrası, hastalığın ilk bulgusu olan EM denilen bir lezyon vücutta görülür"
Kene teması sonrası hekim takibi ve kontrolünde olunması gerektiğini vurgulayan Bozkurt, "Hastalıkta erken tanı konulup semptomlara yönelik müdahale ve 'Ribavirin' gibi antiviral tedaviler hayat kurtarıcı olmaktadır. Bu nedenle kene teması sonrası hekim takip ve kontrolünde olmak hayati önem arz etmektedir." ifadesini kullandı.
Bozkurt, kenenin yol açtığı Lyme hastalığında vücutta lezyonların görüldüğüne dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Kene temasından sonra 1-4 haftalık kuluçka dönemi sonrası, hastalığın ilk bulgusu olan Eritema Migrans (EM) denilen bir lezyon vücutta görülür. Lezyon vakaların üçte birinde, tek ve klasik boğa gözü görüntüsü şeklinde olup, diğer üçte bir vakada da birden fazla lezyon olarak görülebilir. Geri kalan vakalarda lezyon olmayıp sadece kene ısırık izi görülebilir. Lezyon görünümü merkezi soluk olup bunu çevreleyen eritemli bir halka olarak görülür."
Bozkurt, hastaların yüzde 50'sinde ateş ve terleme, yorgunluk, baş ağrısı, miyalji (kaslarda oluşan ağrı) ve artralji (omuz, dirsek ve dizler gibi yerlerde oluşan ağrı) gibi grip benzeri belirtilerin ortaya çıkabildiğini belirtti.
Lezyonların genellikle bir ay içinde kaybolduğunu ifade eden Bozkurt, "Ancak lezyonlar tedavi edilmez ise aylar-yıllar sonra deri, eklemler, kalp ve sinir sistem tutulumu gösteren kronik bir hastalığa dönüşür. Semptomatik ve tetrasiklin türevi antibiyotikler ile tedavi edilebilir." değerlendirmesinde bulundu.
Bozkurt, kene ısırmasının fark edilmesinin bazen zaman alabileceğini vurgulayarak, "Kenenin salgısında anestezik (ağrı kesici) madde olduğu için insan cildine tutunurken herhangi bir ağrı hissedilmez. Bu nedenle kenenin varlığı uzun süre fark edilmeyebilir. Çoğu zaman özellikle vücut beni olanlar keneyi vücut beni olarak düşünebilir. Cilde tutunamayan kene temasında da ciltte ısırık izi olabilir." ifadelerini kullandı.
- "Kene teması dikkate alınıp hekim takibine girmek gerekir"
Doğada birçok kene türü olduğunu ama her birinin hastalık yapıcı mikroorganizma taşımadığını ifade eden Prof. Dr. Fatma Bozkurt, şu değerlendirmede bulundu:
"Hastalık taşıyan kenelerin de insanlara bulaştırmaları için, genellikle kene deriye yapıştıktan sonra 24–48 saat boyunca insandan kan emmesi gerekir. Bu yüzden keneyi erken fark edip doğru şekilde çıkarmak bulaş riskini önemli ölçüde azaltır. Ayrıca erken tanı ve tedavi hastalık seyrini önemli ölçüde olumlu etkilediği için kene teması dikkate alınıp hekim takibine girmek gerekir."
Bozkurt, kene ısırmasına doğru müdahalenin önemine dikkati çekerek, "Vücuda tutunan kene, en kısa sürede çıplak elle dokunmadan ele eldiven, bez ya da poşet geçirilerek veya bir pens yardımıyla deriye yakın yerden, keneyi ezmeden ve baş kısmını kopartılmadan çıkartılmalı veya çıkartılamıyorsa en yakın sağlık kuruluşuna müracaat edilmeli." uyarısında bulundu.
KKKA hastalığı riskinin olduğu bölgelerde keneyi saklayıp doktora göstermenin faydalı olabileceğini vurgulayan Bozkurt, vücuda tutunmuş olan kenenin patlatılmaması, ezilmemesi, üzerine alkol, deterjan, sıvı sabun, gazyağı, kolonya gibi herhangi bir kimyasal madde kesinlikle dökülmemesinin ve üzerine sigara bastırılmamasının gerektiğini bildirdi.
Bozkurt, kene ısırmasına karşı alınacak önlemlere de değinerek, şöyle devam etti:
"Tarla, bağ, bahçe, orman ve piknik alanları gibi kene yönünden riskli alanlara gidilirken kenelerin vücuda girmesini engellemek maksadıyla mümkün olduğu kadar vücudu örten kıyafetler tercih edilmeli, pantolon paçaları çorapların içerisine sokulmalıdır. Ayrıca kenelerin elbise üzerinde rahat görülebilmesi için açık renkli kıyafetler tercih edilmelidir. Oturulacak yerlere de açık renkli örtü serilmelidir."
Kene kontrolünün dikkatle yapılması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Fatma Bozkurt, riskli alanlardan döndükten sonra kene olup olmadığını görmek için vücudun ve elbiselerin her yerine dikkatlice bakılmasını, vücudun özellikle diz arkası, koltuk altları, kulak arkası, ense, saç dipleri, kasıklar dahil kontrol edilmesini ya da ettirilmesi gerektiğini aktardı.
Bozkurt, hastalığın hayvanlarda belirti göstermeden seyretmesi nedeniyle hayvanlar sağlıklı görünse bile hastalığı bulaştırabileceği uyarısında bulunarak, "Bu sebeple hastalığın sık olarak görüldüğü bölgelerde bulunan hayvanların kan ve idrar gibi vücut sıvılarına çıplak el ile temas edilmemelidir. Hastalığa yakalanan kişilerin kan, vücut sıvıları ve çıkartılarıyla hastalık bulaşabildiğinden, hasta ile temas eden kişiler eldiven, önlük, maske gibi gerekli korunma önlemlerini almalıdır." bilgisini paylaştı.