Türklerde “kut” inancı, hükümdarlık ve yöneticilik meşruiyetini simgeleyen kutsal bir güçtür. Eski Türklerde, özellikle Göktürk ve Uygur dönemlerinde “kut”, Tanrı’dan gelen ilahi bir lütuf olarak kabul edilirdi. Bu inanca göre, hükümdarın elinde bulunan “kut” sayesinde devlet yönetimi meşru olur ve halkın refahı sağlanır.
Kut inancı, sadece siyasi bir güç değil, aynı zamanda toplumun düzenini ve ahengini koruyan manevi bir bağ olarak görülür. Hükümdar, bu kutsal gücü kaybederse yönetme yetkisini de yitirir, bu durum halk tarafından kabul görmez.
Türk mitolojisi ve tarihi metinlerinde sıkça yer bulan kut anlayışı, devlet yönetiminde hem dini hem de siyasi bir meşruiyet kaynağı olarak önem taşımıştır.
Günümüzde de “kut” kavramı, Türk kültür ve tarihinin önemli bir parçası olarak araştırılmaya ve anlatılmaya devam etmektedir.