MHP'li İsmail Özdemir, sosyal medya hesabından önemli açıklamalarda bulundu.

MHP'li İsmail Özdemir'in açıklamaları şu şekilde;

CHP’nin son günlerde Türk Dış Politikası ile ilgili yaptığı açıklamalar baştan sona yanlış, tutarsız ve teslimiyetçi bir zihin yapısının karşımızda olduğunu bir kez daha göstermiştir.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Karabağ Zaferi sonrası oluşan gündemi adeta ortadan kaldırma çabasıyla açıkladığı ve hiçbir gerçeklikle bağdaşmayan yaklaşımla “İpek Yolunu Canlandıracağız” demesi trajikomik olduğu kadar maksatlı bir girişimdir.

"Kılıçdaroğlu, Azerbaycan’ın Karabağ zaferinden sonra oluşan saha şartlarını hem Türkiye hem de Azerbaycan aleyhine çevirmeye yönelik son derece sistemli yürütülen bir planın parçası olduğunu gözler önüne sermiştir"

Dahası Kılıçdaroğlu’nun, yaptığı açıklamada Türk Dünyası’nın birliğine açılan kapı olan Zengezur Koridoru’ndan bahsetmeyip, farklı coğrafyalar üzerine durması, Türkiye’nin Türk Dünyası ile kucaklaşmasını ve birleşmesini sabote etme girişiminden başka bir sonuca hizmet etmemektedir.

Bu durum politik öngörüsüzlük olmak bir yana, zihniyet itibarıyla CHP’nin, Türkiye’nin milli güvenlik hassasiyetleri karşısında ne derecede ciddi bir tehdit olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Kılıçdaroğlu, Azerbaycan’ın Karabağ zaferinden sonra oluşan saha şartlarını hem Türkiye hem de Azerbaycan aleyhine çevirmeye yönelik son derece sistemli yürütülen bir planın parçası olduğunu gözler önüne sermiştir.

44 gün süren “Vatan Muharebesi” sırasında “Karabağ’a cihatçılar gönderildi” yalanını ortaya atarak Ermenistan lehine gündem oluşturma ve tutum takınma yoluna giden CHP, bugün de aynı bozuk ve çarpık yaklaşımıyla Kafkasya başta olmak üzere bölgesel siyasette Türkiye’nin hak, çıkar, menfaat ve konumunun tam tersi yönünde olduğunu ortaya koymuştur. Bu haliyle de kimseyi şaşırtmamıştır.

"CHP’nin Alman medyasına yaptığı bu çıkışın kabul edilebilir bir tarafı yoktur"

Diğer yandan bir başka CHP’li isim olan Ünal Çeviköz’ün Alman medyasına verdiği demecinde “Türkiye’nin Kıbrıs’ın iç işlerine karışmaması gerektiği” yönündeki sözü boş olduğu kadar rezil bir yaklaşımı ortaya koymuştur. Zira bu beyan Türkiye’nin Kıbrıs adası üzerindeki garantörlük haklarından rahatsızlık duyan Yunan ve Rum ağzıyla bire bir aynıdır.

Kaldı ki Crans Montana’da sürdürülen Kıbrıs konusundaki son müzakerelerde de garantörlük konusunun tartışmaya açılması istenmiş ve adadaki askeri varlığımız üzerinden yine Yunanistan ve Rum kesiminin tutumu malum olmuştur.

Kıbrıs adasında, Kıbrıs Türklüğünün “egemen eşitliğe dayalı iki devletli” yaklaşımı ilan etmişken ve Türkiye de bu hakkın elde edilmesi konusunda desteğini sürdürürken, CHP’nin Alman medyasına yaptığı bu çıkışın kabul edilebilir bir tarafı yoktur.

CHP’li Ünal Çeviköz, yaptığı bu açıklamayla Kıbrıs Türklüğünün varlığının teminatı olan askerlerimizin de adadan çekilmesi gerektiğini doğrudan ilan etmiştir. Bu zihniyet sahiplerine göre Kıbrıs adasından Türk askerini çekip, yerine nelerin yapılmak istendiği ve adada ne gibi tezgahların sürdürülmeye çalışıldığını da açık bir şekilde görüyoruz.

"Atatürk’ün partisi olmakla kendisini pazarlama uğraşına giren CHP’nin geldiği nokta ibretliktir"

Mavi Vatanımızdaki egemenlik haklarımızı korumaya yönelik kararlı duruşumuzu “saldırgan politikalar” olarak değerlendiren CHP’nin, şimdi de Kıbrıs üzerinden Alman medyasına yaptıkları açıklama, gerçekte ülkemizin Doğu Akdeniz’deki haklarını gaspetmeye çalışan çevrelerle iş tuttuklarını bir kez daha deşifre etmiştir.

Atatürk’ün partisi olmakla kendisini pazarlama uğraşına giren CHP’nin geldiği nokta ibretliktir: Bu parti bir yanda Türkiye’yi bölme ve yıkma uğraşında olan PKK ve FETÖ desteğine muhtaç hale gelirken, diğer yandan Türkiye’nin milli güvenliğine tehdit oluşturan tüm konularda hasım çevrelere teslimiyetini de adeta ilan etmiştir.

"Atatürk’ün partisi, Atatürk’e doğrudan hasım odaklarca ele geçirilmiştir"

Bu haliyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin banisi, Ulu Önderimiz Atatürk hayatta olsa, İzmir’e kadar bugünkü CHP yönetimini kovalaması kesin olurdu. Milli üniter devlet yapımızı bozmaya yönelik bölücü çağrıları kullanmaktan imtina etmeyen ve özerklik söylemiyle PKK ağzına bürünen CHP, her yönüyle açık bir milli güvenlik tehdididir. Atatürk’ün partisi, Atatürk’e doğrudan hasım odaklarca ele geçirilmiştir. Bu duruma hiç kuşku yok ki samimi CHP’lilerin tepki göstermesi gerekir.

Aziz milletimiz, 14 Mayıs günü yapılacak olan seçimlerde bugünkü CHP’nin mandacı, teslimiyetçi, işbirlikçi tutumuna geçit vermeyecektir.