Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Başdanışmanı 25.ve 26.Dönem Osmaniye Milletvekili Prof.Dr. Ruhi Ersoy, Misak-ı Millî'nin kabul edilişinin Türk milletinin kırılırken eğilmeyeceğinin, yıkılırken düşmeyeceğinin ilânı olduğunu bildirdi.
28 Ocak'ın Misak-ı Millî'nin kabul edilişinin 131. yıldönümü olduğunu ifade eden Prof.Dr. Ruhi Ersoy, 103 yıl önce bugün, yıkılmakta olan Osmanlı'nın son meclisinin oy birliği ile; 'millî yemin'i' kabul ettiğine dikkat çekti.
Türk milletinin milli şuurdan yoksun hiç bir anlayışı, hiç bir oluşumu ve davranışı kabul etmeyeceğini söyleyen MHP Genel Başkan Başdanışmanı 25.ve 26.Dönem Osmaniye Milletvekili Prof.Dr. Ruhi Ersoy, başını CHP'nin çektiği Zillet Ittifakının bu hakikati dikkate alarak hareket etmesi gerektiğini ifade etti.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Başdanışmanı 25.ve 26.Dönem Osmaniye Milletvekili Prof.Dr. Ruhi Ersoy'un açiklaması şu şekilde;
MİLLİ ŞUURDAN YOKSUN MUHALEFETANLAYIŞI
'Söz konusu yemin, Türk milletinin kırılırken eğilmeyeceğinin, yıkılırken düşmeyeceğinin ilânıdır.
Bizim davamızın ve hareketimizin var oluş gayesi daima 'millî Devlet, güçlü iktidar' olmuştur.
Günümüzde milli şuurdan yoksun sözde muhalefet anlayışının ise temelsiz, mesnetsiz iddia ve ithamlarla, gündem belirleme gayretini gayri milli unsurlarla besledikleri görülmektedir.
Türk milleti, milli şuurdan yoksun hiç bir anlayışı, hiç bir oluşumu ve davranışı kabul etmez.
Bu şuurdan yoksun politik akılları da mutlaka milli feraset görür ve gerekli dersi gerekli zamanda verir.
Bu itibarla, sözde muhalefet bu hakikati dikkate alarak hareket etmelidir.
Merhum Nihal Atsız'ın dediği gibi;
'Hayatın kamçısıyla sızar derinden kanlar,
Senin büyük derdinden başkaları ne anlar?
Vicdanını Paris'e, Moskova'ya satanlar,
Küfür diye bakarlar senin dualarına.'
MİLLETİMİZ HER ŞEYİ ÇOK İYİ BİLİR VE GÖRÜR
Milletimiz, herkesin duasını da fikrini de ve zikrini de çok iyi bilir.
Yine milletimiz, milletin derdiyle dertlenmeyip, dertleniyormuş gibi görünenleri de, sorunları çözmeyip çözüyormuş gibi görünenleri de çok iyi bilir ve görür.
Köklü tarihimiz bunun pek çok numunesi ile doludur. Devlet ve millet müktesebatımız gün gibi, güneş gibi ortadadır.
Bugün kabulünün 102. yıl dönümü olan #MîsâkıMilli bunun en somut belgesidir.
BÜYÜK BEDELLER ÖDENDİ
Necip milletimiz bünyesindeki onca gayr-i milli unsura rağmen #MîsâkıMilli'yi ilan edip, kendine rehber edinmiş ve bu uğurda büyük bedeller ödemiştir.
O bedelleri ödeyen neslin torunları, bize söz konusu bedelleri ödetenlerle aynı çizgide buluşanları da not etmektedir.
Bu minvalde, asli görevlerini yapmayıp, yabancı misyon temsilcileri ile aynı sofrada buluşanlar da milli gözlerden ve dikkatlerden kaçmamaktadır.
Elbette hukuk, ahlak ve insani ilişkilerde herkes, herkesle görüşüp, irtibat halinde olabilir.
Lakin bu görüşmelerin biçimi, şekli, usulü, özellikle ülkemizin içinden geçtiği hassas süreçte çok daha önem arz etmektedir.
MUHALEFET BÜYÜK YANILGI İÇİNDE
Devleti yönetmeye talip olduğunu iddia eden muhalefet bileşenleri yabancı misyon şefleri başta olmak üzere başka odaklar üzerinden iktidar devşireceklerini düşünüyorlarsa büyük yanılgı içindedirler. Zira Türkiye artık o Türkiye değil ve Türk milleti de artık daha bilinçlidir.
'Türkiye’de muhalefetle iktidarı değiştireceğiz' diyen bir ABD başkanı ve başta Avrupa ile millî Türk dış politikası menfaatlerine uymayan pek çok ülkenin Ankara’da çok parçalı bir yönetim hayali kurduğu akl-ı selim herkesin mâlumudur.
Bu nedenle; yabancı misyon yetkilileri ve temsilcileriyle görüşmelerde daha hassas olunmalıdır.
Söz konusu odaklarla görülecek başka bir hesabı olmayanlar için milli şuur ve millî devlet aklı bunu gerektirir.
Son olarak; tıpkı Misak-ı Milli’de olduğu gibi, son Osmanlı Meclisi’ne milli ruhu veren necip milletimizin asâleti aynen devam etmektedir.
Vatan şairimiz merhum Namık Kemal'in ifadesiyle;
'Ecdâdımızın heybeti ma'rûf-ı cihândır.
Fıtrat değişir sanma! Bu kan yine o kandır!'