Topkapı Sarayı'nda bulunan ve 1513 yılında Osmanlı denizcisi Piri Reis tarafından çizilen harita, bilim dünyasını hâlâ şaşırtmaya devam ediyor. Dünyanın en eski dünya haritalarından biri olarak kabul edilen bu eser, yalnızca Osmanlı denizcilik tarihinin değil, aynı zamanda haritacılığın da en gizemli belgelerinden biri olarak öne çıkıyor.
Piri Reis’in haritası, özellikle Güney Amerika, Batı Afrika ve dikkat çekici şekilde Antarktika kıyılarını içermesiyle büyük ilgi görüyor. Daha ilginç olan ise, Antarktika'nın bu haritada buzsuz şekilde çizilmiş olması. Bu durum, bazı araştırmacıların, “Piri Reis haritası antik çağlara ait başka kaynaklardan mı kopyalandı?” sorusunu gündeme getirmesine neden oldu.
Haritanın üzerinde yer alan notlarda Piri Reis, haritayı 20’den fazla farklı kaynaktan derlediğini yazıyor. Bu kaynaklar arasında Arap haritaları, Portekizli denizcilerin çizimleri ve hatta Kristof Kolomb’un haritaları olduğu belirtiliyor.
Ancak haritanın en büyük gizemi, zamanının çok ötesinde bir coğrafi bilgiye sahip olması. Özellikle 20. yüzyılda yapılan analizler, haritadaki bazı kıyı hatlarının, ancak modern uydu teknolojisiyle tespit edilebilecek kadar doğru olduğunu gösterdi.
Bilim insanları bu durumu açıklamakta zorluk çekerken, bazıları bunu ileri düzey gözlem ve denizcilik bilgisiyle açıklar, bazıları ise çok daha eski medeniyetlerden kalma bilinmeyen kaynaklara bağlar. Komplo teorisyenleri ise haritanın dünya dışı bilgi içerdiğini bile iddia etmektedir.
Piri Reis’in haritası, sadece tarihî bir belge değil; aynı zamanda insanlığın bilgi mirası içinde hâlâ çözülememiş bir sır olarak değerlendiriliyor. Bu eşsiz harita, her yönüyle Osmanlı’nın bilimsel mirasına dair derin bir hayranlık uyandırıyor.