Etkinliğin detayları Ticaret Bakanlığı Elektronik Ticaret Daire Başkanı Çağatay Yasin Karaboğa, ETİD Başkanı Hakan Çevikoğlu ve paydaş kurumların temsilcilerinin katıldığı toplantıda paylaşıldı.
Toplantıda konuşan Karaboğa, Türkiye e-Ticaret Haftası ile birlikte büyük bir e-ticaret festivalinin gerçekleştirileceğini belirterek, "Türkiye'nin ilk kez yurt dışı menşeli olmayan bir ticaret haftası olacak. 'Kara Cuma' diye nitelendirmeyeceğiz artık bu haftayı. Kasım artık 'Türkiye Alışveriş Festivali' olarak anılacak. Bu anlamda da tüketicilerimize güzel indirimler sunulacak." diye konuştu.
Dijital dönüşüm ve teknolojinin hızla ilerlemesiyle tüketici ve üreticilerin geleneksel alışkanlıklarının değiştiğine işaret eden Karaboğa, "Artık tüketiciler zaman ve mekana bağlı kalmadan alışveriş yapabilmekte, üreticiler ise e- ticaretin sunduğu fırsat eşitliği sayesinde hem başka şehirlere hem de yurt dışına ürünlerini rahatlıkla satabilmekte. Hızla değişen ticari koşullar piyasanın düzenlenmesini de gerektirmekte." ifadelerini kullandı.
Karaboğa, Elektronik Ticaret Bilgi Sistemi (ETBİS) ile elde edilen verilerle, "Türkiye'de E-ticaret'in Görünümü Raporu"nu yayınladıklarını anlatarak, şunları kaydetti:
"Raporumuzda oluşturulan e-ticaret uyum endeksi sayesinde illerimizdeki e-ticaret faaliyet yoğunluğunu ölçtük ve yoğunluğu düşük olan illerimiz için e-Ticareti güçlendirme projesi oluşturduk. Aralık ayı içerisinde öncelikle 30 ilde çalışmalara başlayacağız. E-ticaretin festival ayı olan kasımda toplum genelinde e-ticaret bilincini yaygınlaştırmak, KOBİ'lerin e-ticaret kapasitelerini güçlendirmek, programda yer verdiğimiz başarı hikayeleriyle sektöre yeni katılımcılar sağlamak, yapay zeka uygulamaları, sürdürülebilir e-ticaret gibi yükselen kavramları, konuşmak, tartışmak, ülkemize ait yerli bir e-Ticaret Haftası kazandırmak istedik."
2024 yılı verilerine göre e-ticaret hacminin 3 trilyon lirayı aştığına işaret eden Karaboğa, "Dolar bazında 90 milyar dolara ulaştı. 5,9 milyar işlem adedine ulaşan e-Ticaret, genel ticaretin yüzde 19,1'idir. Yani her 5 ticari işlemin 1'i artık e-ticarettir." şeklinde konuştu.
Karaboğa, 601 bin satıcının e-ticaret faaliyetinde bulunduğunu belirterek, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bu işletmelerin çok büyük bir kısmının küçük ölçekli şahıs işletmesi olması uyum açısından ülkemiz için sevindiricidir. Tüketicilerimizin yoğun ilgi gösterdiği hızlı ticaret hacmi yüzde 98 artarak 250 milyar liraya ulaşmış genel ticaret hacminin yüzde 8,3'ünü oluşturmuştur. Sürdürülebilir e-ticaret ise 10 milyar lira olarak gerçekleşti. En yoğun ticaret hacmi, cumartesi günleri 10.00-19.00 saatleri arasında yapılmış, hafta içi saat 20.00'den sonra verilen siparişlerde de ciddi artışlar gözlenmiştir. Dijital ticarette talep oluşturanların büyük kısmı 20-44 yaş grubu arasında."
Etkinlikte pek çok panelin düzenleneceği bilgisini veren Karaboğa, çok sayıda startup ve teknokentin yeni ürünlerini sergileyeceğini ve yeni iş fırsatları oluşturulacağını söyledi.
Çağatay Yasin Karaboğa, festivale ilişkin, "Artık, festival tarafını her yıl, Türkiye e-Ticaret Haftası'nı da iki yılda bir yapmayı planlıyoruz. 'Kara Cuma' Türkiye'ye ait bir kavram değil. Biz kasım ayını artık Ticaret Bakanlığının festival ayı olarak lanse etmek istiyoruz." diye konuştu.
ETİD Başkanı Hakan Çevikoğlu ise e-ticaretin artık çok kapsayıcı, 7'den 70'e herkesi kapsayan bir ekosistem olduğunu vurgulayarak, "Burada da içeride büyümeden dışarıda yol almanın da mümkün olmayacağını biliyoruz. E-ticaret yurt içinde 100 milyar dolarlara yaklaşan bir ekosistem haline geldi. Ticaret Bakanlığı çeşitli desteklerle, bu tür organizasyonlarla bu ekosistemin büyümesine büyük fayda sağlıyor." ifadelerini kullandı.
Toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Çevikoğlu, yurt dışı alışveriş sitelerindeki gümrük muafiyetlerine ilişkin soruya, "Sektör olarak yakından takip ediyoruz bu konuyu. Avrupa Parlamentosu tarafıyla da görüştük. Adil olduğu sürece bizim için bir problem yok. Rekabet olsun ama adil rekabet olsun. Bu adil olduğu sürece, bu ülkede bir temsilcileri olduğu sürece bizim bunlara bir itirazımız yok." yanıtını verdi.
Çevikoğlu, kasım indirimlerine yönelik soru üzerine şunları kaydetti:
"Artık tüm aya yayıldığı için biraz daha rahat geçiyor. Kargo, lojistik tarafında eski yıllarda yaşanan problemler yaşanmıyor. Hem o sektörler kendini adapte ettiler hem de kampanyalar yayıldığı için bir aylık bazda gidiyor. Adetsel olarak artışlar var, rakam olarak artışlar var. Geçen yıla göre bu yıl yüzde 30-40'ın üzerinde büyüyeceğimizi düşünüyoruz. E-ticaret hacminde öngördüğümüz 5 trilyon liranın, 500 milyar liradan fazlasının kasım ayında olmasını bekliyoruz."
Kalaycı konuşmasında, Türkiye’de ulaştırma ve altyapı alanında demir yolları, bölünmüş yollar, otoyollar, köprüler, tüneller, tüp geçitler, viyadükler ve havalimanları gibi dünya çapında devasa projelerin gerçekleştirildiğini ve milletin hizmetine sunulduğunu vurguladı.
Konya’nın Türkiye’nin merkezi olduğunu, yüzölçümü itibarıyla birçok ülkeden daha büyük olduğunu ve Kalkınma Yolu Projesi güzergahında yer aldığını ifade etti. Konya’nın en fazla yol ve altyapı yatırımı gerektiren bir il olduğunu belirten Kalaycı, tek dezavantajın limanlara olan mesafe olduğunu ve bu nedenle demiryolu projelerinin sanayici ve ihracatçı için büyük önem taşıdığını söyledi.
Kalaycı, yüksek hızlı tren projelerini gündeme getirerek, Ankara-Konya ve Konya-Karaman hatlarının hizmette olduğunu hatırlattı.
Konya’dan Mersin ve Adana’ya hızlı tren ulaşımının ne zaman sağlanacağını sordu. Ayrıca, Karaman-Ulukışla ve Ulukışla-Yenice arası yüksek standartlı demiryolu projelerinin durumunu gündeme taşıdı ve kısa zamanda Türkiye’nin farklı şehirlerine, hatta Musul, Bağdat ve Basra’ya hızlı trenle seyahatin mümkün olacağını ifade etti.
Konya-Antalya hattını 1 saat 15 dakikaya indirecek Kayseri-Nevşehir-Aksaray-Konya-Antalya hızlı tren projesinin bölge turizmine ve ekonomisine katkı sağlayacağını belirten Kalaycı, projenin ne zaman tamamlanacağını sordu.
Sarıoğlan-Bozkır bölünmüş yolu ve Akşehir-Yalvaç yolunun durumuna da değinen Kalaycı, Seydişehir-Bozkır devlet yolunun 2025 Temmuz ayında başlamış olduğunu, 2028’de tamamlanmasının öngörüldüğünü; Belören(Sarıoğlan)-Bozkır ve Akşehir-Yalvaç Şarkikaraağaç ayrımı projelerinin ne zaman tamamlanacağını sordu.
Alacabel Tüneli ile ilgili olarak, Konya-Antalya arasını 2,5 saate düşüren Antalya – Taşağıl – Derebucak – Konya Yolu güzergahındaki 5 kilometrelik Demirkapı Tüneli’nin 2023’te hizmete açıldığını hatırlatan Kalaycı, 7 bin 360 metre uzunluğundaki Alacabel Tüneli ve bağlantı yollarının 2026 yılında tamamlanmasını beklediklerini ifade etti.
Kalaycı, Konya-Alanya yolu kapsamında, bin 372 metrelik Eyiste Viyadüğü’nün 2022’de hizmete açıldığını, Kuşyuvası tünelleri ve bölünmüş yolun geri kalanının ne zaman tamamlanacağını sordu. Konya-Karaman-Silifke arası 3 bin 300 metrelik Sertavul Tüneli, Medreselik Viyadüğü ve bağlantı yollarının hizmete sunulmasını beklediklerini dile getirdi.
Şehir içi ulaşım konusunda Kalaycı, Konya’nın raylı sistemlerle donatılması gerektiğini, metro, banliyö ve tramvay projeleriyle kent içi raylı sistem ağının 134 kilometreye çıkacağını söyledi.
KONYARAY Projesi birinci ve ikinci etapların durumu ile yeni hatlar ve ÇED süreçlerini detaylandırdı.
Konya Çevre Yolu’na ilişkin olarak, 122 kilometrelik yolun kısımlarının hizmete açıldığını, bazı kesimlerin ihale aşamasında olduğunu ve yatırım programına alınmasını beklediklerini belirtti.
Kalaycı, Konya’nın çevre dostu ulaşımı desteklediğini ve 550 kilometre ile Türkiye’nin en uzun bisiklet yoluna sahip olduğunu hatırlatarak, 2026 Avrupa Bisiklet Başkenti ilan edilmesini memnuniyetle karşıladığını söyledi.
Ulaştırma Bölge Müdürlüğü kurulması talebini dile getiren Kalaycı, Konya’da nakliye sektörünün yoğunluğu ve 31 ilçeye hizmet sunulması nedeniyle bölge müdürlüğünün önemini vurguladı.
Konya’nın sivil havalimanı eksikliğine dikkat çeken Kalaycı, askeri kullanım nedeniyle uçuş iptalleri ve gecikmeler yaşandığını, Aletli İniş Sistemi (ILS) olmaması nedeniyle kötü hava koşullarında iniş yapılamadığını ve uluslararası sivil havalimanının acilen hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti.
Bazı mahallelerde cep telefonu çekmediğini ve internet erişiminin sağlanamadığını hatırlatan Kalaycı, gerekli yatırımların hızla yapılmasını talep etti.
Kalaycı konuşmasını, Konya’ya yapılan tüm yatırımlar için Cumhurbaşkanı, Bakanlar, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı çalışanları ve projelerde emeği geçen herkese teşekkür ederek tamamladı.
Avrupa Elemeleri'nde gruplarını lider tamamlayan Almanya, İsviçre, İskoçya, Fransa, İspanya, Portekiz, Hollanda, Avusturya, Norveç, Belçika, İngiltere ve Hırvatistan turnuvaya direkt olarak katılacak.
Elemelerdeki 12 grup ikincisi ile Uluslar Ligi'nden gelen ve eleme gruplarında ilk ikiye giremeyen 4 takım, play-off oynamaya hak kazandı.
Gruplarını ikinci sırada bitiren Türkiye, Slovakya, Kosova, Danimarka, Ukrayna, İrlanda Cumhuriyeti, Polonya, Bosna Hersek, İtalya, Galler, Arnavutluk ve Çekya'nın yanı sıra Uluslar Ligi'nden gelen Kuzey İrlanda, İsveç, Romanya ve Kuzey Makedonya, 2026 Dünya Kupası bileti için play-off mücadelesi verecek.
Tek maç eleme usulüne göre oynanacak play-off etabında, yarı final ve final maçlarını kazanan 4 takım, 2026 Dünya Kupası'na gitmeye hak kazanacak.
Play-off etabında, yarı finaller 26 Mart, finaller ise 31 Mart'ta oynanacak.
Yarı finalde 1. ve 2. torbada yer alan takımlar, maçlarını evlerinde oynayacak. Final maçının ev sahibi ise kura çekimi ile belirlenecek.
Kura çekimine 1. torbadan katılacak Türkiye'nin muhtemel rakipleri İsveç, Romanya, Kuzey Makedonya ve Kuzey İrlanda.
Kura çekimi öncesinde torbalar şöyle oluştu:
1. Torba: İtalya, Danimarka, Türkiye, Ukrayna
2. Torba: Polonya, Galler, Çekya, Slovakya
3. Torba: İrlanda Cumhuriyeti, Arnavutluk, Bosna Hersek, Kosova
4. Torba: İsveç, Romanya, Kuzey Makedonya, Kuzey İrlanda.
Açıklamada, Dervişoğlu’nun “Senin sadece adın Devlet” şeklindeki ifadesi, sadece bir hadsizlik olarak nitelendirilmeyip, Türk siyasetinin vakarına ve milletin tarihî hafızasına karşı işlenmiş bir saygısızlık olarak değerlendirildi.
Açıklamada, Dervişoğlu ve destekçilerinin, geçmişte kendi milletvekilinin şehit yakınlarına yaptığı hakaretlere sessiz kaldığı ve PKK’nın siyasi uzantısı HDP ile kurulan ittifakların gölgesinde durduğu hatırlatıldı. MHP'li Karakaya, “Dün, PKK’ya karşı sınır ötesi operasyon teskerelerine karşı çıkan, Mehmetçiğin Kandil’e yürüyüşüne itiraz eden, parti kapatmaya karşıyız diyen siz değil miydiniz?” ifadelerini kullandı.
Terörün bitirilmesine ve Terörsüz Türkiye idealine karşı çıkanların siyasal duruşu eleştirilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Türk milletinin bekası ve gelecek nesillerin huzuru göz önünde bulundurulsaydı, Sayın Devlet Bahçeli’nin çağrısında yanında saf tutardınız. Gerçekleri çarpıtarak bulanık suda koltuk arama çabanız beyhudedir.”
Açıklamada ayrıca, yarım asırdır süren terör mücadelesine dikkat çekilerek, şehitler, anaların gözyaşları ve terör örgütlerinin dış destek aldığı hatırlatıldı. Bahçeli’nin “Silah bıraksınlar, hukuk içine girsinler, Türkiye’nin partisi olsunlar” çağrısının küçümsenmesinin milletin acısına ve devlet aklına saygısızlık olduğu vurgulandı.
MHP Genel Başkan Yardımcısı açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Bir tarafta devlet aklı, milletin bekası ve terörün tasfiyesi vardır. Diğer tarafta dün susup bugün bağıran, dün gülüşüp bugün saldıran, dün ittifak kurup bugün inkâr eden bir siyasal omurgasızlık durmaktadır. Bu farkı görmemek siyasal körlüktür. Bu çelişkiye sessiz kalmak ayıptır. Bu riyayı savunmak millete haksızlıktır. Takdir; hafızası güçlü, feraseti yüksek ve vicdanı temiz Türk milletinindir.”
📍
— Prof. Dr. Mevlüt KARAKAYA🇹🇷 (@KarakayaMevlut) November 19, 2025
Müsavat Dervişoğlu’nun, millet ve devlet aklının asırlık temsilcisi, Türk siyasetinin çınarı Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’ye yönelttiği seviyesiz sözler, sadece bir hadsizlik değil, Türk siyasetinin vakarına, milletin tarihî hafızasına karşı işlenmiş bir…
A Milli Kadın Hentbol Takımı, oyunlardaki ilk maçında İran'ı 36-28, ikinci maçında Maldivler'i 63-13, üçüncü maçında da Gine'yi 36-24 yenerek yarı finale çıkmıştı.

Organizasyonda 4'te 4 yapan A Milli Kadın Hentbol Takımı, 21 Kasım Cuma günü final maçına çıkacak.
Rusya’nın bu yıl yaklaşık 510 milyon ton petrol üreteceğine işaret eden Novak, "Tahminlerimizi değiştirmedik. Üretim devam ediyor." ifadelerini kullandı.
ABD’nin yeni yaptırımlarının ardından Rus petrolünün ihracatta ilave indirim yapmak zorunda kalmasına ilişkin konuşan Novak, "Rus petrolünde indirimlere ilişkin 1-2 ay içerisinde durumun istikrar kazanacağını umuyorum. İndirimler azalacak. Bunu daha önce birçok kez yaşadık." diye konuştu.
Novak, Rus petrolündeki indirimin önceki yaptırımların ardından zamanla asgari düzeye gerilediğinin altını çizdi.
ABD Başkanı Donald Trump, 23 Ekim'de Ukrayna'daki savaşın sona erdirilmesine yönelik barış sürecinde "ciddi taahhüt eksikliği" gösterdiği gerekçesiyle Rusya'nın en büyük ikinci petrol üreticisi Lukoil ve iştiraklerini yaptırım listesine dahil etmişti.
Yeni plan, AB'yi "Askeri Şengen" bölgesi kurmaya bir adım daha yaklaştırıyor.
2027'ye kadar AB üyeleri arasında askeri birlikler ve teçhizatın "daha hızlı, güvenli ve koordineli" hareketinin sağlanması hedeflenen planda, düzenleyici engellerin kaldırılması ve ilk kez askeri hareketlilik alanında tüm üye ülkeler için AB düzeyinde uyumlaştırılmış kuralların oluşturulması amaçlanıyor.
Plan, askeri intikaller için açık kurallar ve prosedürler ortaya koyuyor.
Askeri hareketliliği hızlandırmak için üye ülkelerin normal durumlarda 3 gün, acil durumlarda ise 6 saat içinde hareketlilik taleplerine cevap vermesini öngören plan, gümrük formalitelerinin de basitleştirilmesini talep ediyor.
Bir acil durum çerçevesi oluşturulmasını da öngören plan, AB veya NATO bağlamında görev yapan silahlı kuvvetleri desteklemek amacıyla, hızlı işlem süreçleri ve altyapıya öncelikli erişim sağlanmasına imkan tanıyacak "Avrupa Askeri Hareketlilik Geliştirilmiş Müdahale Sistemi (EMERS)" kurulmasını öneriyor.
Ulaştırma altyapısının dayanıklılığının artırılması hedeflenen planda, AB askeri hareketlilik koridorlarının çift kullanımlı standartlara yükseltilmesi ve stratejik altyapının yeni dayanıklılık araç setiyle korunması öngörülüyor.
Hedefli yatırımların hem barış hem de kriz dönemlerinde siber güvenlik, enerji güvenliği ve hazırlık seviyesini güçlendirmesi hedeflenen planda, yeteneklerin ortak kullanımı ve paylaşımının da önü açılıyor.
Üye ülkelerin hazırlık düzeyini, dayanışmasını ve askeri hareketlilik kapasitesinin kullanılabilirliğini artırmak amacıyla bir "Dayanışma Havuzu" oluşturulması önerilen planda, aynı zamanda "Askeri Hareketlilik Dijital Bilgi Sistemi" kurulmasına da imkan tanınıyor.
AB Komisyonu'nun, askeri hareketliliğe ilişkin yeni planının yürürlüğe girmesi için AB Konseyi ve Avrupa Parlamentosunun onayı gerekiyor.
Mevcut durumda, AB üye ülkeleri arasında askeri birlik ve teçhizatın sınırlardan geçişini sağlamak için izinlerin çıkması haftalar sürüyor.
Konuşmasında, ülkesine yönelik güvenlik tehditlerinin arttığına işaret eden Healey, bu bağlamda, İngiltere'nin savunma harcamalarını arttırdığının altını çizdi.
Healey, Rusya'dan ülkesine yönelik tehdide ilişkin de şu ifadeleri kullandı:
"Rus istihbarat gemisi Yantar, son birkaç hafta içinde İngiltere'nin geniş sularına girerek İskoçya'nın kuzeyindeki İngiltere sularının sınırında bulunuyor. Bu gemi, istihbarat toplamak ve denizaltı kablolarımızı haritalamak için tasarlanmış bir gemi. Bu geminin her hareketini izlemek ve takip etmek için Kraliyet Donanması fırkateyni ve RAF uçakları görevlendirdik. Bu sırada Yantar, pilotlarımıza lazer yöneltti."
Rusya'nın bu eyleminin son derece tehlikeli olduğunu vurgulayan Healey, Yantar gemisinin bu yıl ikinci kez İngiltere sularına girdiğini aktardı.
Healey, "Rusya ve (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin'e mesajım şudur: Sizi görüyoruz, ne yaptığınızı biliyoruz ve Yantar bu hafta güneye doğru yola çıkarsa, biz hazırız." dedi.
İngiliz Bakan, konuşmasının ardından bir Rus gemisinin RAF pilotlarını ilk kez mi lazerle hedef aldığı, bunun ne kadar tehlikeli olduğu ve İngiltere hükümetinin nasıl tepki vereceği sorularına yanıt verdi.
Healey, "İngiliz askeri uçaklarının pilotlarını engelleyen, rahatsız eden veya tehlikeye atan her şeyin son derece tehlikeli olduğu açıktır. Yantar'ın İngiliz RAF'a karşı bu eylemi gerçekleştirdiğini ilk kez duyuyoruz. Bu konuyu son derece ciddiye alıyoruz." diye konuştu.
İngiltere donanmasının angajman kurallarını değiştirdiğini aktaran Healey, "Böylelikle Yantar'ın daha geniş sularımızda bulunduğu zaman faaliyetlerini daha yakından takip edebilecek ve izleyebileceğiz. Yantar rotasını değiştirirse askeri seçeneklerimiz hazır." ifadelerini kullandı.
Bakan Healey, güvenlik gerekçesiyle bu seçeneklerin ayrıntılarını paylaşmayacağını dile getirdi.
Healey, 22 Ocak'ta İngiltere Parlamentosunda yaptığı açıklamada, Rus istihbarat gemisi Yantar'ın, 20 Ocak'ta İngiliz Münhasır Ekonomik Bölgesine (MEB) girdiğini ve 2 gün kaldığını kaydetmişti.
Komisyonda aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ile Birleşik Arap Listesi milletvekili Ayda Tuma Süleyman arasında sert tartışmalar yaşandı.
Tartışma sonrası Süleyman, Meclis görevlileri tarafından komisyonun bulunduğu salondan çıkarıldı.
Öte yandan komisyondaki görüşmede, Filistinli tutuklulara idamı içeren tartışmalı yasa tasarısının detayları da belli oldu.
Tasarı, "Yahudi olduğu için" bir İsrailliyi öldüren kişilerin 90 gün içinde idam edilmesini içeriyor.
Temyiz yolunun kapalı olduğu idam cezasının infazı, zehirli iğneyle İsrail hapishanelerinde gerçekleştirilecek.
Ben-Gvir, Amerikan X şirketinin sosyal medya platformundaki hesabından yaptığı yazılı açıklamada, tartışmalı yasa tasarısının sadece İsraillileri öldürenlere yönelik uygulanacağını teyit etti.
Aşırı sağcı Bakan, Filistin asıllı İsrail milletvekillerini de hedef aldığı paylaşımında, tasarının yasalaşması için çalışmaya devam edeceklerini kaydetti.
Filistinlileri öldüren İsrailliler için uygulanmayacak olan idam cezası yasa tasarısı, geçen hafta Meclisteki ilk oylamadan geçmişti.
Tasarının yasalaşması için İsrail Meclisinde yapılacak 2 ayrı oylamadan daha geçmesi gerekiyor.
Tartışmalı yasa tasarısının diğer iki oylamasının ne zaman yapılacağına ilişkin belirsizlik ise sürüyor.
Buna göre, Almanya'ya ihracatını artıran Çin, Ocak-Eylül 2025 döneminde Alman dış ticaretinde en önemli ortak ülkeler listesinde ilk sırada yer aldı. Almanya ile Çin arasındaki mal ticareti ocak-eylül döneminde yüzde 0,6 artarak 185,9 milyar avroya çıktı.
Almanya'dan Çin'e ihraç edilen malların değeri ise yüzde 12,3 düşüşle 61,4 milyar avroya düştü. Analistler, bu düşüşü dünyanın en büyük ikinci ekonomisindeki yavaşlamaya ve daha önce Almanya'dan ithal edilen malların bu ülkede artan üretimine bağladı.
Söz konusu dönemde Almanya ile ABD arasındaki toplam ticaret hacmi ise yüzde 3,9 gerileyerek 184,7 milyar avro oldu. Böylece Çin, 1,2 milyar avro farkla 2025’te Almanya'nın en önemli ticaret ortağı olma yolunda ilerledi.
Çin, 2023’te 253,1 milyar avroluk hacimle art arda sekizinci kez Almanya’nın en önemli ticari ortağı olmuştu. Fakat, geçen yıl Almanya ile 252,8 milyar avroluk ticaret hacmine ulaşan ABD, Çin'i geçmeyi başarmıştı.
Destatis’e göre ABD, “2015'ten beri, Alman mallarının en önemli alıcısı” olmaya devam ederken Çin bu listede altıncı sırada yer alıyor.
Almanya'nın her iki ülkeden ithalatı ilk üç çeyrekte arttı. Çin'den mal ithalatı yüzde 8,5 artarak 124,5 milyar avroya ulaşırken ABD'den mal ithalatı yüzde 2,8 artarak 71,9 milyar avroya yükseldi.
Böylece, Çin Almanya'nın en önemli tedarikçisi olmaya devam etti. Çin’i 73,5 milyar avro ile Hollanda izledi.
Almanya, yılın ocak-eylül döneminde Çin'e ağırlıklı olarak 10,9 milyar avro değerinde motorlu taşıt ve araç parçası ihraç ederken bu ihracat 2024'ün aynı dönemine kıyasla yüzde 35,9 düştü.
Çin’e en önemli Alman ihracat malları arasında 12,6 milyar avro ile makineler yer aldı. Bu malların ihracatı da 2024’e göre yüzde 10,7 geriledi.
Yeni Yönetmeliğin yürürlüğe girmesiyle 26 Nisan 1982 tarihli ve 8/4644 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'yla yürürlüğe konulan Sermaye Piyasası Kurulu Teşkilat, Görev ve Çalışma Esasları Yönetmeliği yürürlükten kaldırıldı.
Kurulun daha hızlı ve etkin çalışması, hizmet birimleri arasındaki işbirliğinin, düzenin ve uyumun artırılması, mevcut ve sermaye piyasalarına ilişkin güncel gelişmeler doğrultusunda organizasyon yapısında değişiklik yapıldı.
Buna göre, yeni Yönetmelik ile SPK'nin hizmet birimlerinin yapısı yeniden düzenlenirken daire başkanlıkları şeklinde teşkilatlanmaya devam edilmekle birlikte bazı birimler kaldırılıp yenileri kuruldu.
Bazı birimlerde ise isim ve görev tanımları değiştirildi ve halihazırda 12 olan daire başkanlıkları sayısı 16'ya çıkarıldı.
Buna göre, mülga Yönetmelikte hizmet birimleri gruplandırılmazken yeni Yönetmelikte "Ana Hizmet Birimleri", "Danışma Birimleri" ve "Yardımcı Hizmet Birimleri" şeklinde gruplandırma yapıldı.
Bilindiği üzere, 2 Temmuz 2024 tarihli ve 32590 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7518 sayılı "Sermaye Piyasası Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" ile ülkemizde faaliyet gösteren veya gösterecek olan kripto varlık hizmet sağlayıcıları 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu kapsamında Kurulumuz düzenleme ve denetimi yetkisi altına alındı.
Yeni Yönetmelikle birlikte, SPK bünyesinde, dağıtık defter teknolojisi ile oluşturulan kripto varlıklarla ilgili görevleri yerine getirmek üzere Finansal Teknolojiler Dairesi kuruldu.
Ayrıca, yeni Yönetmelik ile yurt içinde, Kurulun görev alanının yoğunlaştığı illerden gerekli görülenlerde sayısı 3’ü geçmemek üzere Kurul Karar Organının kararıyla, yurt dışında ise sermaye piyasaları açısından yoğun ilişki içinde bulunulan ülkelerde Cumhurbaşkanı kararıyla temsilcilik açılabilecek.
Cambridge Sözlüğü Baş Editörü Colin McIntosh, terimin uzun süre akademik çevrelerle sınırlı kaldığını, ancak son yıllarda sosyal medyanın etkisiyle yaygınlaştığını ifade etti.
Sözlükte verilen örnekler arasında, şarkıcı Lily Allen'ın ayrılık temalı albümünün hayranlarda uyandırdığı parasosyal merak ile kullanıcıların yapay zeka sohbet botlarıyla kurduğu duygusal bağlar da yer aldı.
Editörler, podcast sunucularının kişisel anlatılarının da dinleyicilerde gerçek arkadaşlık hissi uyandırarak parasosyal ilişkileri güçlendirdiğini belirtti.
Cambridge Sözlüğü, kelimeye yönelik aramaların, YouTube fenomeni IShowSpeed'in takıntılı bir hayranını "numara 1 parasosyal" diyerek engellemesinin ardından arttığını bildirdi.
"Parasocial" kelimesi ilk kez 1956'da Chicago Üniversitesinden Donald Horton ve Richard Wohl tarafından kullanılmış, televizyon izleyicilerinin ekran kişilikleriyle kurduğu tek taraflı ilişkileri tanımlamak için ortaya atılmıştı.
MHP Lideri Bahçeli’nin çağrısının ardından İmralı Adası’na ziyareti ile ilgili karar bekleniyor... AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala ve AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler başkanlığında yarın saat 15.00'da komisyon üyeleriyle toplantı gerçekleştirecek.
Toplantıda İmralı'ya gidiş konusu ele alınacak.
Theodorakis, Atina merkezine yaklaşık 22 kilometre uzaklıktaki Elefsina şehrinde bulunan ve Yunanistan'da faaliyet gösteren teknoloji sistemleri firması ONEX'in kullandığı tersanelerin liman olarak da kullanılabilmesi için hukuki sürecin başlatıldığını aktardı.
Bu konuda büyükelçi Guilfoyle ile işbirliği içinde olduklarını belirten Theodorakis, "Elefsina tersaneleri bölgesi büyük bir liman, ticaret, ulaşım, enerji ve savunma faaliyetleri merkezine dönüşecek, yeni altyapı olanakları, iş imkanları ve daha iyi yaşam şartları sağlayacak." dedi.
Theodorakis, Elefsina tersanelerinin bulunduğu bölgenin kullanım şeklinin bu yönde değişmesi için yasal düzenleme taslağının meclise iletildiğini ve 27 Kasım'da mecliste oylamaya sunulacağını kaydetti.
Söz konusu yasal düzenleme, ABD Devlet Kalkınma Bankası DFC'nin 125 milyar dolarlık kaynak sağladığı ONEX'in bölgedeki faaliyetlerini enerji, ticaret ve transit ulaşım alanında genişletmesini öngörüyor.
Yunan basını ise bu gelişmeyi "Pire Limanı'nda faaliyet gösteren Çin'in Cosco Group Limited şirketine rakip bir ABD girişimi" olarak yorumladı.
Yunanistan'ın en büyük limanı, başkent Atina yakınlarındaki Pire Limanı, Nisan 2016'da Çin'in Cosco Group Limited şirketine satılmıştı.
Yunanistan'ın ekonomik kriz yaşadığı dönemde imzalanan anlaşmaya göre, şirket limanının yüzde 66'lık hissesine sahip olmaya hak kazanmıştı.
Dönemin Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, anlaşma sonrası yaptığı açıklamada, Yunanistan'ın doğu ile batı arasında köprü olmayı arzuladığını ifade ederek, "Bu anlaşma ile meşhur İpek Yolu'nun daha da kısalacağına inanıyorum." ifadelerini kullanmıştı.
Harrazi, "Karşılıklı saygı ve eşitlik temelinde, konu ve müzakere süreci önceden belirlenmiş olursa, biz buna (ABD ile müzakerelere) hazırız." dedi.
İlk adımı Washington yönetiminin atması gerektiğini dile getiren Harrazi, "Bizim ileri sürdüğümüz şartlar çerçevesinde bizimle etkileşime girmeye hazır olduklarını göstermeliler." diye konuştu.
İran'ın nükleer faaliyetlerinin süreceğini belirten Harrazi, "Uranyum zenginleştirmeye devam etmeliyiz. Çünkü nükleer santrallerimiz ve tıbbi faaliyetlerimiz için yakıta ihtiyacımız var. Zenginleştirmeyi durduramayız. Ancak seviyesi müzakere edilebilir." açıklamasında bulundu.
Ülkesinin balistik füze programından vazgeçmeyeceğini ve bu alanda çalışmalara devam edeceklerini vurgulayan Harrazi, "Kendimizi savunmalıyız. Üretebildiğimiz her türlü savunma silahını geliştirmeyi sürdüreceğiz. ABD ve diğer ülkelerle sadece nükleer konuyu müzakere ederiz. Füze programı dahil diğer konuları müzakere etmeyiz." dedi.
Bir soru üzerine Harrazi, İsrail ve ABD'nin saldırılarında hedef alınan Natanz ve Fordo nükleer tesislerinde henüz incelemelerin başlamadığını belirterek, ülke lideri Hamaney'in kitle imha silahı üretilmesini yasaklayan fetvasının değişmesinin ise mümkün olmadığını kaydetti.
Açıklamada, Ukrayna ordusunun, dün Rusya'nın Voronej kentine yönelik ABD yapımı uzun menzilli ATACMS füzeleriyle saldırı düzenlediği belirtildi.
Saldırıda 4 füzenin kullanıldığı kaydedilen açıklamada, "Saldırı engellendi. Bu füzeler, S 400 ve 'Pantsir' hava savunma sistemlerince vuruldu. Vurulan füze parçaları Voronej Bölge Gerontoloji Merkezi, yetimhane ve bir eve zarar verdi. Olayda siviller arasında can kaybı yok." ifadeleri kullanıldı.
ATACMS füzelerinin Ukrayna'nın Harkiv bölgesinden fırlatıldığı vurgulanan açıklamada, ABD üretimli 2 "MLRS" çok namlulu roketatar sisteminin "İskender M" kısa menzilli balistik füze sistemince vurulduğu, saldırıda 10 askerin etkisiz hale getirildiği bildirildi.
Açıklamada ayrıca Kiev'in Rus topraklarındaki sivil unsurlara "terör saldırısı" düzenlediği belirtilerek, şunlar kaydedildi:
"Buna karşılık Rusya Silahlı Kuvvetleri, sabah Ukrayna'nın askeri sanayi unsurları ve bu unsuların çalışmasını sağlayan enerji tesisleri, Ukrayna'nın batı bölgesinde insansız hava araçları (İHA) deposuna yönelik hipersonik 'Kinjal' füzeleri dahil havadan ve denizden uzun menzilli yüksek hassasiyetli silah ve İHA'lar ile yoğun saldırı düzenledi. Saldırının hedefine ulaşıldı. Belirlenen tüm hedefler vuruldu."
Kahveci, bundan sonraki süreçte Türkiye Kamu-Sen olarak aileye katılan her yeni üye için bir fidan dikeceklerini ve yeşil vatanın güçlenmesine katkı sunacaklarını belirtti.
“Bu anlamlı hatıra ormanında emeği geçen tüm teşkilat mensuplarımıza teşekkür ediyor; bu vatan uğruna can veren tüm şehit öğretmenlerimizi rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum” diyen Kahveci, projenin hem öğretmenlere duyulan saygıyı hem de çevreye verilen önemi yansıttığını vurguladı.
Konfederasyonumuza bağlı Türk Eğitim-Sen’in, şehit öğretmenlerimizin aziz hatıralarını yaşatmak ve ülkemizin yeşil varlığına katkı sunmak üzere oluşturduğu “Şehit Öğretmenler Yeşil Vatan Hatıra Ormanı”nın ilk fidanlarını bugün toprakla buluşturduk.
— Önder Kahveci (@OnderKahveci) November 19, 2025
Bundan sonraki süreçte Türkiye… pic.twitter.com/r4IE0xgroQ
Japon tarafının ilişkilerin siyasi temelini güvenceye alacak adımlar atması gerektiğini vurgulayan Sözcü Mao, Takaiçi'nin Tayvan'a ilişkin sözlerini geri almasını istediklerini ifade etti.
Mao, "Eğer Japonya bu sözleri geri almayı reddederse Çin ciddi karşı tedbirlere başvuracak, Japon tarafı bunun sonuçlarına katlanacaktır." dedi.
Çinli Sözcü, söz konusu karşı tedbirlerin ne olacağına dair açıklama yapmaktan kaçındı.
Japonya Başbakanı Takaiçi'nin 7 Kasım'da Japon parlamentosu Diet'teki oturumda, Tayvan Boğazı'na yönelik bir müdahaleyi "ülkesinin varlığını tehdit eden durum" olarak göreceğine ve askeri güç kullanabileceğine ilişkin sözleri, bölgeyi topraklarının parçası gören Çin'in tepkisine yol açmıştı.
2015 tarihli Ulusal Güvenlik Yasası'nda "ülkenin varlığını tehdit eden durum", müttefiklere yönelen fakat Japonya'ya da varoluşsal tehdit oluşturan saldırganlığa işaret ediyor. Ülke, bu durumda "öz savunma güçleri" olarak adlandırılan silahlı kuvvetlerini görevlendirebiliyor.
Takaiçi'nin sözleriyle ilk kez bir Japon Başbakanı, Tayvan'ın işgali halinde Japonya'nın askeri olarak dahil olacağına ilişkin açık beyanda bulunarak, ülkenin bu konuda benimsediği "stratejik belirsizlik" politikasından farklı bir tavır sergilemişti.
Japon Başbakan, tepkiler üzerine Tayvan'a ilişkin sözlerinin varsayımsal olduğunu, gelecekte bu tür yorumlardan kaçınacağını belirtmiş ancak sözlerini geri almayı reddetmişti.
Pekin yönetimi, başta Takaiçi'den sözlerini geri almasını istemiş, Başbakan bunu reddedince Japonya'nın Pekin Büyükelçisi Kenji Kanasugi'yi, konuyla ilgili Çin Dışişleri Bakanlığına çağırarak Tokyo yönetimine protesto notası vermişti.
Çin Dışişleri Bakanlığı, ayrıca güvenlik koşullarının uygun olmadığı gerekçesiyle Japonya'ya seyahat uyarısı da yayımlamıştı. Çin Eğitim Bakanlığı da öğrencilere, güvenlik riskleri nedeniyle bu ülkede "eğitim koşullarının uygun olmadığı" uyarısında bulunmuştu.
"Senin “devlet değilsin” diye dil uzatmaya çalıştığın kişi, Türk siyasetinin Bilge Lideri, devlet aklının sesi, büyük Türk milletinin hafızası ve Türk milliyetçiliğinin yegane temsil makamı olan Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Beyefendi’dir" diyen MHP'li Doğan şu açıklamalarda bulundu:
"Bak Müsavat Efendi…
Partinin grup salonunda sarf ettiğin sözler; kifayetsizliğinin, siyaseten tükenmişliğinin ve liderlik yoksunluğunun açık bir ilanıdır. Bugün efelenerek kurmaya çalıştığın cümleler, milletimizin nezdinde hükmü olmayan bir siyasetçinin çırpınışlarından ibarettir.
Senin “devlet değilsin” diye dil uzatmaya çalıştığın kişi, Türk siyasetinin Bilge Lideri, devlet aklının sesi, büyük Türk milletinin hafızası ve Türk milliyetçiliğinin yegane temsil makamı olan Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Beyefendi’dir.
Onun adındaki “Devlet”, senin zannettiğin gibi nüfus cüzdanında yazan bir kelimeden ibaret değildir. “Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben” şiarıyla birlikte, millete adanmış bir ömrün, vakarlı bir duruşun karşılığıdır. Aziz milletimizin ona verdiği şeref nişanıdır.
Sen ise dün kime yaslandığı belli olmayan bir partinin bugün kime yanaşacağını hesaplayan, omurgasız açıklamalarla günü kurtarmaya çalışan bahtsız bir figüranından başka bir şey değilsin.
Ey Dervişoğlu; sen hem devleti, hem de milleti tanımıyorsun. Bizim grupta toplantımızda “Cumhuriyet alkışlanıyor” diyerek kendine pay çıkarmaya çalışıyorsun. Şunu öğrenmelisin ki Cumhuriyet, sizin günlük politik hesaplarınıza sığmayacak kadar büyük bir değerdir. Cumhuriyet’in gerçek bekçileri de Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in yılmaz neferleridir.
Siz kirli pazarlıklarınızı örtmek için hamaset peşinde koşarken bizler vatanın birliğini, milletin dirliğini ve devletimizin bekasını her şeyin üzerinde tutmaya devam ediyoruz. Haddinizi bilin, sınırlarınızı aşmayın.
Türk devletine, Türk milliyetçilerine ve Bilge Liderimize dil uzatanların akıbeti her zaman hüsran olmuştur ve olacaktır.
Sakın unutma; senin mahlasın “çantacı Müsavat”tır.
Bizim Bilge Liderimizin adı da duruşu da DEVLET’tir.
Biz buradayız! Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Beyefendi’nin emrinde, milletimizin hizmetindeyiz."
Açıklamada, "Filistin halkının kendi kaderini belirleme hakkının değişmez bir sabite ve hiçbir şekilde devredilemez olduğu" vurgulandı.
Açıklamada, kararın İsrail işgalinin hukuki olmadığı ve derhal sonlandırılması gerektiğine ilişkin Uluslararası Adalet Divanı kararlarıyla da uyumlu olduğuna dikkat çekildi.
Kararın önemli bir temel oluşturduğu ve uluslararası hukukun korunması için Filistin diplomasisinin çabalarını da güçlendirdiği belirtilen açıklamada, ayrıca karara olumlu oy veren ülkelere "Filistin halkının haklarını kullanabilmesi için işgali sonlandıracak gerekli adımları uygulamaya geçirmeleri" çağrısı yapıldı.
BM Genel Kurulunun insan hakları ve insani işlerden sorumlu komitesi, Filistin halkının bağımsızlık ve işgalden özgür bir şekilde yaşama hakkını "devredilemez ve herhangi bir şarta bağlı olmayan temel bir hak" olarak yeniden teyit eden yıllık kararını kabul etti.
Karar, Kanada, Avustralya, Avrupa Birliği ülkeleri ve Asya ile Afrika’daki çok sayıda devletin de aralarında bulunduğu 164 ülkenin oyuyla kabul edildi.
İsrail, ABD, Arjantin ve Paraguay’ın da yer aldığı 7 ülke karara karşı oy kullanırken, 9 ülke çekimser kaldı.
Ormanlarındaki zengin bitki örtüsü ve doğal güzellikleriyle ilgi gören Küre Dağları'nda sonbaharla birlikte yeşilden sarı ve kahverengine dönen ağaçlar, mevsimin eşsiz güzelliklerini yansıtıyor.
Bozulmamış doğası, tarihi dokusu, asırlık taş evleriyle yılın her döneminde farklı güzelliğe bürünen köy, sonbaharda da kent sakinlerinin yanı sıra il dışından gelenlerin ilgisini çekiyor.
Sivas'ta yer alan ve tarih boyunca birçok amaçta kullanılan asırlık eserlerin minyatürlerinin yer aldığı Minia Sivas; kullanılan malzeme, materyal ve işçilik bakımından Türkiye'de eşi benzeri bulunmayan bir proje olarak öne çıkıyor.
Ulubey ilçesindeki ormanlarda sonbahar güzelliği yaşanıyor.