Günlerce süren geç uyanmalar, esnek saatlerde yemek yemek, deniz kenarında geçirilen keyifli anlar yerini yeniden yoğun iş temposuna, sabah alarmına ve trafik stresine bırakıyor. Psikolog Tuana Nur Yazıcılar, bu ani geçişin zihin ve beden üzerinde beklenenden daha büyük bir etki yarattığını belirtiyor.
“Tatil özgürlük hissiyle dolu bir dönem. Ancak o esneklikten bir anda katı kurallara, sabit uyku saatlerine ve stresli bir gündelik tempoya dönmek bireyler için oldukça zorlayıcı olabiliyor.”
En Sık Görülen Belirtiler Neler?
Tatil sonrası sendromu genellikle şu belirtilerle kendini gösteriyor:
-
İsteksizlik
-
Dikkat dağınıklığı
-
Uyku bozukluğu
-
Kaygı ve huzursuzluk
-
Konsantrasyon eksikliği
Bu semptomlar çocuklardan yetişkinlere kadar birçok kişide ortaya çıkabiliyor. Sokakta mikrofon uzattığımız vatandaşlar da benzer duygular içinde: “İstanbul’un trafiği ve kalabalığı yüzünden daha ilk günden yorgun hissediyorum” diyenler az değil.
Psikolog Yazıcılar’a göre sendromla baş etmenin ilk yolu, dönüşü aniden değil, kademeli olarak yapmak. Tatilin bitimine en az bir hafta kala:
-
Uyku düzeni normale çekilmeli
-
Beslenme saatleri düzenlenmeli
-
Günlük planlamalara başlanmalı
Ayrıca işe veya okula başladıktan sonra stresin bir anda üzerimize çökmesine izin vermemek de önemli. Uzmanlar, “İş sonrası sevdiğiniz aktiviteleri sürdürmek –örneğin spor, yürüyüş veya evde keyif aldığınız bir uğraş– tükenmişlik hissini azaltacaktır” diyor.
Tatil sonrası sendromu genellikle birkaç gün ile iki hafta arasında kendiliğinden geçiyor. Bu süreçte bireyler, günlük sorumluluklara adapte olmaya başlıyor, zihin ve beden tempoya alışıyor. Ancak sürecin uzaması halinde profesyonel destek alınması öneriliyor.
Tatil sonrası yaşanan bu zorlu geçişin tamamen normal ve geçici olduğunu vurgulayan uzmanlar, herkesin kendine zaman tanıması gerektiğini hatırlatıyor. Gerçek hayat sorumlulukları kaçınılmaz olsa da, tatilde hissedilen huzur ve denge, yıl boyunca küçük alışkanlıklarla sürdürülebilir.