Teşekkürler 12 Dev Adam

Riga’da günlerden basketboldu. Bir ulusun yüreği, bir topun potaya gidişinde, bir ribaund mücadelesinde, bir blok anında atıyordu. EuroBasket 2025’in unutulmaz hikâyelerinden biri de işte bu atmosferde yazıldı. A Milli Basketbol Takımımız, nam-ı diğer 12 Dev Adam, sekiz maçlık galibiyet serisiyle finale yürüdü. Karşılarında Avrupa’nın yükselen devi, Almanya vardı. İki namağlup takımın karşı karşıya geldiği büyük kapışmada kazanan Almanya oldu: 88-83. Bizimkiler kupaya uzanamadı belki, ama gönülleri fethetti.

Tarihten Gelen Bir Hikâye

Türk basketbolunun tarihinde dönüm noktaları vardır. 2001 Avrupa Şampiyonası finali, 2010 Dünya Kupası finali… O günlerde de kupayı kucaklayamamıştık, ama ikinci olmak bile milyonları sokağa dökmüştü. Şimdi 2025’te bir kez daha aynı sahneyi yaşıyoruz. Bu bir tesadüf değil; bu, Türk basketbolunun sürekliliğinin, inatçılığının ve asla pes etmeyen karakterinin göstergesi. Tarih tekerrür ediyor gibi görünebilir, ama aslında bu tekrarlar Türk basketbolunu büyüten taşlar oluyor.

Hidayet’in İki Farklı Yolculuğu

O eski günlerin kahramanlarından Hidayet Türkoğlu’nu düşünelim. 2001’de parkeye çıkan, 2010’da takımın liderlerinden biri olan Hidayet, bugün federasyon başkanı sıfatıyla takımın yanında. Sahada alkış toplayan eller, şimdi yönetimde karar veriyor. Onun hikâyesi, Türk basketbolunun ne kadar köklü bir mirasa sahip olduğunun sembolü. “12 Dev Adam” tabiri Hido’nun jenerasyonu sayesinde hayatımıza girmişti. Şimdi aynı terim, yeni bir jenerasyon için yeniden parlıyor.

Yeni Neslin Parlayan Yıldızı: Alperen Şengün

Bu turnuvanın parlayan yıldızı kuşkusuz Alperen Şengün’dü. NBA’de attığı adımların ardından milli forma altında sergilediği performans, onu yalnızca bir oyuncu değil, bir lider yaptı. Attığı sayılar, yaptığı asistler, aldığı ribaundlar istatistiklere yansıdı; ama asıl etkisi taraftarların gözlerinde, çocukların hayallerinde görüldü. Alperen, Türk basketbolunun geleceğine dair umudun canlı kanıtı oldu. Onun yanında Ercan Osmani’nin azmi, Şehmus Hazer’in enerjisi, kaptan Cedi Osman’ın tecrübesi, takımın adeta omurgasını oluşturdu.

Ergin Ataman’ın Ellerinde Bir Senfoni

Ve elbette Ergin Ataman… Avrupa basketbolunun en zeki, en agresif koçlarından biri. Turnuva boyunca çizdiği setler, yaptığı savunma düzenlemeleri ve oyuncularına aşıladığı özgüven, bu final yolculuğunun temel taşlarıydı. Ataman, yalnızca takımı finale taşıyan bir koç değil; aynı zamanda Türk basketbolunu yeniden kıtanın gündemine sokan bir stratejist oldu. Adını çoktan tarihe yazdırmıştı, ama bu final onu bambaşka bir noktaya koydu.

Bir Gümüş, Bir Altın Değerinde

Kupa gelmedi, evet. Ama bu gümüş madalya, altından daha değerli. Çünkü bu başarı, yalnızca parkede kazanılmadı. Sokaklarda, ekran başında, kalplerinde millî takımla birlikte terleyen milyonlarla kazanıldı. Çünkü bu başarı, çocuklara ilham oldu, gençlere hedef koydu. Belki de bugün bu satırları okuyan bir çocuk, yarının yeni Alperen’i, yeni Cedi’si olacak.

Son Söz

12 Dev Adam’ın hikâyesi, yalnızca basketbol değil, bir ülkenin sporla büyümesinin hikâyesi. 2001’den 2010’a, 2010’dan 2025’e uzanan bir zincirin en parlak halkalarından biri yazıldı Riga’da. Kupa bir başka ülkenin müzesine gitti, ama gurur bizim evimizde kaldı. Bu gümüş, bir yenilginin değil, bir ulusun azminin simgesidir.

Ve biz biliyoruz: Bu hikâyenin devamı var. Daha atılacak sayılar, daha kazanılacak maçlar, daha söylenecek marşlar var. Çünkü 12 Dev Adam, sahaya her çıktığında tarih yeniden yazılıyor.

{ "vars": { "account": "G-E1EN649QR9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }