Ülkü Ocakları yine sahada, yine milletin yanındaydı.
Yangınların sardığı dağlar, vadiler ve köyler; cesareti, milletin dualarını ve devletin gücünü bir kez daha yan yana gördü.
Söylem değil eylem zamanıydı ve Ülkü Ocakları gereğini yaptı.
Adana Kozan’ın Boztahta Köyü’nde yükselen dumanlara ilk koşanlardan biri Ülkü Ocakları oldu. Yangında 150 dönüm ormanlık alan kül oldu, bir ev ve kooperatif binası yandı, ahırları yanan evlerin hayvanları son anda kurtarıldı.
Can kaybı yoktu, çünkü vakitlice müdahale vardı.
Ülkü Ocakları, soğutma çalışmalarına katıldı, sahadaki ekiplere lojistik destek sağladı ve vatandaşların yanında yer aldı.
Yangının her an yerleşim yerlerine sıçrama tehlikesi taşıdığı Hatay’da da ülkücü irade gece-gündüz demeden çalıştı. Derince, Dikmece, Üçgedik, Karaali, Alazı gibi birçok mahallede alevlerin yayılma ihtimali bulunan alanlarda önleyici müdahalelerde bulunuldu.
50 büyükbaş hayvanın bulunduğu ahır, son anda müdahaleyle kurtarıldı.
Antalya’nın üç farklı bölgesinde çıkan yangınlarda Ülkü Ocakları, hem elini hem gönlünü taşın altına koydu.
Gazipaşa’da su ve ikram desteği, Aksu’da söndürme-soğutma operasyonları, Finike’de ilk müdahale ekipleriyle omuz omuza mücadele verildi.
Mersin’in Erdemli ilçesinde, devlet birimlerinin yanında Ülkü Ocakları vardı. Koordineli şekilde sahaya inildi, yardım ve destekler eksiksiz sağlandı.
Kahramanmaraş Türkoğlu İmalı, Kızıleniç, Uzunsöğüt ve daha sonra Bozdoğanlı, Ceceli mahallesinin sarp arazilerinde dahi mücadele devam etti.
1 ev ve ahır yandı, 28 büyükbaş hayvan telef oldu.
Ama daha büyük kayıpların önüne geçildi. Mahallelerde evler tahliye edildi, gıda ve içecek yardımları yapıldı. Ülkü Ocakları, dağlara kararlılığını taşıdı.
İzmir Seferihisar’dan Gaziemir’e, Foça’dan Kemalpaşa’ya kadar uzanan büyük yangın zincirinde; soğutma çalışmaları yapıldı, alevlenme riski taşıyan bölgelerde önleyici müdahalelerle faciaya geçit verilmedi.
Kemalpaşa’da bir ağaç kökünde yeniden başlayan yangın, bizzat Ocak mensupları tarafından söndürüldü.
Sadece ormanı değil, farkındalığı da savundular.
Bölge temizliği ve bilinçlendirme çalışmalarıyla yangın öncesine de müdahale ettiler.
Osmaniye Düziçi Yarbaşı beldesinde yangınlara müdahale eden ekipler, hem söndürme hem de destek dağıtım faaliyetleriyle bölgenin yardım eline dönüştü.
Manisa Akhisar’ın birçok noktasında ve Salihli ilçesinde, alevlerin yerleşim yerlerine sıçraması önlendi. Sokak hayvanlarına mama ve su verildi, göç ettirilen hayvanlara güvenli alanlar sağlandı, diğer illerden gelen gönüllülere kumanya ulaştırıldı.
Yalnız insan değil, tüm canlılar için seferber oldular.
Bilecik Osmaneli ile Gölpazarı’nın sarp dağlık alanlarında alevlerle savaşan ekipler, yangını yerleşim alanlarından uzak tutmak için zamanla yarıştı.
Soğutma, lojistik destek, yerel koordinasyon… Tüm gücüyle sahadaydı Ülkü Ocakları.
Aydın genelinde küçük çaplı ama kritik noktalarda çıkan yangınlar, hızlı müdahaleyle büyümeden kontrol altına alındı.
İl Orman Müdürü ve AFAD yetkilileriyle kurulan kriz masaları sayesinde sistematik müdahaleler yapıldı.
Yangının şehir merkezine yaklaştığı Kocaeli’de de hem halk tahliye edildi hem de Ülkü Ocakları sahadaki mücadeleye katıldı.
Lojistik destekten aktif müdahaleye kadar birçok alanda görev üstlendiler.
Yeşil Vatan Yanarken, Ülkücüler Yüreklerini Ortaya Koydu
Sadece siyasi, kültürel ya da sosyal bir yapı değil; milletin zor zamanlarında ilk akla gelen, sahaya inen, elini uzatan bir vicdan hareketi oldular.
Bu yangınlar gösterdi ki:
“Bir ülkenin ormanları yanarken, susan her vicdan küle döner…”
Ve Ülkü Ocakları, susmadı.
Koştu, mücadele etti...
Ama bir tek ağacın, bir tek canın peşini bırakmadı.