“ELİNİ, KAPINI, SOFRANI AÇIK TUT; DİLİNİ, GÖZÜNÜ, BELİNİ BAĞLI TUT”
Diye başlar İsmail Usta, demirci tezgâhının başında.
Kısacık cümlede, asırlık bir bilgelik saklıdır çünkü…
Üstelik Kültür Bakanlığı'nın unutulmaya yüz tutmuş meslekleri arasında
tek demirci ustasıdır.
Mudurnu’nun dar sokaklarında yankılanan demirci çekiçlerinin sesi,
yalnızca bir zanaatın değil, bir erdem yolculuğunun hikâyesini anlatır bize.
Çünkü burası, Anadolu’nun yedi asırlık Ahilik geleneğinin en güçlü yaşatıldığı yerlerden biridir.
Dünden bugüne
Yalnızca bir meslek değil, bir erdem yolculuğu, esnafın sırlarla dolu dünyası…
Geçmişi 700 yıl önce başlayan ve günümüze kadar süren Ahilik…
Ve değişmeyen altın kuralları…
Peki, nedir bu Ahilik?
Anadolu’da Ahiliğin kurucusu Ahi Evran’dır. Ahilik, Kırşehir’den tüm dünyaya yayılmış bir kültürdür.
Bunun devamı da Mudurnu’dur.
Ahiler, Anadolu’da birliğin, beraberliğin ve kardeşliğin mayasını oluşturmuş.
Amaç, Ahilik kültürünü gelecek kuşaklara taşımak.
Yalnızca bir meslek örgütü değil, insan yetiştiren bir ocak; her dükkan, bir okul; her usta, bir öğretmendir Ahilik.
Eline, diline, beline sahip olmayı öğretir.
Bu ilkeye uyan, Ahi olur; uymayan ise tarihe karışır…
Toplumda dayanışma, paylaşma ve yardımlaşmayı esas alır Ahilik.
Çıkar mı artık o eski ustalar?
Her bir köşede karşımıza çıkan AVM’ler
bu kültürün yerini mi alıyor yoksa?
İşte bu noktada,
yok olup gitmemesi için, gençlere doğru aktarılması şart.
Çünkü Ahilik, sadece bir ticaret düzeni değil, bir yaşam felsefesi.
Esnafa sadece kazancı değil, vicdanı da öğreten bu gelenek, unutulmaya mı yüz tutuyor?
Asıl korkutucu olan da bu...
Ustaların, çıraklara sadece zanaat değil, hayat dersi de verdiği günlerdi o günler.
Bugünse, para kazanmanın hırsına yeniliyor o kadim değerler…
Neyse ki bu kadim gelenek, UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi'nde
yer alan Tarihi İpek Yolu ve diğer önemli yolların kavşağında
bir ticaret merkezi olarak gelişen Mudurnu’da sürüyor…
Sadece sürdürülmekle kalmıyor 7 asırdır,
her cuma günü yapılan esnaf duasıyla yaşatılıyor.
Tarihi yapıların korunduğu, örf, adet ve geleneklerine bağlı ilçede,
esnaf cuma günleri selâdan sonra iş yerlerinin önüne çıkıyor.
Öyle ki; geleneğe göre, ayakta çalışan esnaf oturarak,
oturarak çalışanlar ise ayakta yaptığı duaya herkes eşlik ediyor.
Yapılan bu bereket duası, Orta Çarşı ve Demirciler Çarşısı olmak üzere
iki ayrı yerde aynı anda gerçekleşiyor.
Dua sonrası gönlünden kopan,
“hayır” adı altında sembol olarak ekmek, lokum gibi yiyecekler dağıtıyor…
Ahilik unutulursa, sadece esnaf değil, toplum da eksik kalır.
Bu sır dolu kültür, bugünün hızla değişen dünyasında dahi var olmalı…
Kazanırken insan kalmayı başaranların, ticareti ahlakla buluşturduğu eşsiz sistemde
ustaların, çıraklara sadece zanaat değil, insanlık da öğrettiği bir gerçek…
Ve Ahilik…
Eliyle kazanan, gönlüyle paylaşan esnafın yolu.
Peki, kimdir bu yolun başındaki? İşte cevabı: Ahi Babası.
O, sadece bir lider değil, aynı zamanda bir rehberdir.
Esnafın babasıdır, dert ortağıdır…
En bilge kişi olur, en güvenilir isimdir.
Kısacası, ticaretin hem kalbi hem de vicdanıdır.
Her kararında adalet, her öğüdünde ahlak vardır.
Ona danışmadan çark dönmez, işler yürümez.
Onsuz, Ahilik ruhu eksik kalır.
Gelelim günümüze…
Bir zamanlar her sokakta duyulan “Helal kazanç” sözü
modern dünyada da yaşamalı, yaşatılmalı.
Yoksa, değerlerimizle birlikte insanlığımızı da kaybederiz…
Ahi Evran Veli Hazretleri'nin dediği gibi:
“HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN, BİZDENDİR.
AKIL, AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZE GELEN, BİZDENDİR.”