Şampiyona öncesi değerlendirmede bulunan takımın başantrenörü Ekrem Memnun, kolay bir grupta yer almadıklarını belirterek, "Neticede dört grup var ve her birinde bir ev sahibi takım yer alıyor, bu da onlar için önemli bir seyirci avantajı demek. Bizim grubumuzda ise son olimpiyat finalisti Fransa bulunuyor. Böyle büyük turnuvalarda iyi sonuçlar almak istiyorsak, bu seviyedeki rakipleri yenmemiz gerektiğinin bilincindeyiz. İlk hedefimiz gruptan çıkmak. İkinci hedefimiz ise turnuvada ilk altı takım arasına adımızı yazdırıp Dünya Kupası elemesi oynama hakkı kazanmak." dedi.
Milli takımın büyük turnuva kaçırmaması gerektiğini vurgulayan Memnun, "İlk hedefimizi gerçekleştirip, adım adım ikinci ve üçüncü hedefimiz olan madalyaya uzanmak istiyoruz. Bunlar yapması kolay şeyler değil fakat çok çalışıyoruz ve iyi hazırlanıyoruz." ifadelerini kullandı.
"Neyi temsil ettiğimizin farkında olmalıyız." diyen Memnun, "A Milli Kadın Basketbol Takımı’nın güçlü bir mirası var. Ve bu mirasa, harcanan emeklere layık şekilde oynamak bu takımın kültürüdür. Bizim oluşturmaya çalıştığımız kültür de tam olarak bu." değerlendirmesinde bulundu.
Milli oyuncuları bir aylık kısa bir süreçte motive edip en iyi şekilde turnuvaya hazırlamaya çalıştıklarını kaydeden Memnun, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sonuç alınması gereken maçlar var ama bu oyuncuları geleceğe hazırlamak, sezon boyunca süren ve hiç bitmeyen bir süreç. Bu noktada kulüplere de büyük görev düştüğünü düşünüyorum. Umarım önümüzdeki sezondan itibaren sahadaki Türk oyuncu sayısı da artar. Ancak önemli olan, sadece sahada kalmaları değil, karar verebilmeleri ve bu kararları özgüvenle uygulayarak kendi potansiyellerini ortaya koyabilmeleri."
Kamp çalışmalarını değerlendiren Memnun, "Daha önceki kamplardan daha kısa bir kamp sürecimiz oldu. Ancak süreci çok iyi planladık ve bugün geldiğimiz noktada gayet iyi durumdayız. Şu anda tek sıkıntı, benim sakatlanmış olmam. Takıma daha fazla katkı vereceğimi düşünüyordum. Asistan koçlarımız, eksikliğimi hissettirmemek için her saniye ellerinden geleni yapıyor. Oyuncu arkadaşlarımız da büyük bir özveriyle onları dikkatle dinliyor. Bu sakatlığın üstesinden gelmeye çalışıyoruz. Sonuç olarak, her şey planladığımız gibi ilerliyor. Turnuvaya giderken olabileceğimiz en yüksek form seviyesine ulaşmak istiyoruz." diye konuştu.
Kulüp takımlarının iyi sonuçlar aldığına dikkati çeken Memnun, şunları kaydetti:
"Her yıl Avrupa kupalarının finallerinde bizim takımlarımız yer alıyor. Son üç yılda iki şampiyon ve bir finalist çıkardık. Daha önce iki Türk takımımızın final oynadığı bir sezon da yaşadık. Kulüpler düzeyinde çok iyi durumdayız. Ancak bu takımlarda çok fazla yabancı oyuncu yer alıyor. Biz, bu başarıların kalıcı olması için Türk kızlarının sayısının ve sorumluluğunun artmasını, bu başarıların Türk oyuncularla elde edilmesini hayal ediyoruz. Bu ülkeye yakışan da budur. Buraya yapılan yatırımlar, sağlanan imkanlar düşünüldüğünde, Türk kızlarına daha fazla destek verilmesi ve daha çok alan açılması gerektiğine inanıyorum. Çünkü bu oyuncular, sahada onurlu bir şekilde mücadele eden sporcular. O seviyede daha fazla sorumluluk alarak milli takımdaki oyunlarını da yukarıya taşıyacaklardır. Oyuncularımızın, milli takımı ne kadar sevdiklerini, buraya ne kadar istekli geldiklerini ve bir şeyler başarmak istediklerini her zaman görüyoruz. Elbette tecrübe ve fiziksel güç eksikliğimiz olabiliyor. Sadece milli takım maçlarıyla bu seviyeye ulaşmak kolay değil. Ama kulüpler düzeyinde Avrupa Ligi'nde dünyanın en iyi oyuncuları oynuyor. Neredeyse tamamı üst düzey. Bizim oyuncularımızın da onlarla mücadele ederek gelişeceğini düşünüyorum."
Milli takımın temel hedefinin büyük turnuvaları kaçırmama yönünde olması gerektiğini tekrarlayan Memnun, "FIBA'nın formatı da değişiyor. Artık Dünya Kupası ve olimpiyat elemelerinde yer alacak Avrupa takımları için pencere maçlarında farklı bir yol izlenecek. A Milli Takım olarak hala büyükler kategorisindeyiz. Son dönemde biraz gerilemiş olsak da bu turnuvaya ikinci torbadan katıldık, hala Avrupa'nın ilk sekiz takımı arasındayız. Tüm grup maçlarımızı da ilk dört, sekiz ve on iki takım arasında yer alan güçlü rakiplere karşı oynayacağız. Bu da bizi daha iyi olmaya zorlayan bir durum." değerlendirmesinde bulundu.
Tecrübeli başantrenör, 3x3 basketbolla ilgili görüşlerini ise şöyle paylaştı:
"Bir basketbol teknik adamı olarak, 3x3 basketbolunda oyuncu gelişimi için çok önemli fırsatlar olduğunu düşünüyorum. En önemli farklardan biri, maç anında sahada antrenör olmaması. Oyuncular tüm kararları kendileri almalı, durumu kavrayıp, stratejisini belirleyip uygulamalı. Bu da hem zihinsel hem de fiziksel dayanıklılık gerektiriyor. Ben, genç basketbolcu kardeşlerimin gün boyu durmadan 3x3 oynaması gerektiğine inanıyorum. Elbette antrenmanlarda bire sıfır çalışmak, kukalarla çalışmak da geliştirir ama bu tek başına yeterli değil. Oysa 3x3 basketbolun içinde bu çalışmaların hepsi var. Bugün bir temel hareketi öğrenip onu oyun alışkanlığına çevirmek istiyorsan, 3x3 bunun için müthiş bir alan sunuyor. Bir 3x3 maçı FIBA kurallarıyla oynandığında şut saati 12 saniye. Bu da oyuncuya bir maç içinde aynı temel beceriyi defalarca uygulama imkanı veriyor. Öyle ki bir pozisyonu daha düşünemeden hemen bir sonraki geliyor. Bu hız ve tekrar, oyuncunun karar verme yetisini, fiziksel dayanıklılığını ve teknik becerisini aynı anda geliştiriyor. Ben 3x3 basketbolun oyuncuları zihinsel, teknik ve öz güven açısından mükemmel şekilde geliştirdiğini düşünüyorum. Bu yüzden basketbolcu olmak ve oyununu geliştirmek isteyen herkesin durmadan 3x3 oynaması gerektiğini düşünüyorum."
Alperi Onar: "Önemli bir grupta yer alıyoruz"
Milli basketbolcu Alperi Onar ise Avrupa Şampiyonası'nda güçlü takımların olduğu bir grupta yer aldıklarını belirterek, " Jenerasyon olarak özel oyuncuları olan takımlarla mücadele edeceğiz. Özellikle Fransa son yıllarda çok önemli sporcular yetiştirmiş bir ülke. Ancak bizim odağımız kendi oyunumuz. Çok güzel, pozitif bir ortamda hazırlanıyoruz. Farklı jenerasyonların ay-yıldızlı forma için bir araya geldiği özel bir ekibiz. Yetenek, dinamizm ve tecrübenin bir araya geldiği bir kimyaya sahibiz. Şampiyonada mücadele eden her ülkenin farklı bir oyunu var ve bu yüzden çekişmenin yüksek olacağı bir turnuva bekliyorum. Hedeflerimizi etap etap belirledik, ilk etapta grup müsabakalarına odaklıyız." dedi.
Uzun süredir kadrosunda yer aldığı milli takımı değerlendiren 29 yaşındaki oyuncu, "Kulüp takımlarında Avrupa'da kazanılan başarılarla Türk kadın basketbolu önemli bir gelişim kaydetti. Şu anda da altyapılarda bayrağı devralıp ileriye taşıyacak çok kız kardeşimiz olduğunu biliyoruz. Bizim hedefimiz, sorumluluğumuzun bilinciyle elimizden gelen en iyi performansı sahaya yansıtmak ve Türk halkını gururlandırırken, kız çocuklarına da ilham olmak. Umuyorum kadın basketboluna verilen değer ve yatırımlar arttıkça çok daha güzel, büyük başarılar gelecek." değerlendirmesinde bulundu.
Formasını giydiği Fenerbahçe'nin Türk basketboluna en istikrarlı yatırım yapan kulüp olduğunu anlatan Alperi Onar, "Ben de bu kulübün bir parçası olduğum için çok mutluyum. Fenerbahçe'de çok özel oyuncularla birlikte oynama şansı elde ettim. Bugün, ING Kadınlar Basketbol Süper Ligi’nde çok sayıda kaliteli oyuncu ile birlikte ve karşılıklı oynuyoruz. Bu da ligin seviyesini yukarı çekiyor." ifadelerini kullandı.