AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, AK Parti'nin iktidara gelişinin 21. yılı dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, partinin, kuruluşundan 1,5 yıl sonra tek başına iktidara geldiği 3 Kasım 2002'nin Türk siyaseti açısından önemli bir tarih olduğunu belirtti.

MHP'li Sedef:  Stokçuluk toplumun genel refahını olumsuz etkileyen bir sorundur MHP'li Sedef: Stokçuluk toplumun genel refahını olumsuz etkileyen bir sorundur

Bu tarihin gazete manşetlerine dikkati çeken Yazıcı, "Kimisi 'Anadolu ihtilali', kimisi 'Milletin zaferi' şeklinde nitelemiş. Bunların hepsi doğru." ifadesini kullandı.

Yazıcı, AK Parti'nin iktidara geldiği 3 Kasım 2002 öncesi siyasi süreci anımsatarak, şunları kaydetti:

"Türkiye'de milletin gündemiyle siyasi kadroların gündemi farklıydı. Hatta siyasi kadroların kendi içindeki gündemleri bile bütünlük arz etmiyordu, paramparça bir görüntüdeydi. Millet bir arayış, bir beklenti içindeydi. Bizim milletimizin sezgileri güçlüdür. Vakti zamanını bekler, o da seçimlerdir. Sandık önüne geldiğinde hep tercihleri genelde doğru yapmıştır çoğunluk itibarıyla. Hep doğrudan yana bu yetkisini kullanmış ve iktidarları dizayn etmiştir. 3 Kasım bunun en anlamlı örneklerinden bir tanesidir."

Yazıcı, 3 Kasım 2002'de çoğu kişinin görmediği, göremediği ve seçim sathı mailinde gözlemleyemediği bir sonucun sandıktan çıktığına işaret ederek, "Kuruluşundan 1,5 yıl sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan öncülüğündeki AK Parti kadroları Meclis'e neredeyse Anayasa'yı değiştirebilecek bir sayıyla geldi." diye konuştu.

"Siyasetimizin temelinde millet vardır"

O tarihten bugüne kadar 21 yıldır Türkiye'nin yönetimini Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde AK Parti kadrolarının sürdürdüğünü vurgulayan Yazıcı, şöyle devam etti:

"Bunun arkasında birinci derecede kadroların samimiyeti, lidere olan güveni ve bağlılığı, milletle politikalarımızın örtüşmesi, milletin gündemi ile hükümetin gündemini hep canlı ve diri tutuyor oluşumuz vardır. Bizim siyasetimizin temelinde millet vardır. Konuları gündeme taşırken öncelikleri belirlemek suretiyle kararlı olarak iş ve işlemleri takip ettik. Sınırlı imkanlara göre sıralama yaptık, öncelikleri belirledik. Karman çorman denecek tarzda bir pratiğimiz olmadı. Milletin gönlünden kopmadık."

"Tasfiye edildiği kanısındayım"

Yazıcı, AK Parti iktidarları döneminde 15 Temmuz hain darbe girişimi başta olmak üzere yaşanan bazı demokrasi dışı olaylara dikkati çekerek, "Bu tür konuların Türkiye siyasetinden tasfiye edildiği kanısındayım. Liderimizin duruşuyla AK Parti kadroları ve camiasının duruşuyla ve milletin bu duruşu içselleştirerek sergilediği tutumlarla demokrasiye yabancı unsurların müdahale süreçlerinin Türkiye'den tasfiye edildiği kanısındayım." diye konuştu.

Yazıcı, siyasetlerinin temelinde milletin, icraatlarının temelinde ise insanın bulunduğunu vurguladı.

"Savunma alanında Türkiye'ye çağ atlatmışız"

Türkiye'nin stratejik önemi ve savunma sanayi alanında yapılan çalışmalara değinen Yazıcı, şunları söyledi:

"Türkiye gerçekten büyük şehirlerin bulvarı gibi dünya bulvarının bir kavşağı konumunda. Bu kadar coğrafi stratejik üstünlüğe sahip Türkiye'nin lojistik altyapısını muazzam şekilde güçlendirdik. Bunlardan bir tanesi İstanbul Havaalanı. Savunma alanında Türkiye'ye çağ atlatmışız.

15 Temmuz'da TSK bünyesinden darbeyle irtibatlı, iltisaklı oldukları iddiasıyla 160 dolayında general rütbesinde asker tasfiye edilmiştir. 15 Temmuz'dan aşağı yukarı 40 gün sonra Türkiye tarihinin en büyük operasyonunu yapmıştır Fırat Kalkanı. Bu operasyon bizim siyasi tarihimiz, ülkemizin bağımsızlığı, bölünmez bütünlüğü bakımından fevkalade hayati derecede önemli bir operasyondur."

Savunma sanayinde yerlilik ve millilik oranının yüzde 80'lere ulaştığını, bu alanda hem kamu hem özel kesimin üretim yaptığını, bunların ihraç kalemleri arasında yer alır hale geldiğini anlatan Yazıcı, bunun Türkiye için çok büyük kazanım olduğunu dile getirdi.

Yazıcı, Cumhuriyet'in bu milletin en önemli kazanımı olduğunu ve 100. yılının kutlandığını belirterek, "Şimdi ikinci yüzyıla başlamış bulunuyoruz. İşte buna biz 'Türkiye Yüzyılı' diyoruz. Milletimizin verdiği yetki ve destekle Cumhuriyet'imizin ikinci yüzyılında, Türkiye Yüzyılı'nı hep birlikte inşa edeceğiz." değerlendirmesini yaptı.

"Millet anayasa yapma hakkını kullanabilmelidir"

Yeni anayasa çalışmalarını anımsatan Yazıcı, "Böyle bir metni düzenlemek milletin hakkıdır." dedi.

Önceki anayasaların ya olağanüstü şartlarda ya da darbeciler tarafından yapıldığına işaret eden Yazıcı, konuşmasını şöyle tamamladı:

"En azından bu gerekçeyle millet anayasa yapma hakkını kullanabilmelidir. Daha özgür, daha kapsayıcı, kurumların daha verimli çalışmasını sağlayacak, denge denetleme mekanizmalarının işler olduğu, kurumların sadece görev ve yetki alanlarına odaklandığı ve birbirlerine çelme takacak boşlukların bulunmadığı A'dan Z'ye, baştan sona yepyeni bir anayasaya ihtiyaç var. Bunu da biz anayasa hedefimiz olarak tanımlıyoruz.

İnşallah bu anayasayı da Meclis'te diğer partiler de yanaşır ve hep birlikte inşa ederiz. Bu hedeflerimizden bir tanesi. Bunu başarırsak Türkiye'nin bu ihtiyacını da en azından Türkiye Yüzyılı'nın ilk yıllarında Türkiye'ye kazandırmış oluruz. Millet bunu hak ediyor. Milletin demokrasiyle olan bağını daha da güçlü hale getirmek için bunları görmek, bunları gündem yapmak gerekiyor. 'Ne olacak var bir anayasa?' demek, savuşturmak siyaset değil. Biz siyasetin gündem olması gereken konularını milletle içselleştirerek gündeme taşıyoruz."