Arı kuşları, özellikle mavi, yeşil, sarı ve kestane tonlarındaki tüyleriyle doğaseverlerin ve kuş gözlemcilerinin ilgi odağında. Adını, başlıca besin kaynağı olan arılardan alıyor. Bunun yanı sıra eşek arısı, yaban arısı, kelebek ve diğer uçan böceklerle de besleniyor. Avını havada yakalayıp, dikenli dal veya tel gibi bir yere vurarak zehirli iğnesini çıkarıp yutması, doğadaki kusursuz avcılığını ortaya koyuyor.
Bu kuşlar, ilkbaharda Afrika’dan Türkiye’ye göç ederek genellikle İç Anadolu, Ege ve Güneydoğu bölgelerinde yuva yapıyorlar. Diğer birçok kuşun aksine, toprağa oydukları tünel benzeri yuvalarda yaşamlarını sürdürüyorlar. Koloni halinde yaşadıkları bu yuvalar, dik yamaçlar veya toprak setlerde görülebiliyor.
Arı kuşlarının hem görsel cazibesi hem de sosyal yapıları onları özel kılıyor. Kuş bilimciler, bu türün karmaşık sosyal yapılar kurduğunu ve bazı bireylerin diğerlerine yardımcı ebeveynlik yaptığını belirtiyor.
Ancak arı kuşlarının da karşı karşıya olduğu tehditler var. Özellikle tarımsal ilaçlamalar, hem beslendikleri böcekleri azaltıyor hem de dolaylı yoldan zehirlenmelerine neden olabiliyor. Ayrıca tarım alanlarının daralması ve yuva yapacak toprak yamaçların yok olması, bu kuşların geleceğini tehdit ediyor.