İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:

"Sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Kadına yönelik şiddetle mücadele gününde bu anlamlı programda sizlerle birlikte olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum.

Derdini içine atmak zorunda kalmış kadınlarla dayanışma için bir aradayız. Hayatlarını kaybeden tüm kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Travmalar nedeniyle sıkıntı çekmiş tüm hanım kardeşlerime de geçmiş olsun diyorum. Gerek cumhurbaşkanı olarak gerek 2 kız evladı babası olarak kadına yönelik şiddetle mücadelede en ön safta yer alacağımın bilinmesini isterim. İnsana, hele ki kadına ve çocuğa karşı şiddet bir insanlık suçudur. Kadına el kaldıranın eli de vicdanı da kararmıştır. İzan ahlak sahibi hiçbir erkeğin de eş, evlat, kardeş olarak menfi tutum içinde olması düşünülemez. Özellikle cenneti ayakları altına seren inancın mensupları olarak bize yakışmaz böylesi bir tavır. Kararlılığımızda geri adım atmayacağız. Kadınların da kendi meselelerine daha fazla sahip çıktığını memnuniyet ile müşahede ediyoruz. İnşallah değişim çok daha hızlı gerçekleşecek. Sizler böyle sağlam durdukça sizden aldığımız ilhamla daha ileri adımlar atmayı sürdüreceğiz.

Kadına şiddetle mücadelede Avrupa ülkelerine göre çok daha ilerideyiz. Kadınlarla birlikte verdiğimiz mücadelede büyük bir paradigma değişimine imza attık. Burada esas mesele istatistikler değil candır.

MHP Lideri Bahçeli'den "ek kontenjan" vurgusu: Atanamayan tek bir öğretmen kalmamalı
MHP Lideri Bahçeli'den "ek kontenjan" vurgusu: Atanamayan tek bir öğretmen kalmamalı
İçeriği Görüntüle

Tek bir hanım kardeşimiz bile şiddete uğruyorsa bu bizim için küçük kıyametin koptuğunun habercisidir. Gazetelerde okuduğumuz haberlerde her bir şiddet olayının yarım kalmış bir insan hikayesine, öksüz kalmış çocuğa, sönüp giden hayallere tekabül ettiğini aklımızdan çıkaramayız. Tek bir kayıp bile çoktur. Hepimiz adına hüzün vericidir. İstatistikler arasında kaybolmayacak kadar değerlidir. Kadına yönelik şiddetle mücadelede elde etiğimiz başarılara rağmen şiddeti sıfırlayamamanın üzüntüsünü her olayda hissediyoruz.

Çatışma ve savaşların yükünü de en fazla kadınla ve çocuklar çekiyor. İsrail'in Gazze'de katlettiği çocuk sayısı 20 binin üzerinde. Ölümlerin üçte ikisini çocuklar ve kadınla oluşturuyor. Bunlar ürkütücü rakamlar. İnsanlıktan nasibini almış olanlar böyle bir trajediye sessiz kalamaz. Gazze'de kadınlara yönelik barbarlık hak ettiği tepkiyi görmedi. Failin kimliği verilecek tepkinin dozunu burada da belirledi. İsrail'e hak ettiği baskı kurulmadı. Bunun vicdanlarda açtığı yarayı şu an burada bulunan Gazzeli kardeşlerimiz biliyor. Tepkilerin ölçüsünü mağdur ve faillerin kimliklerine göre ayarlayanlar o suçu işleyenler kadar zulme ve adaletsizliğe ortak olmuşlardır. Belli bir ülkeye ya da toluma mal edilen yaklaşımlar sorunun kronikleşmesine neden oluyor. Gazze'de kadınları görmedikleri gibi kapitalist sistemin mağdur ettiği kadınları da görmezden geliyor. Oysa kadınların onuruna canına yönelik her saldırı amasız fakatsız karşı durulması gereken bir eylemdir. Kadına şiddet gibi özünde insani bir meselenin ideolojik kavgalara meze edilmesini bizler tasvip etmiyoruz. Biz Türkiye olarak ülkemizde olduğu gibi dünyada da kalıpları zorlamayı konformistlerin rahatını bozmaya devam edeceğiz. Zalimin de mazlumun da kimliğine bakmadan hakkı savunacağız. Gazze'nin cefakar, vefakar, cesur kadınlarını bir kez daha selamlıyor, şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum.

Ayrıntılar geliyor...

Muhabir: MÜBERRRA YILMAZ