Ankara'dan AK Parti milletvekili adayı olarak gösterilen Oktay, TRT Haber'de gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu, soruları yanıtladı.

Seçim kampanyası sürecinde yoğun bir çalışma yürüttüklerini, vatandaşların kendilerine verdiği desteğin motivasyonlarını artırdığını belirten Oktay, Ankara ve İstanbul mitingleriyle de vatandaşın net bir mesaj verdiğini vurguladı.

Oktay, "Birlik, beraberlik, dayanışma içerisinde vatandaşlarımızla yola devam ediyoruz. Beş günümüz kaldı. 14 Mayıs'ta da inşallah bütün bu coşkuyu, heyecanı sandıklara da yansıtmayı arzuluyoruz. Birinci turda bu işi bitirelim istiyoruz." diye konuştu.

Seçime sayılı günler kala dış basında Türkiye'ye karşı bir manipülasyon çabasının olduğunun hatırlatılması üzerine Oktay, bunun yeni olmadığını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın girdiği bütün seçimlerde bu manipülasyonların görüldüğünü ifade etti.

Oktay, "Türkiye'nin önü ne zaman açılmışsa, Türkiye ne zaman şahlanışa kalkıyorsa, Türkiye ne zaman bölgesinde ve dünyada söz sahibi olmak istiyor ve oluyorsa, bu manşetler her taraftan gelmeye başlıyor. Özellikle de Batı'dan geliyor. Bu defa daha bir şiddetli tekrarlanma şeklini görüyoruz." değerlendirmesini yaptı.

Bir senaryoyla birlikte, bir araya gelme şansı olmayanların masa etrafında oturtulduğunu, kalkmak isteyenin de anında geri döndürüldüğünü kaydeden Oktay, "Adına kumar masası dediler, noter masası dediler, her şeyi ifade ettiler ama o masadan kalkma cesaretini kimse gösteremez. Dün de gösteremedi bugün de yarın da gösteremeyecek." dedi.

Milletin, bu masanın kuruluş sebebini feraseti ve basiretiyle geç olmadan gördüğünü belirten Oktay, "Meydanların dolması coşku, heyecan buradan kaynaklanıyor. 'Sen veya herhangi birisi benim irademe ipotek koyamazsın.' diyor. Manşetlere baktığınızda, 'Erdoğan gitsin.' Niye gitsin Erdoğan? Sen kimsin de Erdoğan gitsin diyorsun? Çünkü kendisinin arzu ettiği politikaları hayata geçirecek kişilerin gelmesi isteniyor. Zaten o da belli, 'yedili masa.'" diye konuştu.

"Savunma sanayisinde başardığımızı enerji alanında başaracağız"

Dış politikayı etkileyen savunma sanayisi ve enerji alanındaki çalışmalara da işaret eden Oktay, "'Erdoğan gitsin' diyor. Niye gitsin diyor? Çünkü Erdoğan, savunma sanayisinde yaptığı hamlenin benzerini şimdi enerji alanında yapıyor. Biz Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde, savunma sanayisinde başardığımızı enerji alanında başaracağız. Orada da bağımsızlığımızı ilan edeceğiz. Yani savunma sanayisinde nasıl yüzde 20'lerden yüzde 80'lere çıktık, enerjide de çıkacağız. Bu, Türkiye'nin dışa bağımlılığını daha da azaltacak anlamındadır." ifadesini kullandı.

Türkiye'nin, "Herkesle iletişim kurarım. Milletimin çıkarına olan şey neyse onu yaparım." dediğini aktaran Oktay, şunları söyledi:

"Böyle bir Türkiye aslında herkesin çıkarına. Böyle bir Türkiye bölgede, dünyada barış demektir. Böyle bir Türkiye sessizlerin sesi demektir. Böyle bir Türkiye ancak Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki bir hareketle inşa edilir. Onun için bunun inşa edilmesini istemiyorlar, manşetler attırıyorlar. Bunlar milletimizi motive ediyor. Milletimiz kedisinin tehdit edilmesine asla müsaade etmiyor. Terör örgütleriyle kol kola, onların arzu ettikleri ve talimat verdikleri şeyleri hayata geçirmek isteyenlere fırsat vermiyor, 'Benim irademe hiç kimse ipotek koyamaz.' diyor. 14 Mayıs'ta da sonuçlarını sandıkta hep birlikte göreceğiz."

Oktay, muhalefetin vaatlerinin Türkiye'yi geri götürmekle alakalı olduğunu söyledi.

"Bunlar gericilerin ta kendileri. Kılıçdaroğlu başta olmak üzere her bir avanesi başta olmak üzere gerici bunlar." diyen Oktay, şunları kaydetti:

"Savunma sanayisinde ilerliyoruz, 'Herhalde siz biraz fazla gittiniz, geriye götürelim.' 'Enerjide geriye götürelim.' İşte otomotiv. 'Geriye götürelim.' Bir de ileriyi düşünün. Hiç mi güvenmiyorsunuz bu ülkenin insanına? Bu ülkenin gençliğine ve bu ülkenin insanına güvenmek zorundasınız. Bu topraklar her alanda çok bereketli topraklar. Hamdolsun bu bereketli topraklara emek verdiğinizde de fazlasıyla geri veriyor. Biz bunu son 20 yılda gördük. İnşallah ülkemizi önümüzdeki beş yılda, milletimizin vereceği yeni bir yetkiyle çok daha ileri hep birlikte götüreceğiz. Onlar hangi projeyi itibarsızlaştırmaya çalışırlarsa çalışsınlar, neyin önünü kesmeye çalışırlarsa çalışsınlar geçti Bor'un pazarı diyoruz."

"Sen kimden neyi alıyorsun?"

"HDP'li isimler Kılıçdaroğlu için kendi mitinglerini düzenliyorlar ve Sayın Kılıçdaroğlu için oy istiyorlar. Söylemlere baktığımızda 'İmralı'daki tecridin kapısını kıracağız.' Özerklik vaadi var. 'Afrin'i geri alacağız' söylemi de kayıtlara geçti. Cumhurbaşkanı yardımcısı adaylarından biri de Avrupa'yı referans göstererek, 'PKK'yla YPG aynı şey değil.' açıklamasını yaptı. Bu açıklamaları nasıl okuyorsunuz?" sorusu üzerine Oktay, şunları kaydetti:

"Bugün baktığınızda tüm posterlerinde 'Sana söz.' yazılı. Kime söz? Bizim milletimize değil, bizim vatandaşımıza değil, bizim ülkemize verilen bir söz değil o. Bu manda zihniyetle, müstemleke bir kafayla o masaya oturtulanlara verilen talimatların yerine getirileceğine dair verilen sözdür. Onlar onu anlıyor, ikisi de birbirini çok iyi anlıyor. Arada başka maşalar da var. İşte FETÖ'sü, PKK'sı, DHKP/C'si... Dolayısıyla bunlara karşı ve hepsinin ipini elinde tutan bir yapıya karşı verilen sözlerdir. Nedir bu söz? Terör devletini güneyde kurdurabilmesi için ne yapması lazım? Türk askerinin oradan çıkması lazım değil mi? Peki çıkınca ne olacak? Nasıl çıkacak? Biz belirli bölgelerde operasyon yaparak gelmedik mi? Afrin'i geri alacakmış beyefendi. Afrin'i geri alacağım diyen kim? Bu milletin Meclisine girmek için şu anda aday olan bir vatandaş, HDP'nin bir üyesi.

'Geri alacağım.' dediğin yerde şu andaki kontrolü sağlayan Türk Silahlı Kuvvetleridir, Türk milletidir. Şehitler verilerek orada kontrol sağlanmıştır. Türkiye'ye karşı kurulan tüm kumpasların altını boşaltan bir kontrol alanıdır orası. Sen kimden neyi alıyorsun? Ondan sonra da bu milletin Meclisine tekrardan aday olarak ve üye olarak gelmeye uğraşıyorsun. Bununla kapalı kapılar ardında konuşan bir cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu."

Oktay, Türkiye'nin 14 Mayıs'tan sonra bölgesinde güven ve istikrarın sembolü olmaya devam edeceğini vurguladı.