2005 yılında Pasifik Okyanusu’nun 2.200 metre derinliğinde keşfedilen yeti yengeci (Kiwa hirsuta), bilim dünyasında hayranlık uyandırdı. İlk bakışta tüylü bir oyuncak gibi görünen bu canlı, ismini Himalayalar’ın efsanevi kar yaratığı “Yeti”den alıyor. Nedeni ise: kollarını ve kıskaçlarını kaplayan yoğun, sarımsı-beyaz tüy benzeri yapılar.
Yeti yengecinin bu tüyleri yalnızca estetik değil, işlevsel. Üzerlerinde simbiyotik bakteriler barındıran bu yapılar, yengecin hidrotermal bacalar çevresindeki zehirli maddeleri nötralize etmesine ve besin üretmesine yardımcı olur. Bir anlamda, yengeç kendi “yiyeceğini yetiştirir”.
Kiwa hirsuta’nın gözleri yoktur; bu da onun karanlık ve derin okyanus ortamına ne kadar iyi adapte olduğunu gösterir. Görmek yerine kimyasal sinyalleri algılayarak çevresiyle etkileşim kurar. Ayrıca vücudu, yumuşak bir kabuğun altında kalın bir dış iskeletle korunur.
Oldukça nadir rastlanan ve sırlarla dolu bu yengeç türü, okyanusların hâlâ keşfedilmeyi bekleyen sayısız canlıyla dolu olduğunu hatırlatıyor. Bilim insanları, Kiwa hirsuta’nın hem evrimsel süreci hem de simbiyotik yaşamı hakkında daha fazla bilgi elde edebilmek için çalışmalarını sürdürüyor.
