Oktay, Habertürk televizyonunda Kübra Par'ın sorularını yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.

14 Mayıs'ta yapılan seçimlerde milletin "güven ve istikrar" dediğini ve milletin verdiği mesajları doğru okumaya çalışacaklarını belirten Oktay, Cumhur İttifakı'nın Meclis'teki hakimiyetinin devam ettiğini söyledi.

Oktay, Anadolu Ajansının 14 Mayıs seçimlerini manipüle ettiği iddiasına ilişkin soru üzerine, bu iddiaların CHP'nin ve muhalefetin her seçim dönemi kaybettiğinde arkasına sığındığı ucuz bahaneler olduğunu belirtti.

AA'nın ıslak imzalı tutanakları öncelik vermeden yayımladığını aktaran Oktay, "Eğer bir manipülasyon konusu konuşulacaksa 270 bin oyla ikinci tura giden bizim konuşmamız lazım manipülasyonu." diye konuştu.

Oktay, seçimin ilk turda bitme beklentisi içinde olup olmadıklarına yönelik soru üzerine, "Daha yüksek bir oranla başladı ama tabii biz şunu da biliyorduk, biz gerçekçiyiz. Oradan iniş olacağını, sandıklar açıldıkça aradaki farkın kapanacağını biliyorduk." yanıtını verdi.

AK Parti'nin seçimin ardından ikinci tur reklamının yayınlandığı hatırlatılarak, seçim strateji ekibinin ikinci turla ilgili hazırlığına yönelik soru üzerine Oktay, AK Parti'nin her türlü senaryoya hazırlıklı bir iktidar ve siyasi parti olduğunu dile getirdi.

"Mevsimlik de değil haftalık milliyetçilik"

Oktay, seçim sonuçlarında bir "milliyetçi dalga"nın görülüp görülmediğine ilişkin soruya verdiği yanıtta, milletin seçimde gösterdiği iradeyle Altılı Masa'ya, "Bana samimiyetle gelin, şeffaf iletişim kurun, terörle aranıza mesafe koyun. Sen terörle arana mesafe koymadın. Ben senin niyetini de sorguluyorum, uygulamaları da sorguluyorum." dediğini ifade etti.

Muhalefetin ittifak görüşmelerinde pazarlık yaptığını ancak AK Parti'nin bu konuda hep ilkesel bir yaklaşım sergilediğini belirten Oktay, şunları kaydetti:

"İlkesel bazdan kastım şu; biz 'Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet' dedik ve görüşmelerimizin tamamına bakarsanız bu çerçevededir. Kiminle görüşüyor olursak olalım bu, ortak ilkeler temelinde buluşmaktır. Şimdi Millet İttifakı'na baktığınızda tam tersi. Buradaki, bu ortak paydada olan yapının marjinale kayması şeklinde olmuştur. Yani PKK'nın, HDP'nin, FETÖ'nün söylemlerinin zirve yaptığı bir şeyden bahsediyorsunuz."

Oktay, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde, muhalefetin belirttiği şekilde tek adamın karar vermediğini anlatarak, "Son sözü mutlaka birinin söylemesi lazım. Sekiz kişi, sekiz kafadan konuşursa devletin yönetilmesi mümkün mü? Bakkal dükkanını yönetemezsiniz böyle bir ortamda. Bizde her bir kurumumuz çok ciddi bir şekilde çalışır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, hızlı karar alır ve esnektir." ifadelerini kullandı.

Altılı Masa'nın önerdiği yönetim sistemiyle istişareyi değil, vesayeti hedeflediğini kaydeden Oktay, "Yani cumhurbaşkanı yardımcısının, cumhurbaşkanını onayladığı bir yönetim sistemine dönüşüyorsunuz. Böyle bir şey olur mu?" yorumunu yaptı.

Oktay, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "mevsimlik milliyetçilik" yaptığını ifade ederek, "Şimdi mevsimlik de değil haftalık milliyetçilik... Dolayısıyla Kılıçdaroğlu'nu bir hafta boyunca yoğun milliyetçi görebiliriz. Ondan sonraki hafta hangi modu gelir bilmiyorum." dedi.

Türkiye'nin, özellikle dış politika bağımsız davranabilmek ve milletin çıkarlarına hizmet edebilmek için kritik teknoloji ve sektörlerde kendine yeter hale gelmek zorunda olduğunu ve bunun için çabaladıklarını vurgulayan Oktay, şöyle devam etti:

"Savunma sanayi bunların başındaydı çünkü terörle başımız beladan kurtulmuyordu bir türlü. Terörle başımız beladan kurtulmuyor olayı şu; bir taraftan PKK'yı başına bela ediyorlar, diğer taraftan onunla mücadele etmen gereken enstrümanları senin elinden alıyorlar. Helikopter almak istiyorsun 'Verebiliriz ama şurada kullanmayacaksın, PKK ile mücadele etmeyeceksin' diyor. Peki sen terörle mücadele alanında kullanamadığın zaman ne oluyor? Dönüp yine ekonomiyi vuruyor, kalkınmanı etkiliyor senin. Tarım ve hayvancılığını yapamıyorsun bölgede."

"Yatırımlar devam etti"

Oktay, ekonomideki yapısal dönüşümle, ihracat odaklı bir büyümeyi hedeflediklerini belirterek, "Aslında biz OECD ülkeleri arasında, dünyada da, hem pandemi döneminde hem sonraki krizler döneminde hiç aralıksız büyümeyi sürdüren bir ülke konumunda olduk." şeklinde konuştu.

Faiz oranları artırıldığında, kredi maliyetlerinin artacağını, yatırımların düşeceğini, bunun da istihdamı ve ihracatı negatif olarak etkileyeceğini dile getiren Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz dedik ki 'Bu patikada gitmek istemiyoruz. Dolayısıyla biz büyüyen bir ekonomiyi tercih edelim, istihdamı canlı tutalım, yatırımları canlı tutalım.' Onun için paranın maliyetini biz ne pahasına olursa olsun aşağıda tutmamız lazım. Zaten politika faizlerini indirmeye başlamamızın ana sebeplerinden birisi, özellikle selektif kredi diye ifade ettiğimiz... Yani biz 'Düşürelim ondan sonra da bedava kredi dağıtalım.' demedik. 'Düşürelim ve yatırım amaçlı olan projeleri destekleyelim,' selektif kredi dediğimiz buydu. Yani faizi bir araç olarak kullanmayacaksanız o zaman başka enstrümanları bir araç olarak kullanmak durumundasınız. Dolayısıyla yatırımlar devam etti."

Oktay, savunma sanayisinde olduğu gibi her bir sektörde yapısal dönüşüm başlattıklarını, enerjide yerli ve milli hamleler yaptıklarını anlatarak, "Biz geçen yılki olaylardan dolayı 110 milyar dolarlık bir fatura ödedik. Şimdi birden bizim enerji politikalarımız değişti. Şimdi enerjide yüzde 100 dışa bağımlı olan bir ülkeden 'Türkiye bir enerji üssü olacaktır' iddiası olan bir ülkeye geçiş yaptık. Cumhurbaşkanı'mızın ilan ettiği bir şeydir bu." diye konuştu.

Yapısal olarak her bir sektörü dönüştürdükçe Türkiye'nin geri dönülemeyecek şekilde cari açığı kapatacak bir yapıya kavuşacağını aktaran Oktay, tarım alanında ise hem içerideki verimliliği artıracaklarını hem de çok büyük ölçekli tarım arazilerinin tahsisiyle ilgili ülkelerarası işbirliğini geliştireceklerini anlattı.

Fuat Oktay, yeni dönemde ekonomiye en büyük önceliğin verileceğini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde ekonomide sağlanacak iyileşmeyi herkesin göreceğini ifade etti.

Kredi kartlarında nakit avansın kısıtlanması iddiası

Kredi kartlarının nakit avanslarının kısıtlandığı veya kalktığına ilişkin haberlerin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı sorusuna Oktay, şu yanıtı verdi:

"Limiti 50 bin liranın üzerinde olan kredi kartları... Dar gelirli vatandaşlarımızı uzaktan yakından etkileyen bir olay değil. Bu tür kredi kartlarında yoğun olarak oradan ücreti alınıp altın alma gibi veya döviz alma gibi... Yani ekonomiye katkı vermeyen, yastık aldı diye ifade ettiğimiz ekonominin dışına kaynağı taşıyan bir mekanizmanın çalıştığını görünce ilgili kurumlarımız çalışıyorlar. Bu sadece teknik bir çalışma... Üst gelir grubu için aslında bu. Yani kredi kartı ile gidip de alıp yastık altı bir yatırım yapılmasının bir anlamı yok. Oradaki bir kısıtlamadan bahsediyor. Onun dışında bir şey değil. Dar gelirli vatandaşları muaf tutacak şekilde 50 bin lira üzerindeki limiti olan kredi kartları için nakit avans çekimi ve 15 bin lira üzeri kuyum harcamaları ve diğer işte menkul kıymet tesisine tabi olmuştur. Olay bu. Onun dışında herhangi bir sıkıntı yok. 50 bin lira üzerinde limiti olanlar için bu geçerli, bir de bu kredi kartını taşıyan bankalarla ilgili de bir limit var. Yani bankaların verdiği bir kredi limiti var. O kredi limitini çok aşmış. Kullanmaması gereken kredi limiti. Yani karşılığı olmayan bir şey gibi sanki. Ona diyor ki 'Hayır, sağlam gitmek zorundasın. Şu kadarlık bir limiti aştığında ki, o da yüzde 3 gibi bir limit, onu aştığında sana böyle bir sınırlama getiririm.' diyor. Yani hem bankayı kontrol ediyor hem de hane halkının karşılıksız borçlanmasını kontrol ediyor. Yani vatandaşımızı doğrudan ilgilendiren bir husus değil."

"Zaten örtüştüğümüz noktalar var"

Oktay, Cumhur İttifakı'nın, Sinan Oğan ile görüşmesi durumda, bunun pazarlık boyutunda değil ilkesel şekilde olacağını belirterek, "Zaten örtüştüğümüz noktalar var. Tabanla da örtüştüğümüz noktalar var. Biz herkesten, 86 milyondan oy istiyoruz ve ilkelerimizi açıklıyoruz. Biz, 'Tek millet, vatan, bayrak ve devlet' dedik. Burada örtüştüğümüz ve terörle aramızda çok net bir mesafe koyduğumuz, terörle mücadele bu kırmızı çizgimizin net devam edeceği ortamda biz herkesle bu iletişimi sağlarız, görüşürüz. Sinan Bey ile de bu çerçevede görüşmeler devam ediyordur ama bir pazarlık çerçevesinde olmaz. Şeffaf ve ilke bazında olur." ifadelerini kullandı.