Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un ikinci döneminde siyasi tansiyon giderek yükseliyor. Ulusal Meclis’te yaşanan güven oylaması krizi, hükümetin meşruiyetini tartışmaya açarken, Macron’un izlediği politik çizginin ülkeyi “kendi eliyle yaratılmış bir çıkmaza” sürüklediği eleştirileri artıyor.
Macron’un 2022’deki seçim zaferinin ardından parlamentoda mutlak çoğunluğu kaybetmesi, yönetiminde istikrarsız bir dönemin kapısını araladı. Son olarak Başbakan Michel Barnier’in hükümeti hakkında yapılan güven oylamasında beklenen desteğin sağlanamaması, siyasi dengeleri sarstı.
🏛️ Merkez Politikaların Krizi Derinleştirdiği Eleştirisi
Macron’ un “ne sağ ne sol” söylemiyle temsil ettiği merkezci siyaset, ilk döneminde reformist bir ivme yaratmıştı. Ancak bu yaklaşım, özellikle emeklilik reformu, göç yasası ve ekonomik düzenlemeler gibi konularda geniş kesimlerin tepkisini topladı. Sendikalar ve muhalefet partileri, Cumhurbaşkanı’nın “konsensüs” arayışını otoriter bir dayatmaya dönüştürdüğünü savunuyor.
📉 Toplumda Güven Erozyonu ve Sokak Tepkisi
Ülkede haftalardır süren gösteriler, halkın hükümete olan güveninin azaldığını gösteriyor. “Sarı Yelekliler” hareketinden bu yana Fransa’da süregelen toplumsal öfke, ekonomik sıkıntılarla birleşerek yeniden alevlendi. Paris, Lyon ve Marsilya gibi büyük kentlerde yapılan protestolarda, “Macron istifa” sloganları yeniden yükseldi.
🇪🇺 Avrupa’da Liderlik Tartışması
Fransa’daki kriz yalnızca iç siyaseti değil, Avrupa Birliği (AB) içindeki güç dengelerini de etkiliyor. Macron’un Avrupa siyasetinde üstlendiği liderlik rolü, iç politikadaki zayıflığı nedeniyle sorgulanmaya başladı. Almanya ile olan stratejik iş birliği ve Ukrayna’ya destek politikaları konusunda da tutarsızlık eleştirileri gündeme geliyor.
⚖️ Yeni Seçim mi, Uzlaşı mı?
Siyasi gözlemciler, Macron’un önünde iki senaryo bulunduğunu belirtiyor: ya yeni bir parlamento seçimine gidilecek ya da farklı partilerle geçici bir uzlaşı hükümeti kurulacak. Ancak her iki durumda da Macron’un gücünün önemli ölçüde zayıfladığı görüşü hâkim.
Fransa’da derinleşen bu kriz, yalnızca mevcut hükümeti değil, ülkenin uzun süredir tartışılan temsil krizini de gözler önüne seriyor. Vatandaşlar ile siyaset arasındaki uçurum büyürken, “Beşinci Cumhuriyet’in yapısal reformu” çağrıları giderek daha yüksek sesle dile getiriliyor.
Uzmanlar, Fransa’nın bu siyasi türbülansı aşması için yalnızca lider değişimi değil, yeni bir demokratik vizyon gerektiğini vurguluyor.