Kaygı, Polat’a göre, “anda kalamama ile gelecek hakkında aşırı düşünen bir zihinsel bozukluk” türü.

ASELSAN’dan sivil alanda ihracat başarısı
ASELSAN’dan sivil alanda ihracat başarısı
İçeriği Görüntüle

İnsan beyninin belirsizliğe toleranssız olduğunu; tanıdık olmayan durumlarda otomatik olarak alarm moduna geçtiğini vurguluyor.

“Geleceği kontrol edebilme isteği,” sürekli felaket senaryoları üretmeye neden oluyor.

Sosyal medya, bu kaygıları pekiştiren bir etken olarak öne çıkıyor. Mevcut bilgi bombardımanı ve karşılaştırma kültürü, kaygı döngüsünü derinleştiriyor.

Polat, “Gerçeklikle hayali senaryolar arasında ince bir çizgi var; zihnimiz bazen bu çizgiyi bulanıklaştırıyor ve gerçekleşmemiş bir durumu yaşanmış gibi algılayarak bizi duygusal olarak etkiliyor,” diyerek, bu tür düşüncelerin zihinsel dalgalanmalara yol açabileceğini söylüyor.

Yine psikolog, beynin “belli olandan yana çalışması” nedeniyle belirsizlik karşısında savunma mekanizması olarak kaygıya yöneldiğini belirtiyor.

Ancak her şey boşuna değil: Kaygı, hayattaki risklere karşı bizi tetiklemesi açısından faydalı, fakat dozunu aştığında yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor.

Polat’ın önerdiği bazı başa çıkma yöntemleri:

  1. Düşünceleri fark etmek: Zihindeki her düşüncenin gerçek olmadığını kabul etmek.

  2. Farkındalık pratiği: “Anda kalmaya” yönelik egzersizlerle zihni sabit tutmak.

  3. Düşüncelerle duyguları ayırmak: Zihinde üretilen senaryoların duygulara dönüşmesini sınırlandırmak.

  4. Zihin eğitimi: Gerçeklikle sanal düşünceler arasındaki ince çizgiyi netleştirmek.

  5. Aksiyon alma: Aşırı endişe halindeyken bile küçük adımlar atarak kaygıyı denetim altına almak.

Bu belgeselde, polat’ın önderliğinde, sosyal çevre ve medya kaynaklı kaygı tetikleyicileri, hayali senaryoların köpürmesi, beynin çalışma mantığı ve zihin eğitimiyle ilgili pratik öneriler detaylıca ele alınıyor.

Muhabir: Aslı Akış