“Terörsüz Türkiye İçin Devlet ve Toplum El Ele”
Öztürk, PKK’nın silah bırakmasının yeni bir dönemin başlangıcı olduğunu belirterek, bu aşmada “sağduyulu, stratejik ve tavizsiz bir iradenin” önemine dikkat çekti. IRA ve ETA süreçlerine benzer modellerde olduğu gibi, güçlü güvenlik önlemleriyle desteklenen toplumsal birlik anlayışının Türkiye için de temel başlık olduğunu vurguladı.
“İç Güvenlik Yetmiyor, Dış Politikada da Proaktif Olmalıyız”
Öztürk, terörle mücadelenin yalnızca yerel olmadığını, bölgesel gelişmelerle de bütünleşmesi gerektiğini ifade etti. Gazze’deki trajediden Suriye’nin kuzeyindeki terör koridorlarına, İran çevresindeki müdahalelere kadar, Türkiye’nin bu tehlikelere karşı iç-cepheyi sağlamlaştırarak proaktif tutumla karşı durması gerektiğini dile getirdi.
“Davut Koridoru Korkusu: Stratejik Bir Tuzak Tehlikesi”
İsrail’in Suriye’deki nüfuz artırma politikaları ve Dürzi aşiretleri manipülasyonun bölgeye yayabileceği çatışma hattına dikkat çeken Öztürk, “Davut Koridoru” projesini hem Suriye’nin parçalanmasına hem Türkiye’nin kuşatılmasına hizmet eden sinsi bir plan olarak niteledi.
“Ekonomik İş Birliği, Terörsüz Türkiye’ye Bağlıdır”
Öztürk, kalkınma projeleri ve enerji koridorlarının ancak iç güvenliğin tesis edildiği bir ortamda sağlıklı ilerleyebileceğini belirterek, “Irak, İran ve Suriye ile sürdürülen iş birlikleri Terörsüz Türkiye ile mümkündür” değerlendirmesinde bulundu.
“Şehit Aileleri ve Gaziler İçin Adalet Vakti”
Konuşmasının son bölümünde şehit yakınları ve gaziler için yasal düzenleme çağrısında bulunan Öztürk, acil olarak şu adımları önerdi:
-
Şehit anne-babalarına verilen maaşların en az asgari ücretin iki katına çıkarılması,
-
Rütbeli vazife malullerine %25 maaş iyileştirmesinin uygulanması,
-
Şehit çocuklarına kamuda istihdam hakkı ve özel sektörde %1 kontenjan sağlanması,
-
Sosyal sigorta kapsamında çalışmaya devam etmeleri, emekli maaşlarının kesilmemesi,
-
Eşit derecedeki er ve rütbeli arasında maaş uçurumunun giderilmesi.
“Bu düzenlemeler, bir sosyal hak değil, vefa ve devletimizin minnet borcunun ifasıdır” diyen Öztürk, şehit aileleri ve gazilere layık bir hayat sağlanacağını sözlerine ekledi.
“Komisyon Bu Sürece Güç Katmalı”
Halil Öztürk, “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu”nun, Türkiye’nin şehit ve gazilerine, toplumsal barışa ve demokratik istikrara katkıda bulunacağına güçlü inancını belirterek sözlerini tamamladı.