Ortadoğu yeniden kaynıyor. İsrail ve İran arasındaki gerilim, bölgesel çatışma dinamiklerini daha da keskinleştirirken, ABD’nin bu gerginliğe doğrudan dâhil olması, artık çatışmanın küresel bir güvenlik sorununa dönüştüğünü gösteriyor. Son gelişmelerde ise dünya enerji ticaretinin kalbi olan Hürmüz Boğazı var. İran’ın boğazı kapatma tehdidi, enerji piyasalarını altüst ederken, bu ihtimal Türkiye gibi stratejik ülkeler için riskleri ve fırsatları beraberinde getiriyor.

Hürmüz Boğazı’nın önemine biraz değinelim… Hürmüz Boğazı’ndan günde yaklaşık 20 milyon varil petrol geçiyor… Küresel petrol arzının %30’unun taşındığı bir koridor. Suudi Arabistan, Irak, Kuveyt, Katar, BAE gibi ülkeler bu boğazı kullanarak Asya ve Avrupa pazarlarına petrol ve LNG sevk ediyor. Bu geçişin durması, enerji fiyatlarını roket gibi fırlatır, küresel ekonomide sorunlara sebep olur.

Türkiye Ne Kazanır, Ne Kaybeder?

Türkiye’nin kaybedeceklerine baktığımızda enerji faturalarımız artar. Türkiye, enerji ithalatının büyük kısmını İran, Irak, Rusya ve Azerbaycan üzerinden sağlasa da, küresel fiyatlardaki sert artış doğrudan maliyetlerimize yansır. Brent petrolün varil fiyatı 150 dolara yaklaşırsa, cari açık ve enflasyon yeniden yükselir. Boğazın kapanması, bir diğer olumsuz etken olarak Basra Körfezi ile ticaret yapan Türk firmalarını etkiler. Navlun (deniz, kara, hava ya da demir yolu ile yapılan taşımacılık faaliyeti için ödenmesi gereken bedel) ve sigorta maliyetleri artar, teslimat süreleri uzar.

Bir diğer olumsuz etken, ABD’nin bölgedeki varlığını artırması olarak karşımıza çıkıyor. Bu durum jeopolitik baskıyı artırır ve Türkiye’nin denge politikası yürütmesini zorlaştırabilir.

Peki Türkiye’ye Avantajlarına Bakalım.

Enerji Koridoru Alternatifi Olarak Türkiye öne çıkar… Hürmüz’ün tıkanması, Türkiye’nin TANAP (Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı), Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Boru Hattı, Kerkük-Ceyhan Petrol Boru Hattı üzerindeki jeopolitik değerini artırır. Avrupa enerji arz güvenliği açısından Türkiye’ye daha fazla bağımlı hale gelir.

Savunma Sanayimiz, Türk SİHA’ları, Katar, Kuveyt ve hatta Suudi Arabistan gibi aktörler tarafından bölgesel savunma için daha fazla talep edilebilir. Bu da savunma sanayimize döviz girdisi anlamına gelir.

Bu Kriz En Çok Kime Yarar?

Bu kriz en çok ABD’ye yarar… Kriz sayesinde Körfez ülkelerine daha fazla silah satabilir, enerji fiyatlarındaki artıştan kendi kaya petrolü üreticileri kâr elde eder.

NOT: ABD, 2023 yılı itibarıyla günlük 8,3 milyon varil üretimle toplam üretiminin yüzde 64'ünü kaya petrolünden karşılamıştır.

Rusya: Avrupa’nın Ortadoğu petrolüne erişimi azaldıkça, Rus petrol ve doğal gazına olan bağımlılık artar.

Çin ve Hindistan: Enerji ithalatçısı ülkeler olarak fiyat artışından en çok zarar görecek ülkeler arasında. Bu durum, küresel üretim maliyetlerini de artırır.

Avrupa: Alternatif kaynak bulma konusunda daha fazla Türkiye’ye yönelmek zorunda kalacak.

Sonuç olarak Türkiye bu noktada denge politikasını korumalı, enerji stratejisini gözden geçirmeli, alternatif petrol ticareti geliştirmeli, savunma ve diplomasi noktasında elini güçlü tutmalıdır..

Hürmüz Boğazı krizi, risklerle dolu olsa da Türkiye için fırsatlar da barındırıyor. Doğru stratejilerle bu süreçten güçlenerek çıkabiliriz. Türkiye, coğrafi açıdan da, diplomatik ve enerji altyapısı bakımından da kritik bir oyuncudur.