Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Burhanettin Duran, Başkanlık tarafından BM 80. Genel Kurulu marjında New York Türkevi’nde düzenlenen “Uluslararası Sistemde Adalet Arayışı: Krizlerden Küresel Düzenin Yeniden İnşasına” başlıklı panele video mesaj gönderdi.
Duran mesajında, Birleşmiş Milletler’in kuruluşundan bu yana küresel barış, güvenlik ve iş birliği alanlarında önemli adımlar attığını belirterek, Türkiye’nin BM değerlerinin ve çok taraflılık ilkesinin güçlü bir savunucusu olduğunu vurguladı.
Mevcut BM yapısının günümüzün dinamik ve karmaşık dünyasını temsil etmekten uzak olduğuna dikkat çeken Duran, uluslararası sistemin son dönemde önemli sınamalara rağmen başarılı bir sınav veremediğini söyledi. Orta Doğu’daki çatışmalar, göç dalgaları, iklim krizi, İslam karşıtlığı ve ayrımcılığın uluslararası düzenin karşısındaki temel sorunlar olduğunu dile getirdi.
Gazze’de yaşanan insanlık trajedisine değinen Duran, “İsrail’in işgal politikaları, işlediği savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar karşısında Birleşmiş Milletler kuruluş misyonunu ifa etmekte yetersiz kalmış, giderek işlevsizleşen hantal bir yapıya dönüşmüştür.” dedi.
BM Güvenlik Konseyi daimi üyelerinin veto yetkisi ve adil temsil eksikliğinin karar almayı engellediğini kaydeden Duran, acil bir reform ihtiyacına vurgu yaptı. Reform tartışmalarının adalet kavramıyla birlikte yürütülmesi gerektiğini belirterek şunları söyledi:
“Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Daha adil bir dünya mümkün’ şiarıyla hareket ediyoruz. Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir sistemin inşası için çalışmalarımıza devam edeceğiz.”
Türkiye’nin reform çağrılarının “mazlum ve mağdur halkların, küresel vicdanın sesi” olduğunu ifade eden Duran, “Türkiye adalet, güvenlik ve istikrarı merkezine alan bir düzenin tesisi için öncü rolünü sürdürecektir.” dedi.
Adalet olmadan barışın, barış olmadan ise sürdürülebilir bir geleceğin kurulamayacağını belirten İletişim Başkanı Duran, “Bugün görevimiz, krizlerin yarattığı yıkımları adalet temelinde kalıcı çözümlere dönüştürmektir. Güçlülerin değil, haklının kazandığı bir dünya mümkündür.” ifadelerini kullandı.