BURSA(AA)-Daha önce bağ ve zeytin bahçesi olan 10 dönümlük alanda 2018'de başlayan kazı çalışmaları, Kültür ve Turizm Bakanlığı izniyle İznik Müze Müdürlüğü başkanlığında, Dokuz Eylül Üniversitesi ekibi tarafından sürdürülüyor.

İstanbul Photo Awards 2025'te ödül alan fotoğraflar, New York’ta sergileniyor
İstanbul Photo Awards 2025'te ödül alan fotoğraflar, New York’ta sergileniyor
İçeriği Görüntüle

Arkeologlar, alanda yaptıkları kazılarda, İznik'e özgü fresklerle süslenmiş terrakota (kırmızı pişmiş topraktan yapılmış) plaka çatılı oda mezarları, hipojeler (yer altında tonozlu yapıyla inşa edilmiş mezar odası), kabartmalı ve gösterişli lahitler, mezar hediyeleri ve iskeletler buluyor.

Kazılarda elde edilen buluntular, Roma ve Erken Bizans dönemi mezar geleneğini ortaya koyarak tarihe ışık tutuyor.

"Tasvirli, çok gösterişli oda mezarlar"

Kazının bilimsel koordinatörü Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aygün Ekin Meriç, AA muhabirine, nekropol alanının ilçe merkezine yaklaşık 2,5 kilometre uzaklıkta sur dışında yer aldığını söyledi.

Alanda ilk defa 1992'de kaçak kazı yapıldığını, 2017 yılında bölgenin kamulaştırıldığını belirten Meriç, bir süre kurtarma kazısı şeklinde süren çalışmaların 2018'den itibaren bilimsel hale getirildiğini anlattı.

Dönemin mezar tiplerine ilişkin bilgi veren Meriç, şunları kaydetti:

"Burada İznik'in özellikle Roma İmparatorluğu döneminde 2. yüzyıldan 5. yüzyılın sonlarına kadar dayanan mezarlık geleneğini görüyoruz. Özellikle 2 ve 3. yüzyıllarda Roma İmparatorluğu döneminde kullanılan çok gösterişli lahitler var. Bunların hepsi şu anda İznik Müzesi'nin Nekropol Salonu'nda sergileniyor. Bunun dışında en dikkati çeken mezar grubu, terrakota plaka çatılı, açılır kapanır düzenekteki aile mezarları. Yapılan kazılarda bu mezarlara 14 kişiye kadar gömü yapıldığını biliyoruz. Cenaze gömüleceği zaman kapak açılıp, gömülüp tekrar kapatılıyor."

Meriç, aile mezarlarının tahminen 100-150 yıl boyunca kullanıldığını dile getirerek, dikdörtgen şeklinde kazılan alanlara duvarlar örüp sıvanarak yapılan mezarların bazılarının cennet bahçeleri tasvirleri, bitki ve kuş motifleriyle süslendiğini, fresklerle bezendiğini belirtti.

Girişin merdivenlerle sağlandığı hipoje mezarların da 2 ve 3. yüzyıllarda kullanıldığını ifade eden Meriç, bunun dışında çatkı mezarlar ve daha sade mezarların da alanda olduğunu söyledi.

O dönemin soylusu, zengini ve fakirinin aynı alana gömüldüğünü anlatan Meriç, "Buradaki en önemli şey, mezarları hiç açılmamış şekilde buluyoruz ve mezarları çok iyi şekilde tespit edebiliyoruz. Nikaia'nın mezar geleneğini bize çok iyi gösteren bir mezarlık alanı olarak karşımıza çıkıyor." dedi.

"Çok heyecanlı buluntularımız oluyor"

Kazı çalışmaları sırasında 5. yüzyıla tarihlenen 3 nef (bazilika kilisesinin merkez koridoru) çok büyük bir bazilika tespit ettiklerini aktaran Meriç, "Orta nefte geometrik mozaiklerin olduğu, tamamen 4. ve 5. yüzyıl motifleriyle süslenmiş, İznik'in en büyük bazilikası olduğunu biliyoruz. Bazilika, 30 metreye 70 metre ölçülerinde ve nekropolün üzerine inşa edilmiş." diye konuştu.

Prof. Dr. Meriç, kazılarda bazilikanın duvarlarını takip ederken lahitlerle karşılaştıklarını dile getirerek, "Bunlar bir arada, birbirlerine saygı içinde. Buradaki kullanım, önce nekropol, sonra bazilika ve bazilika mezarlığıyla devam etmiş. Burası, bu mezar geleneğini çok iyi yansıtan bir bölge." değerlendirmesinde bulundu.

Çok heyecanlı buluntuların olduğuna değinen Meriç, alandaki kazı çalışmaları bittikten sonra Hisardere Nekropolü'nün bir açık hava müzesi olarak düzenlenip ziyarete açılmasının planlandığını sözlerine ekledi.

Kaynak: AA