Bir sabah uyandığınızda, çocuğunuzun odasında artık gülüşün değil, sessiz bir boşluğun yankılandığını fark etmek…
Bir annenin akşam yemeğini hazırlarken bir yandan kapı zilinde çalan korku ile çocuğunun adını seslenişini aynı anda yaşamak…
Bir babanın okuldan dönen evladını görmek isterken, onu bir hastanenin koridorlarında göğsünde nabız ararken bulması…
İşte o anda anlıyoruz ki, uyuşturucu bağımlılığı artık sadece “başka bir sorun” değil; her hanede bir çığlık, her okul yolunda bir karanlık gölge haline geldi.
Madde bağımlılığı kimyasal bir bağ değil; hayallerin zinciridir. Bir genç, bir öğrenci umudun penceresini aralarken, bir yanlış seçimle geleceğinin kapısını kapatabilir. Ve ne yazık ki bugün, okullarımızın çevresinde, parklarımızda, mahalle aralarında giderek büyüyen bir karanlığın gölgesi dolaşıyor. Bu gölge hem gençlerimizi hem ailelerimizi tehdit ediyor.
Bir zamanlar masum kahkahalarla dolu evler, şimdi yalnızca endişenin sessiz fısıltılarını taşıyor. Bir öğretmen, sınıfında sadece matematik değil, çok daha ağır bir sınavla karşı karşıya: gençlere “hayatın güzelliğini” öğretmek…
Onların gözlerindeki ışığı söndürmeye çalışan karanlığa karşı, her gün yeniden umut inşa etmek…
Unutmayalım her genç bir çiçektir; köklerini besleyen sevgi ve emekle büyür. Ama bağımlılık girdabında o çiçekler solmaya yüz tutuyor.
Aileler…
Siz bu toprakların en müstesna bekçilerisiniz. Çocuklarınızın her adımını izlerken bazen göremediğiniz ince değişimlerin altında yatan tehlikeyi fark etmeniz, sizleri kahraman yapar. Her danışma, her sarılan yürek, her “ben buradayım” diyen sevgi, madde bağımlılığının kıyısında sürüklenen bir neslin kurtuluş çağrısıdır.
Öğrenciler…
Okul sadece bilgi öğrenilen bir bina değil aynı zamanda savaşılacak bir meydan okuma, umutlarla dolu bir yolculuktur. Her genç, kendi geleceğinin mimarıdır. Ama bu yolculukta yalnız yürümek zorunda bırakılırsa, karanlığın fısıltıları daha güçlü gelir. Siz güçlü olun, sesinizi duyurun, umutla kalın.
Ve millet olarak…
Madde bağımlılığı sağlık meselesi olmanın ötesinde bir vicdan meselesidir. Toplumun her bireyi bu mücadelede bir rol üstlenmelidir. Sağlık sisteminden eğitim camiasına, sivil toplum örgütlerinden devlet mekanizmasına kadar herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. Çünkü her genç, her aile bu ülkenin geleceği…
Uyuşturucu bedeni değil, hayalleri zehirliyor.Bir öğrencinin defterinden önce umutlarını karalıyor. Bir gencin geleceğini, daha başlamadan bitiriyor.
Bugün sokak aralarında, okul çevrelerinde, sosyal medya tuzaklarında sinsice yayılan bu illet; “bir kereden bir şey olmaz” yalanıyla çocuklarımızı avlıyor. Ve o bir kere, çoğu zaman bir ömrün kararmasına yetiyor.
Aileler bu mücadelede yalnız bırakılmamalı. Çünkü bağımlılık, sadece kullananı değil; annesini, babasını, kardeşini, öğretmenini, mahallesini de esir alır.Bir evde uyuşturucu varsa, orada huzur yoktur. Bir okulda uyuşturucu varsa, orada gelecek tehdit altındadır.
Devletin attığı her adım, verilen her mücadele kıymetlidir. AMATEM’lerde, rehabilitasyon merkezlerinde verilen mücadele yeniden insan kazanma mücadelesidir.
Ama yetmez.
Toplum olarak gözümüzü kapatırsak, evladımızı, kardeşimizi, arkadaşımızı karanlığa teslim ederiz.
Bu noktada susmak, tarafsızlık değildir.
Susmak, zehre alan açmaktır.
Bugün karanlık bir gölge gibi üzerimize çöken uyuşturucu tehdidine karşı, birlik olma zamanıdır. Çünkü bu topraklarda yetişen her genç, hayalleriyle birlikte güçlü bir millet demektir. Onları yalnız bırakmayalım.
Karanlığın içinde bir ışık var; o ışık sevgiyle, merhametle, bilgiyle beslenir. Ve bizler o ışığın gücüne inanır, umutla yürürsek, her kaybolmuş hayal yeniden yükselecek, her genç yeniden kendi geleceğini yazacaktır.