Ortadoğu’da tansiyon yeniden tırmanıyor. Gazze’ye insani yardım taşıyan Sumud Filosu, İsrail güçlerinin saldırısına uğradı. Uluslararası sularda gerçekleştiği bildirilen olay, yalnızca yeni bir çatışma başlığı yaratmakla kalmadı; aynı zamanda İsrail’in uluslararası hukuk ve diplomatik meşruiyetine dair tartışmaları da alevlendirdi.
Uluslararası Hukukun İhlali Tartışması
Saldırının uluslararası sularda yaşanması, birçok ülke ve hukuk çevresi tarafından uluslararası hukukun ihlali olarak değerlendiriliyor. Uzmanlar, bu durumun İsrail’in eylemlerinin “deniz korsanlığı” kapsamında değerlendirilebileceğini ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin gündemine taşınabileceğini belirtiyor.
Küresel Tepkiler ve Diplomatik Baskı
Başta Türkiye olmak üzere, Katar, Norveç, Güney Afrika ve İrlanda gibi ülkeler saldırıyı sert biçimde kınadı. Avrupa Birliği, olayın “uluslararası hukuk çerçevesinde bağımsız bir şekilde soruşturulması” çağrısı yaparken, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri İsrail’in sivillere yönelik eylemlerinin kabul edilemez olduğunu ifade etti.
Washington ise daha temkinli bir açıklama yaparak olayın “dikkatle incelendiğini” bildirdi. Ancak ABD kamuoyunda bile İsrail’e yönelik destekte bir azalma gözleniyor.
Tel Aviv Yönetimi İçin Yeni Bir Dönüm Noktası
Uzmanlara göre bu saldırı, İsrail’in uzun süredir devam eden “güvenlik bahanesiyle meşrulaştırılmış operasyon” politikasına yönelik sorgulamaları artırdı.
Siyasi analistlere göre:
-
İsrail artık askeri caydırıcılığını, diplomatik bedeller ödemeden sürdürmekte zorlanacak.
-
Uluslararası kamuoyunda “meşruiyet krizi” derinleşirken, özellikle Avrupa’da Filistin’i tanıma yönündeki eğilim güç kazanabilir.
-
Bu olay, İsrail iç siyasetinde de hükümete yönelik eleştirileri artırabilir.
Türkiye’nin Tepkisi: Uluslararası Hukuk Çağrısı
Türkiye, saldırıyı “uluslararası hukukun açık ihlali” olarak nitelendirerek acil BM toplantısı çağrısında bulundu. Dışişleri kaynaklarına göre Ankara, insani yardım konvoylarına yapılan saldırıların “insanlık suçu” olarak tanınması için girişim başlatacak.
Meşruiyet Erozyonu Derinleşiyor
İsrail’in Gazze’ye yönelik politikaları, 2023’ten bu yana hem bölgesel hem de küresel ölçekte tepki çekiyor. Sumud Filosu’na saldırı, bu sürecin en sembolik dönüm noktalarından biri olarak değerlendiriliyor. Analistler, bu gelişmenin Tel Aviv’in yalnızlaşmasını hızlandıracağını, İsrail’in uluslararası imajını geri dönülmez biçimde zedeleyebileceğini öngörüyor.
Sonuç: Diplomatik Fırtına Kapıda
Sumud Filosu’na yönelik saldırı, yalnızca bir askeri operasyon değil; aynı zamanda İsrail’in uluslararası sistem içindeki yerini sorgulatan bir kırılma anı olarak görülüyor.
Küresel baskı artarken, Tel Aviv yönetiminin önümüzdeki dönemde hem diplomatik hem de ekonomik yaptırımlarla karşı karşıya kalabileceği ifade ediliyor.