AA-Sakarya
Sapanca ilçesindeki bir otelde düzenlenen zirvede, sektörün mevcut durumu, geleceğe yönelik öngörüler ve küresel rekabet koşulları ana gündem maddeleri arasında yer alıyor. Katılımcılar, makine ve makine aksamları imalat sektöründeki son teknolojik gelişmeleri, sürdürülebilir üretim politikalarını, verimlilik artırma yöntemlerini ve inovasyon stratejilerini ele alıyor.
SAMİB Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Kar, zirvenin açılışında yaptığı konuşmada, birliğin kuruluşunun 15'inci yılı olduğunu, bu yılı da zirveyle taçlandırmak istediklerini söyledi.
SAMİB olarak ülke sanayisinin geleceğinin katma değerli imalattan geçtiğini düşündüklerini ve tüm çalışma ve projelerini de bu doğrultuda gerçekleştirdiklerini anlatan Kar, Sakarya'nın, katma değerli imalatın merkezi olduğunu ifade etti.
Kar, 10-11 Mayıs'ta Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) ile düzenledikleri "Robot ve Teknoloji Olimpiyatları" hakkında katılımcılara bilgi verdi.
SAMİB'in kurucusu olduğu Doğu Marmara Makina İmalatçıları İhtisas Organize Sanayi Bölgesi (DOMİOSB) isminden gelen "AKADOMİ" projesinin içeriğinden de bahseden Kar, "Kalifiye Meslek, Garanti Gelecek" sloganıyla gençlere mesleklerini tanıttıklarını aktardı.
Kar, eğitime destek çalışmalarına da değinerek, yer bulmakta zorlanan firmalara yönelik DOMİOSB kapsamında katma değer üretebilen küçük sanayicilere, yüksek teknoloji merkezi gözüyle baktıkları küçük sanayi sitesi yapılacağını kaydetti.
"Türkiye'nin derhal ihracata dayalı sanayi politikası üretmesi gerekiyor"
Türkiye Makina Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran da sektördeki sorun ve çözüm önerilerine değindi.
Şirketlerde 3-4 yıl öncesine göre döviz bazında 2,5-3 kat daha fazla maaş verildiğini belirten Dalgakıran, Türkiye'de döviz bazında satın alma gücünün düştüğünü ve bunun tehlikeli bir durum olduğuna dikkati çekti.
Dalgakıran, Türkiye'nin kendi değer yaratma potansiyelinin üzerinde oluşturduğu gelirin sanal olduğunu ifade ederek, "Bizim yarattığımız değerin karşılığı burası değil. Buradan geri gitme durumu var, geri gitmek zorunda. Bu sorun varken uzak doğu ve diğerleriyle rekabet edemeyiz. Dolayısıyla da bu sorunun nasıl çözüleceğini açık ve samimiyetle konuşmamız gerekiyor. Yani Türkiye birkaç adım geri atmak zorunda." değerlendirmesinde bulundu.
İhracatçı sanayinin sorunlarına işaret eden Dalgakıran, "Dışarıdan ithalatın yoksa, ihracat yapmıyorsan zaten Türkiye'deki şişen maliyetleri o ürünün üstüne koyuyorsun ama ihracatçı firmaların rakipleri var. Türkiye ithalat cenneti haline geliyor. Türkiye'nin büyümesi nereden geliyor, büyüme; tüketim, hizmetler sektörü ve inşaat olmaz. Türkiye'nin derhal ihracata dayalı sanayi politikasını üretmesi ve rekabet unsurlarını yeniden ele alması gerekiyor. Yoksa Türkiye'de ihracatçı sanayi şirketleri yabancı şirketler tarafından satın alınma tehlikesiyle karşı karşıya." diye konuştu.
"OSB'ler toplam sanayi üretiminin yüzde 45'ini gerçekleştiriyor"
Açılış konuşmalarının ardından Ekonomi Gazetesi yazarı Rüştü Bozkurt'un moderatörlüğünde İstanbul Sanayi Odası Meclis Başkanı Ender Yılmaz, Hidromode Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Büyükdede, Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu (OSBÜK) Başkanı Memiş Kütükcü'nün katılımıyla "Nitelikli İşgücü Paneli" düzenlendi.
Panelde konuşan Kütükcü, Türkiye'deki 412 OSB'den 292'sinin işletmeye geçtiğini, bunlardan 44'ünün organize tarım bölgeleri olduğunu söyledi.
Türkiye'nin sanayileşmesini tamamlama yolunda bir ülke olduğundan bahseden Kütükcü, OSB'lerin, toplam sanayi üretiminin yüzde 45'ini gerçekleştirdiğini anlattı.
Kütükcü, OSB'lerin üretimin merkezleri olduğunu, 292 OSB'den 120'sinin daha nitelikli ve yetkin hale geldiğini, buralarda sadece sanayi üretiminin yapılmadığını, eğitim ve lojistik altyapılar, sosyal yaşam ve ticari alanların ihdas edildiğini, lojmanlar inşa edildiğini vurguladı.
Nitelikli iş gücü için önerilerini sıralayan Kütükcü, "Meslek eğitim merkezlerini, mesleki teknik Anadolu liselerini, meslek yüksek okullarını geliştirmemiz lazım. Yani bizim ürüne eli değecek, elinden ürün çıkacak personeli yetiştirmemiz lazım. Şu anda beyaz yakayla ilgili hiçbir işletmenin sorunu yok. Tüm işletmelerin sorunu mavi yakayla ilgili." diye konuştu.
Kütükcü, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının da desteklediği ve teşvik ettiği okullaşmayı OSB'lerde yoğun olarak sürdürdüklerine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Şu anda 85 mesleki teknik Anadolu lisemiz OSB'lerin içinde eğitim yapıyor. 18 mesleki eğitim merkezimiz eğitim-öğretim faaliyeti yapıyor, bunların sayısı hızla artıyor. 25 meslek yüksek okulu, 44 de okul öncesi eğitim tesisinin OSB'lerde eğitim-öğretim faaliyeti yapıyor. Buralardaki öğrenci sayısı 100 bine yaklaştı. Dolayısıyla 100 bine yakın öğrenciyi OSB'lerde sanayiciler olarak kendimiz eğitiyoruz, yetiştiriyoruz ve iş hayatına kazandırmaya çalışıyoruz. Bu sayıları teşvik ediyoruz. Çıkışın, taşın altına sanayicimizin elini koymasında olduğunu, kendi ihtiyacına dönük öğrenciyi kendisinin yetiştirmesinde olduğunu düşünüyorum."
"Makina Zirvesi" sona erdi
Sakarya Makina İmalatçıları Birliğince (SAMİB) düzenlenen "Makina Zirvesi"nde firma temsilcileri, deneyim ve önerilerini paylaştı.
Sapanca ilçesindeki bir otelde düzenlenen zirvede, sektörün mevcut durumu, geleceğe yönelik öngörüler ve küresel rekabet koşulları, son teknolojik gelişmeler, sürdürülebilir üretim politikaları, verimlilik artırma yöntemleri ve inovasyon stratejileri ele alındı.
Ekonomi Gazetesi yazarı Şeref Oğuz moderatörlüğünde, Toyota Boshoku Türkiye Başkanı Hakan Konak, Otokar Genel Müdür Yardımcısı Onur Vural ve İMAK Genel Müdürü Fatih Mehmet Özdemir'in katılımıyla "Verimlilik Paneli" düzenlendi.
Konak, verimliliğe insan odaklı yaklaştıklarını ve nitelikli iş gücüne önem verdiklerini belirterek, iş gücünü isteklerine göre kendilerinin yetiştirdiğini anlattı.
Merkeze insanı almalarının, kaizen (sürekli iyileştirme), verimlilik, kalite ve her türlü rekabet koşulunda hayatta kalmalarını sağladığını vurgulayan Konak, "Genelde hep yarış arabasına odaklanırız. Sonra pilota deriz ki 'Yarışı kazan.' Pilot neye inanıyor, bunu hiç sorguluyor muyuz? Pilot bizim inandığımız hedeflere inanıyor mu, benim hissettiğim aynı şeyi hissediyor mu, aynı düşünüyor mu? Aynı hislerde buluşmadığımız sürece bu aksiyona dönüşmüyor. Gerçekten aksiyona dönüştürmemiz için insanı da gözetiyor olmamız lazım." diye konuştu.
Konak, yapay zeka politikalarına da değinerek, yapay zekanın çok önemli olduğunu ancak onun kaygılandırılamayacağına, üzülemeyeceğine ve motive edilemeyeceğine dikkati çekti.
Söz konusu tutkunun yine insanda olduğunun altını çizen Konak, şöyle devam etti:
"İnsanı merkeze koymadan yapay zekayı kullanamazsınız. Denklemden insanı çıkarıp yapay zekayı koyduğunuz zaman bunun sürdürülemez olduğunu herkes görür ama yapay zekayı kendi amaç ve hedeflerimize hizmetkar hale getirmemiz gerekiyor. Her sene yenilediğimiz orta vade stratejik planımız var. Dijital otomasyon ürünlerini 'robotları alalım, koyalım, yatırım yapalım'dan önce dijital okur yazar nasıl yetiştiririz... Bugün otomasyonda robot koyduğumuzda dahi bizim kriterimiz sadece proses, operatör azaltması değildir. Önce biz bundan ne öğreneceğiz ve nasıl bir 'know how seti' oluşturacağız. O yüzden hiç acele etmeyiz. Yapay zekada en önemli gündemlerimizden birisi, prompt engineering (istem mühendisliği). Yapay zekaya ne soracağımızı, nasıl soracağımızı bilmediğimiz zaman yapay zekayı da verimli kullanamıyoruz."
Özdemir de Çin tarafından gelen yoğun baskının ve oradaki maliyetlerin Türkiye'de de hissedildiğini anlatarak, "Verimimizi artıramazsak, daha verimli olmak için uğraşmazsak maalesef ayakta kalamayacağız, şu an öyle bir pozisyona geldik." değerlendirmesinde bulundu.
Onur Vural, iş hayatında yaşadığı bazı anekdotları katılımcılarla paylaştı. Verimlilik ve hedeflerde, sorgulamanın önemli paya sahip olduğunu ifade eden Vural, işin ana fikrine yoğunlaştıklarını, işin mantık ve felsefesini geliştirmek için emek harcadıklarını anlattı.
Vural, insan kaynağının önemli ve değerli olduğunu belirterek, yapılan işlerde doğru yönetim, yönlendirme ve doğru paylaşım yapılması gerektiğini, verimli olunmadığı takdirde çeşitli risklerle karşılaşılabileceğini kaydetti.
Bir şeyin geliştirilecek veya daha iyi yapılabilecek olmasının, mevcudun kötü olduğu anlamına gelmediğini söyleyen Vural, iş hayatında sorgulamanın ve ortak aklın önemine değindi, bilginin paylaştıkça artan bir güç olduğunu ifade etti.
Makine sektöründeki firmaların stantlarda ürünlerini de sergilediği zirve, "İnovasyon" ve "Sürdürülebilirlik" panelleriyle sona erdi.