MHP Lideri Devlet Bahçeli partisinin TBMM Grup toplantısında Altılı Masanın seçimlere 2 ay kala halen aday belirleyememesini ve yaşanan büyük deprem sonrası altılı masa tarafından gerçekleştirilmeye çalışılan siyasi yağmacılığa değindi. Altılı Masa bu enkazın altından kalkamaz diyen MHP Lideri şu açıklamalarda bulundu. 

"Merhum vatan şairimiz Akif’in aynen dediği gibi:
“Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;
Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.”
Tefrikadan beslenen, tezvirattan geçinen tıyneti ve niyeti tartışmalı olan zevat ne iyi günümüzü paylaşacak yakınlığı ne de kötü günümüzü kalbinde hissedecek duyarlılığı sergilemektedir.
Organize bir kötülük maalesef gün geçtikçe etkinlik ve derinlik kazanmaktadır.
Düşünüyorum da, ne ara bu kadar devlet ve millet düşmanı türemiştir?
Hangi ara bu kadar husumet yandaşı mevzi almıştır?
Gocunanlar olabilir, ancak bu soruları sormayalım mı? Tarafımızı ve duruşumuzu belli etmeyelim mi?
Sahne alan tahammülsüzlükler, seriye bağlanan önyargılar, seyrekleşen bağlılıklar, serpiştirilen nifaklar, sertleşen acımasızlıklar, afetin göbeğine siyasi istismar şantiyesi kuran seviyesizler ne kadar fırsat düşkünü olduklarını böylesi bir zamanda da açıkça tevsik ve teyit etmişlerdir.
Geçmişte CHP’den milletvekili de seçilen bir kalem sahibi, işgal ettiği bir gazete köşesinde 23 Şubat 2023 tarihinde şöyle yazmıştır:
“Depremin üzerinden iki hafta geçti. İnsanlar hala başını sokacak çadıra muhtaç. Gördük ki, çadır devleti bile değiliz.”
Türkiye Cumhuriyeti devletini çadır devletinin de aşağısına çekmeye kalkışan bu sabık milletvekili ve çürük köşe yazarı bir defa edepsizdir, kemiksizdir, ciğersizdir, vicdanını da kin ve nefret sarmıştır.
Hatta diyor ki, kabile devletlerinde kabile reisi bile ülkemizdeki durumu görse ar edermiş.
Asıl utanması, ar etmesi gereken bu uslanmaz ve ıslah olmaz devlet ve millet karşıtlarıdır.
Çadırının kenarında, naylon leğende bulaşık yıkayan ve devlete dua eden fedakar bir hanımefendinin sahip olduğu asaletin kırıntısı bu paçozlarda yoktur.
Erzurum’da bir ineğini satıp gelirini depremzedelere bağışlayan muhterem hanımefendinin vakar ve haysiyetinin zerresi bu aymazların ömrü hayatında erişemeyecekleri bir zirvedir.
Fedakarlık, empati, kardeşlik ve kader ortaklığı bilinci bunların semtine uğramamıştır.
Deprem bölgesinde tek bir çadırın olmadığını iddia etmek rezil bir siyasi saplantının, meczup ve muzır bir ideolojik savrulmanın hezimet dolu iftirasıdır.
Bir kez olsun insan olmayı denemiyorlar.
Bir kez olsun acılarımızı paylaşmayı göze alamıyorlar.
Bir kez olsun şerefli davranmayı başaramıyorlar.
Aynı yalana CHP Genel Başkanı da tevessül etmiş, son grup toplantısında gene hezeyandan hezeyana sürüklenmiştir.
Demiş ki; “Depremzedelere çadır, konteyner, mobil duş ve tuvalet götüremediniz.” 
Öyle anlaşılıyor ki, Kılıçdaroğlu komadadır, aklını ve siyasi ahlakını taşeronu olduğu mihraklara devretmiştir.
Tek ayakta kırk yalan söyleyen, hiç durmadan provokasyon yapan, devamlı karamsarlık aşılayan, devlete ve millete şaşı bakan CHP Genel Başkanı’nın kendi içinde korkunç çelişkilere gömüldüğü ortadadır.
Kılıçdaroğlu, bu ülkede acıların paylaşılmadığını söylemiş.
Söylemiş de, bedeninin burada, ruhunun Türkiye düşmanlarının elinde olduğunu nedense itiraf etmemiş, edememiştir.
Bu zat bilmiyor olabilir, fakat acımız da birdir, sevincimiz de birdir.
Çünkü biz Türk milletiyiz. Çünkü biz Türkiye’yiz.
Kılıçdaroğlu’nun millete mensubiyet duygusunu baştan ayağa gözden geçirip kontrol etmesinde, kimlerin çıkarına hizmet ettiğini bir kez daha değerlendirmesinde bize göre yarar vardır.
Böyle gelse bile böyle gidemez, bu Kılıçdaroğlu’ndan da hiçbir şey olamaz.
Sayın Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı adayı olmak, Türkiye’ye ve Türk milletine muhabbet ve hürmetten çok mu önemli, çok mu önceliklidir?
CHP Meclis Grubu adına Cumhurbaşkanı seçimi konusunda bundan sonraki bütün siyasi süreçlerde yetki alman neyi değiştirecektir?
Önce ülkem, önce milletim diyemiyorsan ne oturuyorsun Aziz Atatürk’ün koltuğunda?
Hiç mi yüzün kızarmıyor? Hiç mi vicdanın sızlamıyor? Hiç mi mahcubiyet duymuyorsun?
Muhalefet olmak, her şeye karşı olmak, felakete yandaşlık yapmak, acılardan istifade etmek değildir.
Muhalefet olmak, devleti ayağa düşürmek, milleti kötülemek ve değerlerimizi örselemek için çırpınmak hiç değildir.
Kentsel dönüşüme itiraz eden bu Kılıçdaroğlu değil miydi?
Felaketin daha ilk günlerinde birlik ve beraberlik çemberi kurulması gerekirken buna tepki gösteren, ancak HDP’yle yanak yanağa vermekten de kaçınmayan bu Kılıçdaroğlu değil miydi?
İmar affıyla ilgili kanun teklifi veren bu CHP değil miydi?
Depremi bile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne bağlayan bu ucube ve köksüz CHP yönetimi değil miydi?
CHP yönetiminin asıl gündemi deprem veya yeniden inşa amacı değildir.
Bunların duygudaşlık bağları körelmiş, millete ve insanlık değerlerine yabancılaştıkları artık netleşmiştir.
Görülüyor ki, Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı, nasıl olacağı, uzlaşmanın ne zaman sağlanacağı bir numaralı gündem konularıdır.
İP’in Başkanı altılı masanın noter işlevi görmediğini üst perdeden ifade ederek seçilecek aday vurgusunu ısrarla tekrarlamış, Kılıçdaroğlu’na ve bazı CHP’li yöneticilere çatık kaşlarla aba altından sopa göstermiştir.
Bu arada altılı masa müdavimi bazı parti başkanları da şimdiden bakanlık dağıtımını bile yapmışlardır.
Kaygıları ikbaldir, sancıları koltuk ve makam bölüşümüdür.
Sevdaları şahsi ve siyasi çıkarlarını tahkim etmektir.
Korkuları ise büyük Türk milletinin muhteşem iradesidir.
Milletimiz neyle meşguldür, bunlar neyle oyalanmaktadır.
İP Başkanı’nın ayar verici diklenmesine, dozajı ağır sert ifadelerine tek bir CHP’linin çıkıp da itiraz edememesi yalnızca ürkeklik değil, aynı zamanda CHP’ye oy veren kardeşlerimize haksızlıktır.
Zillet ittifakının Cumhurbaşkanı adayı belirleme süreci sarpa sarmıştır.
Bir masa etrafında anlaşmaktan ve uzlaşmaktan aciz olanların Türkiye’yi yüksek hedeflere götürmesi hayal mahsulüdür.
Aday kim olursa olsun artık önemsiz ve değersizdir.
Türkiye olağanüstü bir dönemden geçmektedir.
Önümüzde yeniden ayağa kaldırılacak 11 ilimiz vardır.
Ve bu hedef bir yıl içinde Allah’ın izniyle gerçekleştirilecektir.
Zillet ittifakının bırakınız bir ev yapmasını, tek göz kulübe yapacak ne bir müktesebatı, ne bir hazırlığı, ne de bir vizyonu vardır.
Altılı masa enkazın altından kalkamaz.
Yaraları saramaz.
Türkiye’yi kalkındıramaz, yıkımı kaldıramaz.
Hatta tek bir adım dahi atamaz.
Atmaya da takati yetmez, yetemez, buna siyasi fıtratları elvermez."