Ülkücü Şehit Cengiz Baktemur Malatya'nın Doğanşehir ilçesine bağlı Polat köyünde doğdu. 20 yaşındaydı. Ailece, Doğanşehir'de Yeni Belediye Garajı'nın yakınında ikamet ediyorlardı. Liseyi yeni bitiren Ülkücü Şehit Cengiz Baktemur, Doğanşehir'de meydana gelen bir olaya adı karıştığı için tutuklanıp cezaevine kapatıldı ve 12 Eylül Mahkemeleri'nde yargılanarak idam cezasına mahkum edildi.
1 Mayıs günü sabahın erken saatlerinde Elazığ kapalı Cezaevi'nde asılarak şehit edildi.
Türk milliyetçiliği davasına gönül vermiş bir nefer, Ülkücü Şehit Cengiz Baktemur, vatan, millet ve mukaddesat uğruna verdiği mücadele ile hafızalarda yer edinmeye devam ediyor. Şehit Cengiz Baktemur Ülkücü hareketin mücadelesinde cesareti ve inancıyla sembol isimlerden biri oldu.
Cengiz Baktemur, genç yaşında Türk-İslam ülküsüne bağlılığıyla öne çıkmış, milletin birliği ve devletin bekası uğruna yürütülen mücadelede geri adım atmadan yer almıştı.
Her yıl ülküdaşları, sevenleri ve dava arkadaşları tarafından dualarla anılan Cengiz Baktemur’un hatırası, Ülkü Ocakları ve milliyetçi gençlik tarafından yaşatılmaya devam ediyor.
Başta Cengiz Baktemur olmak üzere; Türk milletinin birliği, vatanın bölünmez bütünlüğü uğruna can veren tüm Ülkücü şehitler rahmet, minnet ve özlemle anılıyor.
Malatya’nın Doğanşehir ilçesine bağlı Polat köyünde dünyaya gelen Cengiz Baktemur, henüz 20 yaşındayken hayatının baharında, vatan ve millet sevgisi uğruna toprağa düştü. Ailesiyle birlikte Doğanşehir'de Yeni Belediye Garajı yakınlarında ikamet eden Baktemur, liseyi bitirdikten sonra Ülkücü harekete gönül verdi. Doğanşehir’de yaşanan bir hadise sonrası tutuklanan Cengiz Baktemur, 12 Eylül Mahkemeleri tarafından idam cezasına çarptırıldı ve 1 Mayıs sabahı Elazığ Kapalı Cezaevi’nde asılarak şehit edildi.
“Bir Bayrak ve Bir Kur’an”
Son arzusu sorulan Cengiz Baktemur, “Bir bayrak ve Kur’an-ı Kerim istiyorum” dedi. Elazığ Cezaevi’nde güçlükle temin edilen Türk bayrağına sarılan Baktemur, onu öpüp başına koyarak, “Ey benim şerefli bayrağım... Seni dalgalandırmak için çok mücadele ettim ama gücüm yetmedi” diyerek veda etti.
Ana Yüreğiyle Vedalaşma
İdamdan bir gün önce cezaevi önüne gelen annesiyle yaptığı son görüşme ise yürekleri dağladı. Cezaevi idaresi uzun süre izin vermese de bir astsubayın araya girmesiyle anne-oğulun vedalaşmasına izin verildi. Cengiz’in annesi gözyaşlarıyla ağıtlar yakarken, oğlu teselli ediyordu: “Ana, yeter ki sen üzülme… Alnımıza böyle yazılmış.”
Şehadet haberi, annesinin kaldıramayacağı kadar ağır oldu. Önce ruhi bunalım geçiren anne, ardından felç geçirerek yatağa mahkum oldu.
Mahkemedeki Dik Duruşuyla Tarihe Geçti
12 Eylül darbe döneminin karanlık mahkemelerinde yargılanan Cengiz Baktemur, hakimin “Neden öldürdün?” sorusuna şöyle yanıt verdi:
“Arkadaşlarımı vurmuşlardı. Sıra bendeydi. Ben vurmasam günün birinde onlar beni vuracaktı, sizleri vuracaktı, Türk milletini bedbaht kılacaklardı…”
Bu sözleriyle hem mahkeme salonunu hem de tarihin sayfalarını sarsan Cengiz, idam cezasına çarptırıldı.
İki Kez Asıldı
Elazığ Cezaevi’ndeki infaz sırasında ip düzgün bağlanmadığı için Cengiz ilk asılmasında can vermedi. Ayağından tutularak yeniden yukarı kaldırıldı, ikinci kez asıldı. Sabahın ilk ışıkları, onun şehadetine tanıklık etti. Cezaevi personeli o günü şöyle anlattı:
“O sevinerek ve koşarak ilmiği boynuna geçirdi. Böyle bir metaneti daha önce görmemiştik. Herkesi ağlattı.”
ÜLKÜDAŞLARINA VASİYETİ
Cellat, esmer tenli, zayıf vücudu ile sabahın alacakaranlığında olduğundan daha uzun boylu görünen Elazığ'ın Hankendi taraflarından olup hırsızlıktan sabıkalı zavallı bir adamdı. Bir kenarda korku içinde tir tir titriyordu. İnfaz heyetinden birisi, elindeki kâğıttan, az önce elleri arkasından kelepçelenmiş olan Cengiz'in yüzüne karşı idam kararını okudu. Kısa bir sessizlikten sonra; "Bir diyeceğin var mı?" diye sordu.
"Evet, birini sormak istiyorum. Yarbay Metin burada mı?"
"Hayır, burada yok."
"O zaman söyleyeceğim her hangi bir şey yok."
"Eğer o burada olsaydı ne söylemek isterdin?" dedi heyetten bir isim.
"Şunu herkes iyi bilsin ki; ben bugün burada Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kanunlarının gereğince değil, Yarbay Metin'in kanunları sebebiyle infaz ediliyorum. Eğer o, şu an burada olsaydı onun yüzüne tükürürdüm. Ayrıca, bunu onun yanına bırakanlara da hakkımı helal etmiyorum!"