Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Türkiye’nin güvenlik politikaları, terörle mücadele ve bölgesel gelişmelere ilişkin kritik mesajlar verdiği röportajın ikinci bölümünde “Terörsüz Türkiye” hedefinden asla geri adım atılmayacağını vurgulayarak, şehit aileleri ile gazilerin endişe etmemesi gerektiğini söyledi: "Başlarını öne eğdirmeyiz. Pazarlık içinde değiliz. Al-ver sürecine kapalıyız. Cumhuriyet’in kuruluş felsefesini zafiyete uğratmayız" .

KAZANAN TÜRKİYE OLACAK

Milletin ‘Terörsüz Türkiye’ atılımlarının arkasında olduğunu belirten Bahçeli, "Kazanan Türkiye ve Türk milleti olacak. ‘Terörsüz Türkiye’ hedefini zehirleme arayışında olanlara milletimiz kulak asmayacak, itibar etmeyecek. Kim ki ‘Terörsüz Türkiye’den rahatsızsa bir karanlık, bir kurnazlık, bir kumpas içinde" diye konuştu.

BAŞLARINI ÖNE EĞDİRMEYİZ

Şehit aileleri ve gazilerin endişe etmemesini isteyen Bahçeli, "Onların başlarını öne eğdirmeyeceğiz. Pazarlık içinde değiliz. Al-ver sürecine tamamıyla kapalıyız. Türkiye’nin egemenlik hukukunu, Cumhuriyet’in kurucu ve kuruluş felsefesini zafiyete uğratacak hiçbir yanlışın içinde Cumhur İttifakı olarak yer almayız" dedi.

SUÇA BULAŞMAYAN DÖNSÜN

Kürtlerin terörle uzaktan yakından bağlantısı olmadığına dikkati çeken Bahçeli, "Farklı saik ve sebeplerle aldanıp kandırılan, fakat suça karışmamış, silahlı bir eylemde bulunmamış kim varsa gelip ailesiyle kucaklaşmalı. Türkiye Cumhuriyeti şefkatlidir. Biz hep birlikte Türkiye’yiz, hepimiz Türk milletiyiz" açıklamasını yaptı.

İMRALI’NIN ÇAĞRISI HERKESİ KAPSAR

Suriye’nin kuzey doğusunda etkili olan SDG/YPG’nin henüz İmralı’nın çağrısına riayet etmediğini ve silah bırakmadığını belirten Bahçeli, çağrının PKK’nın yanı sıra bölücü terörün tüm bileşenlerini kapsadığını söyledi. Bahçeli, SDG/YPG’nin Şam yönetimiyle imzalanan 10 Mart tarihli mutabakata riayet etmesi gerektiğini kaydetti.

TÜRKGÜN: Terörsüz Türkiye’yi sulandırmaya ve sabote etmeye dönük beşinci kol faaliyetinin cesamet kazandığını düşünüyor musunuz?

DEVLET BAHÇELİ: Cesamet değil de, cüret edenler kümesi kimi zaman kalabalıklaşıyor, kimi zaman da kaçışmalar olduğundan tenhalaşıyor. Türkiye’nin dehşet uyandıran, vahşetle anılan bölücü terör musibetinden kurtuluşunu değil de, yüzyılın en müessir milli uyanışının çuvallamasını bekleyenlerin millet ve vatan sevgileri bana göre kurak, çorak ve bataktır. Yazık bunlara.

Yapılanı yıkmak kolay, zor olan yıkıntılar arasındaki cevheri bulup ortaya çıkarmak.

PKK’nın kurucu önderliği elini taşın altına koymuştur. 27 Şubat Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın hitamında PKK 12 Mayıs’ta silah bırakmış ve örgütsel varlığını lağvetmiştir.

11 Temmuz’da bir grup PKK’lı silahlarını yakmıştır.

Özellikle Suriye’nin kuzey doğusunda tesir alanı bulunan SDG/YPG henüz silah bırakmamış, 27 Şubat İmralı çağrısına riayet etmemiştir.

Halbuki İmralı’nın çağrısı PKK’nın yanı sıra bölücü terörün tüm bileşenlerini kapsamaktadır.

En azından bizim anladığımız böyledir, yorumumuz bu doğrultudadır.

SDG/YPG Şam yönetimiyle imzalanan 10 Mart tarihli mutabakata mutlaka riayet etmelidir.

Kanlı yılların arasından; acı, hüzün ve gözyaşıyla pekişmiş olayların altından Türkiye’nin huzur ve umut dolu günlerinin parıltısını bulup milletimizle buluşturacağız. Bunu mutlaka başaracağız.

Bölücü terör örgütünün açtığı yaraların kapatılması hususunda geniş bir konsensüs vardır. Bundan bahtiyarım. Milletimiz “Terörsüz Türkiye” adım ve atılımlarının arkasındadır. Kaldı ki bu hedefe ulaşılmasıyla birlikte, tekrar söylemeliyim ki, kazanan Türkiye ve Türk milleti olacaktır.

Menfi ve mütereddit çevrelerin uydurmalarına, uçuk ve uyuşuk ithamlarına ne itibar edecek ne de kale alacak hiç kimse yoktur.

“Terörsüz Türkiye” hedefini zehirleme arayışında olanlara bilhassa milletimiz kulak asmayacak, itibar etmeyecektir.

Bir konunun yalnızca bir tarafını görmek aslında bütün seçeneklere kapalı olmak, tekdüzeliğe çanak tutmak demektir.

Biz “Terörsüz Türkiye” hedefini bütüncül zaman telakkisinin izdüşümünde kombine ve kolektif bakış açısıyla ele alıyor, hayatın ve hadiselerin her veçhesine ışıklar salacağına, yeni bir diriliş momenti olacağına inanıyoruz.

Önyargıların düğümlerini çözmek istiyoruz.

Katılaşmış ve kapanmış diyaloglara daha üst bir uzlaşma seviyesinde canlılık kazandırmanın amaç ve arzusundayız.

Eğer varsa buğulanan ve buzlanan toplumsal münasebetler ağını birlikte yaşama ve yaşatma temelinde karşılıklı anlayış, saygı, sevgi, fedakarlık, empati ve bağlılıkla yeni baştan kurmamız mümkündür.

Kim ki “Terörsüz Türkiye”den rahatsızsa bir karanlık, bir kurnazlık, bir kumpas içindedir.

Bu hedef soysuz bir çağdaşlığın fevkinde çağlar üstüdür.

Sırtını statükoya dayayarak bulanık dönemlere hapsolanların aksine devirler üstüdür.

1,5 asırdır süregelen küresel emperyalist komplo, vatanımız ve milletimiz üzerinde hesap yapan müstevli oyunlar inşallah tasfiye edilecektir.

Hedef büyüktür, bu hedefin gerisine düşmek, tavize ve teslimiyete boyun eğmek söz konusu değildir.

Göreceli anlaşmazlıkları önce çoğaltıp sonra körükleyen, ardından da düşmanlıklara dönüştürmek için fitne yayan iç ve dış hıyanet şebekesinin çarkı kırılacaktır.
Türkiye kutlu bir doğum arifesindedir.

Bu doğumun sancıları olabilir, yanlış anlamalar olabilir, bazen sinirler de gerilebilir, hatta temaslar zayıflayarak mesafeler açılabilir; fakat sabır, sebat ve soğukkanlılıkla Türkiye sevdasında buluşmamız, ortak ve parlak bir geleceğe yürüme kararlılığımız her soru ve sorunla başa çıkmaya kafidir.

Yeter ki samimiyet ve dürüstlük çizgisinden ayrılmayalım.

Yeter ki dağılmamızı ve bölünmemizi kurgulayan muhasım koalisyonuna karşı hep birlikte ve kardeşçe göğüs gerelim.

Merhum Hocamız Erol Güngör demişti ki; “Milliyetçilik bir dış mesele olarak göründüğü zaman yerli kültürün yabancı kültüre karşı çıkması şeklinde cereyan eder. Bir iç mesele olduğu zaman ise asıl iş memlekette milli birliğe engel olacak mahiyetteki kültürel, iktisadi ve sosyal farklılaşmaları asgariye indirilmesidir. Milliyetçilik ilk hamlede milli birlik ve tecanüsün kazanılması davasıdır.”

Bizim “Terörsüz Türkiye” hedefine bakışımızın kavramsal ve düşünsel çerçevesi bu şekilde ihata ve ifade edilebilir.

Farklılıklarımızı ortak bir dinamizme çevirebiliriz.

Benzerlikleri bulup daha da sivriltmenin yanında meşhur bir filozofun şu tespit ve önerisine de kulak vermek yararlı olabilir. Öneri şöyle:

“İnsanların, milletlerin veya grupların ortak noktalarına odaklanmak yerine, onları birbirinden ayıran, genellikle önemsiz görünen sayısız küçük farklılıkları nasıl bereketli hale getirebileceğimizi düşünmeyi öneriyorum.
Yüzleşmek için cesaret ve özgüven gerekir.

Yüzleşmek tek taraflı işleyen bir davranış kalıbı değildir.

Yüzleşerek huzurun yüzeyine tam manasıyla çıkacağımızı düşünüyorum.

Korkuları bir kenara bırakalım, korkulukları yıkıp geçelim.

Dedikodu aşılayanları, algı operasyonuyla vakit geçirenleri, yabancılara kuklalık yapanları, medya saptırmalarını gündemden sürüp çıkaralım.

Milli ve üniter devlet çatısı altında kardeşliğimizi ve ekmeğimizi hep birlikte büyütelim.

Milliyetçilikten bihaber olan hamakat ve hamaset ehli mankurtların yine milliyetçilik nam ve hesabına bize iftiralar atması, akıllara zarar iddiaları gündeme taşıması bizi yıldırmak şöyle dursun daha da şevklendirmekte, yüreklendirmekte, doğru bir yolda olduğumuzu da teyit etmektedir.

TÜRKGÜN: Terörsüz Türkiye’yi kısacak özetlemek gerekirse neler diyebilirsiniz?

DEVLET BAHÇELİ: Terörsüz Türkiye, tereddütsüz Türkiye’dir.

Terörsüz Türkiye, güçlü ve güvenli Türkiye’dir.

Terörsüz Türkiye, muasır ve müreffeh Türkiye’nin muştusudur.

Terör sorununu çözeceğiz, bölücülük damarını kesip atacağız.
Siyasi, ekonomik ve hukuksal reformlarla toplumsal ahenk ve adaleti inşallah tam manasıyla inşa edeceğiz.

Şehit ailelerimiz kaygılanmasın. Gazilerimiz korkuya kapılmasın. Onların başlarını öne eğdirmeyeceğiz.

Pazarlık içinde değiliz.

Al-ver sürecine tamamıyla kapalıyız.

Türkiye’nin egemenlik hukukunu, Cumhuriyet’in kurucu ve kuruluş felsefesini zafiyete uğratacak hiçbir yanlışın içinde Cumhur İttifakı olarak yer almayız, alamayız, almayacağız.

Maksadımız milli birlik ve kardeşliğimizi, bunun yanı sıra iç cephemizin tahkimini ve taçlanmasını sağlamaktır.

Münferit ve müfsit söylemleri ciddiye almıyoruz.

Terörsüz Türkiye hedefini istismar eden sözde milliyetçi geçinenleri de ademe mahkum ediyoruz.

TÜRKGÜN: Terörsüz Türkiye’yi daha iyi anlatabilmek için yurt genelinde kapsamlı bir çalışma başlatmıştınız. Bu çalışmalar ne durumda? Devam mı ediyor? Yoksa sonuçlandı mı?

DEVLET BAHÇELİ: Asırlık Birlik, Sonsuz Kardeşlik temasıyla, Terörsüz Türkiye İçin Milli Birlik ve Dayanışma Buluşmaları 9 Ağustos 2025 tarihinde Erzurum’da başlamıştı.

27 Eylül 2025 tarihi itibariyle Adana ve Gaziantep’te düzenlenen toplantılarla birlikte 9 ayrı bölgedeki çalışmalarımız başarılı bir şekilde tamamlanmıştır.

81 ilimize ulaştık, her insanımıza temas etmeye çalıştık, sivil toplum kuruluşları, mesleki örgütler, muhtarlarımız, yöre insanlarımızla görüştük, çok şükür dava arkadaşlarımızın ve teşkilatlarımızın saha çalışmalarından çok iyi geri dönüşler aldık. Bu vesileyle hepsini kutluyorum.

Türkiye’nin istikbal ve istiklal haklarını muhafaza edeceğiz.

Bir şeyi yaparken başka bir şeyi yıkmak aklımızın ucundan geçen bir yanlış değildir.

Milletimizin her ferdi muhteremdir.

Biz’in içindeki sayısız ben’ler milletimizin güzelliğidir.

Hiç kimseyi ayırmadan, dışlamadan, ötekileştirmeden; bunun da ötesinde bir ve eşit görerek yeni yüzyılda, yepyeni destanlara imza atacak sosyal, siyasal ve ekonomik doğruluş iradesini ihyanın peşindeyiz.

Merhum düşünürümüz Ziya Gökalp, ahlakın kılavuzu olarak vicdanı göstermişti. Vicdan ise doğruyla yanlışı tefrik etme basiret ve becerisinin tarifidir.

Maşeri vicdan bu tarifin somut karşılığı ve sağduyu markasıdır.

Sağduyu akıllı, mantıklı ve ahlaklı davranışın bileşkesidir.

Kaldı ki anılan terkip yoksa ortada bir yanlışlık olacak ve düzelmesi imkansız çözümsüzlüğü tedavüle çıkaracaktır.
Türkiye’nin biteviye devam edegelen kısır döngü çemberini muazzez mahiyetli kaynaşma ve kucaklaşma azmiyle kırması gerekmektedir.

Terörsüz Türkiye, kucaklaşmanın sadırdan satıra, kuvveden fiile, retorikten pratiğe, düşünceden eylem ve erdem safhasına geçişini simgelemektedir.

Türk ile Kürt arasına saçılmak istenen emperyalizm mamulü nifak tohumlarının çürütülmesi, bu kutlu kardeşlik hukukunun arasına dikilmek istenen ayrımcılık bariyerlerinin yıkılıp atılması “Terörsüz Türkiye” hedefinin asıl ve esas amacıdır.

Nitekim amaç hasbidir, harbidir, haysiyetlidir ve hakikat temeline dayalıdır.

TÜRKGÜN: Takip ettiğimiz kadarıyla “Hayırlı Günler Komşum” ziyaretleriyle, “Derdin Derdimizdir” sohbet toplantıları yurt genelinde yaygın bir şekilde devam ediyor.

DEVLET BAHÇELİ: Evet, 24 Ekim 2025 tarihinden beridir saha çalışmalarımızı ülkemizin her yerinde, milletimizin her hanesinde, büyük bir aşk ve inanmışlıkla sürdürüyoruz.

Dinlemedik dert, paylaşılmadık sorun kalmayana kadar çalışacağız.

İnsanımızın tasasını dinlemekten, kaygısını anlamaktan, sıkıntısını çözüm üretmekten asla vazgeçmeyeceğiz.

Dertler sağanak sağanak olsa da biz varız.

Sorunlar yumak yumak olsa da gene biz varız ve her zaman milletimizin yanında ve hizmetindeyiz.
Biz Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı’yız.

Çareler azaldı mı güneş ışıksız doğarmış.

Nasipler kesildi mi Ağustos’ta kar yağarmış.

Gerekirse güneş olur hem ışıtır hem de ısıtırız.

Hiç kimseyi dertleriyle baş başa bırakmayız.

Gerekirse yağan kar bile olsa sevdamızla karın ve tipinin önüne geçeriz.

Devamlı ifade ettiğim üzere, siyasetimizin öznesi insandır, nesnesi devlettir, yüklemi demokrasidir, cümlesi de millettir, yani büyük Türk milletidir.

Bugüne kadar 81 ilde, 963 ilçede ve yaklaşık 13 bin programla takdir ve tebrik edilecek saha ve siyasi faaliyetlerimizi yaptık, bundan sonra da süreklilik içinde çıta yükselteceğiz.

TÜRKGÜN: Sizin Kürtlere karşı samimi ve pozitif mesajlarınız çok yankı buldu. Terörsüz Türkiye hedefi aynı şekilde bir kardeşlik ve kader ortaklığını mı gözetiyor?

DEVLET BAHÇELİ: Hiç şüphesiz. Bakınız, Kürt kardeşlerimin terörle uzaktan yakından bağ ve bağlantısı yoktur.

Farklı saik ve sebeplerle aldanıp kandırılan, fakat suça karışmamış, silahlı bir eylemde bulunmamış kim varsa gelip ailesiyle kucaklaşmalıdır.

Bizim kaybına göz yumacağımız, heba edeceğimiz tek bir insanımız yoktur.

Türkiye Cumhuriyeti haşmetlidir, bunun yanında şefkatlidir.

Cumhuriyet’in yeni yüzyılında milli birlik ve dayanışma ruhumuzun gücüne güç katmak gerekmektedir. Nitekim Kürt kardeşlerim bu amacın safındadır, fazilet ve ferasetleri de iç ve dış komploları püskürtecek kırattadır.

Biz hep birlikte Türkiye’yiz, hepimiz Türk milletiyiz.

Ayrılıkçı emeller, ayrımcılığı tahrik ve teşmil eden entrikacı hevesler çöpe atılacaktır. Bu coğrafyada var olmanın, hür ve müstakil yaşamanın gerek ve yeter şartı da budur.

Enginde yolunu şaşırmış, zahiresi tükenmiş, üstelik güvertesi su almaya başlamış bir geminin yolcuları olmaya ne niyetimiz ne de merakımız vardır.

Unutulmaması gereken bir husus da şudur:

Durmadan taşan ve kaynayan bir ruha malik aziz milletimizin kanının döküldüğü her yerde yeni bir dünyanın filizleri yeşermiştir.

Millet olmak demek; mihnet ve melanete yüz çevirmek, kültür, demokrasi ve tarih sacayağında bayraklaşmak demektir.

Türk’üyle Kürdü’yle Türk milleti çok şükür bunu başarmıştır.

Kürt kardeşlerim terörün en fazla ceremesini çeken, bedelini en çok ödeyen, ağır sonuçlarına katlanan hazin ve hüzün dolu bir maziye sahiptir.

Bu maziyi parlak bir gelecekle tamir ve telafi etmek başlıca sorumluluğumuzdur.

MHP Lideri Devlet Bahçeli’den gündemi sarsacak açıklamalar! Detaylar bugün TÜRKGÜN'de
MHP Lideri Devlet Bahçeli’den gündemi sarsacak açıklamalar! Detaylar bugün TÜRKGÜN'de
İçeriği Görüntüle

Yine Merhum düşünürümüz Ziya Gökalp der ki: “Millet fertleri arasında muhkem bir rabıtayı vücuda getirecek manevi bağ yalnız ahlaktır.”

Ahlakta biriz, akılda biriz, anıda biriz, acıda biriz, duada biriz, cephede biriz, camide biriz, cemevinde biriz, tarihte biriz; o zaman biri ikiye bölmek, biri ikiye ayırarak örselemek kimin harcı, kimin haddidir?

Tek yüreğiz, tek bileğiz, tek milletiz.

Bu haliyle ve takdimiyle Merhum Ziya Gökalp şu ders ve ibret veren isabetli sözünde haksız mıdır?

“Millet, müşterek duygular, müşterek mefkureler, bilhassa müşterek misaklar etrafında toplanan dayanışmacı bir topluluktur.”

- DEVAM EDECEK -

Kaynak: TÜRKGÜN