MHP Genel Başkan Yardımcısı, MHP Erzurum Milletvekili, MHP MYK Üyesi, TBMM Dışişleri Komisyonu Üyesi,  AKPM, NATO-PA ve AGİT-PA Üyesi Kamil Aydın, uluslararası toplantılarda Türkiye'nin sesini duyurdu ve eleştirilere cevap verdi.

Belçika’nın başkenti Brüksel‘deki yoğun NATO toplantıları akabinde Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın yıllık genel kuruluna katılmak üzere Avusturya’nın başkenti Viyana’ya geçen MHP Milletvekili Kamil Aydın buradaki toplantılara iştirak etti.

Kamil Aydin Mhp

TÜRKİYE’YE ELEŞTİRİLERE CEVAP

Terörle Mücadele Geçici Komisyonun Başkan Yardımcılığını da yapan Aydın, Demokrasi, İnsan Hakları ve İnsani Meseleler Komitesi toplantısında özellikle hukuk ve adalet bağlamında Türkiye’ye yöneltilen eleştirilere cevap verirken, aynı zamanda görmezlikten gelinerek gündeme getirilmeyen İsrail’in Gazze‘deki soykırımına da dikkatleri çekmeye çalıştı.

TÜRKİYE’NİN BARIŞ İÇİN ÇÖZÜM ARAYIŞI

Her iki uluslararası toplantıda da bütün yoğunluğun tamamen Rusya-Ukrayna savaşına yönetildiğini ve Ukrayna‘ya yapılan yardımların gittikçe kesildiğini görünce bu bağlamda yeniden bir motivasyon sağlama adına hem Avrupa Birliği ülkelerinden hem de özellikle Atlantik’in öte tarafındaki Kanada ve Amerika’dan yeniden silah yardımı yapılması, Ukrayna’nın bu savaşta Rusya’yı mağlup etmesi için büyük bir silah yardımına ihtiyacı olduğu gibi bir anlayışla; yani ateşe körükle gidilerek savaşın daha da yayılması gibi bir takım öngörülere rağmen, Türkiye’den katılan heyet en yetkili ağızlarından yine barışçıl çözüm için aracı tavırlarını orada da sergiledi.

RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI VE GAZZE’DEKİ SOYKIRIM

Kamil Aydın yaptığı konuşmada özellikle parlamenterler olarak ülkelerimizdeki insanların sesini uluslararası platformlarda duyurmakla mükellef olduğunu vurguladı ve bugün de küresel anlamda insanların çok açık ve net bir şekilde dikkatleri çekmeye çalıştığı en önemli iki meseleden bir tanesinin Ukrayna-Rusya Savaşı iken bir diğeri de 7 Ekim‘deki saldırı sonrası İsrail’in 1948’den bu yana Filistin’i yok sayma, Filistinleri yavaş yavaş sürgüne tabi tutma, yokluğa tabi tutma süreçlerine dikkatleri çekti.

BATI’YA ‘7 EKİM’ TEPKİSİ

Ülkü Ocakları Genel Başkanı Yıldırım'dan ''Anneler Günü'' mesajı Ülkü Ocakları Genel Başkanı Yıldırım'dan ''Anneler Günü'' mesajı

Kırım’ın ilhakıyla başlayan, Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle devam eden sürecin kabul edilemez kabul edilemez olduğunu ve ülkemizin de buna mütemadiyen geçen 10 yılda sürekli karşı çıktığını ifade ederken, dünyanın özellikle uluslararası platformdaki siyasi iradenin de yaşananlara kayıtsız kaldığına dikkatleri çekti. Sözlerine “Elbette ki siz 7 Ekim’e takıldınız kaldınız, 7 Ekim’de olanlar kabul edilemez ama 7 Ekim’den bugüne kadar her türlü uluslararası sözleşmeyi ihlal eden katliamların daha çok kabul edilemez olduğunu, buna bütün dünyanın seyirci kalmaması, her türlü önlemin alınması ve baskının yapılması gerektiğine dikkat çekmek istiyorum” ifadeleriyle devam eden Aydın, konuşmasının son kısmında ise gerek iç muhalefetten ve gerekse özellikle Kıbrıs Rum kesiminden gelen konuşmacıların siyasi tutuklarla ilgili mesnetsiz iddialarına da kısa bir cevap vermeye çalıştı.

BATIYA KAVALA VE DEMİRTAŞ TEPKİSİ: “TÜRKİYE BİR HUKUK DEVLETİDİR”

Özellikle Kavala ve Demirtaş davalarına dair Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden gelen kararların uygulanmadığı iddialarına tam tersine, yine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin raporlarında yer alan kararların uygulanma oranlarıyla ilgili istatistiki bilgileri dikkate sundu. Türkiye’nin bugüne kadarki görüşülen davalarda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını en fazla uygulayan ülkelerden biri olduğunu, Avrupa konseyi üyesi ülkelerin uygulama ortalama uygulama oranlarının %79 civarlarında kalır iken; ülkemizin kararları uygulama oranı ise %90’lara ulaştığına ifade eden Aydın, “Bu oranlar açık ve net bir şekilde şunu göstermektedir ki; Türkiye bir hukuk devletidir. Bütün demokratik ülkelerde olduğu gibi ülke anayasal hükümlere göre idare edilir, kuvvetler ayrımı söz konusudur ve kuvvetler birbirinden bağımsız olarak hiç kimseden talimat veya tavsiye almadan kendi işlerini yürütür. Bugüne kadar da ifade ettiğimiz gibi; bu iki davayı binlerce dava içerisinden seçerek özellikle hakkında kapatma davası hala devam eden terör bağlantılı bir siyasi partinin mensubu olan ve biri de yine Türkiye’de gezi olayları esnasında bir kaos, kriz yaratma girişiminde bulunan bir şahsa ilgili davayı diğerlerinin önüne çekerek; bunun üzerinden Türk mahkemelerini, Türk hukukunu yok sayma girişimlerine çok açık ve net bir şekilde reddediyoruz” sözleriyle tepkisini gösterdi.