MHP Antalya Milletvekili Hilmi DurgunTBMM Genel Kurulunda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin 14. maddesi üzerinde konuştu.

MHP'li Durgun'un açıklaması şu şekilde;

16 Nisan 2017 tarihinde halk oylamasıyla kabul edilen Anayasa değişiklikleri özü itibarıyla Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişi düzenlemiştir. Bu şekilde Türkiye’de cumhuriyet tarihinin en önemli yönetim reformu gerçekleşmiştir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi siyasi ve toplumsal uzlaşmanın ön plana çıktığı, demokratik, millî iradenin doğrudan tecelli ettiği bir yönetim yapısıdır. Güçlü devlet, güçlü yönetim, demokratik istikrar gayeleri yeni sistemin ana omurgasıdır. Bu yönetim reformuyla Cumhur İttifakı olarak Türk ve Türkiye yüzyılında tarım politikalarında da verimlilik ve yenilikçilik temelinde sektörümüzün gelişmesini, kırsal kesimin desteklenmesini ve ülkemizin gıda güvencesi sağlanarak üretimi ve çiftçilerimizin refahını artırıcı desteklerin etkin ve verimli bir şekilde sürdürülmesi şarttır. Covid-19 salgını ve Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte tarım sektörü küresel düzeyde ön plana çıkmıştır. Tüm dünya için zorlu geçen bu süreçte enerjiyle birlikte gıda arz güvenliği ülkelerin başat sorunu hâline gelmiştir. Dünya nüfusundaki artışa rağmen toprak ve su kaynaklarında görülen azalma, tarımsal üretimde sürdürülebilirlik ve verimliliğinin artırılması, gıda zincirinde teknolojik altyapının güçlendirilmesi ve doğal kaynakların korunması gibi konuları dünya tarımının gündeminde ön sıraya çıkarmıştır.

Türkiye önemli bir tarım ülkesi olmasının yanında gıda yoksulluğu çeken Afrika ile Orta Doğu, Asya ve Avrupa’nın kesiştiği kilit noktadadır. Bu sebeple, lisanslı depoculuk sistemleri geliştirilmeli ve bu sayede, ürünlerin sağlıklı ortamda daha uzun süre muhafazası ile üreticinin ürününü kolay ve en iyi fiyattan satabilmesi sağlanarak ürünlerin hızlı bir şekilde alınması ve boşaltılması gerçekleşecek ve ithalat, ihracat açısından avantaj elde edilecektir. Lisanslı depoculuk sistemi, tarım ürünleri sanayisinin gelişmesi, tarım ürünlerinin üretiminde devamlılığın sağlanması, ürünlerin yıl boyunca zamana yayılarak üreticiye arzu ettiği fiyattan ürününü satabilme imkânının tanınmasını sağlaması yanında ihracatçıların ileri teslim tarihli önceden yapılan kontratlardan zarar etmelerinin de önüne geçecektir. Tarımsal üreticilerin en kısa zincirle pazara ulaşımı sağlanmalı, üreticilerin daha çok kazanması ve tüketicilerin daha ucuza gıda tüketimi temin edilmelidir. Gıda sevk zincirinde fiyatların maliyet kaynaklı olmayan, kontrolsüz yükselişinin önüne geçecek mekanizmalar oluşturularak tarladan sofraya tüm süreçler kontrol edilmeli, gıda arz güvenliği ve güvenilirliği ile tüketicinin korunması sağlanmalıdır.

Dünyada en büyük tarım üreticilerinden biri olan ülkemiz, güçlü altyapımız sayesinde gıda tedarikinde sorun yaşamayan, kendi kendine yetebilen bir ülke durumuna gelen Türkiye, aynı zamanda tarımda net ihracatçı olan bir ülke konumundadır. Ancak, stratejik sektörlerden biri olarak değerlendirdiğimiz tarım sektörü; üretim, işleme ve pazarlama boyutlarıyla bütüncül bir yapıya kavuşturulmalıdır. Yüksek verimlilikte ve kaliteli ürün üreten, teknolojiyi kullanabilen, ülke insanını besleyebilen ve ihracat kapasitesi yüksek bir düzeye getirilmelidir. Doğal kaynakların dengeli kullanımını gözeten, büyümeye sürdürülebilir katkı sağlayan, rekabet gücü yüksek bir tarımsal yapı sayesinde tarım sektöründe çağdaş değişim ve dönüşümler gerçekleştirilerek çiftçimizin refahını artırma; vatandaşlarımızı yeterli düzeyde besleyebilme; üretici, nakliyeci, perakendeci ve diğer bileşenleriyle kaliteli, yeterli ve erişilebilir üretim esas alınmalıdır. Çünkü artan nüfus ve yükselen hayat standartları karşısında milletimizin gıda ihtiyacının karşılanması ancak tarımsal verimliliği artırmakla mümkündür. Tarımsal üretimdeki başarı, etkin destek sistemi, özel sektörün tarım yatırımlarının artırılması ve kırsal kalkınma projelerinin uygulanarak tarım ve çiftçiliğe yönelimin geliştirilmesiyle doğru orantılı olacaktır. Tarım politikalarının çiftçimizi üretmeye teşvik etmesi ve ürettiği değerden hak ettiği payı almasını sağlamaya yönelik olması şarttır. Çiftçilere sağlanacak devlet desteğinin, üreticinin yoksulluğunu ortadan kaldıran, refah artışı sağlayan, girdi maliyetlerini azaltan, üretim maliyeti ve ürün fiyatı dengesini gözeten, afete karşı koruyan bir anlayışla yapılması esastır.

MHP’li Özdemir: Bu seçim Pınarbaşı için bir hesaplaşma değildir MHP’li Özdemir: Bu seçim Pınarbaşı için bir hesaplaşma değildir

Afetlere karşı alınacak önlemlerin ne kadar önem arz ettiğini ifade etmişken… Hepimizin bildiği üzere, Akdeniz’in incisi Antalya’mız özellikle iklim değişikliği sebebiyle son yıllarda artan yağışlarla birlikte ne yazık ki sel felaketleriyle karşı karşıya kalmış ve birçok çiftçimizin emeği olan tarım arazileri ciddi hasar almıştır. Yaşanan bu talihsiz süreçlerde devletimiz her zaman olduğu gibi bölge halkımızın yanında olmuş, yaralarını sarmak için tüm imkânlarını seferber etmiştir.

Geçtiğimiz aylarda da 350 kilometre yarıçaplı bir alanda gerçek zamanlı ve yüksek çözünürlüklü gözlem verisi elde edilebilmesi, nereye, ne zaman ve ne kadar yağış düşeceğine ilişkin bilgiler sağlanması, kuvvetli meteorolojik hadiseler ve bu hadiseler sonucu oluşan doğal afetlerin sebep olduğu can ve mal kayıplarının azaltılması için tahmin ve erken uyarıların hazırlanmasına katkı yapılması maksadıyla 1 adet radar kurulmuştur. Bu yatırım için bakanlıklarımızın ilgililerine teşekkür eder, bu tip afetlere karşı önceden alınacak olan tedbirlerin daha da artırılması hususunun Antalyalı hemşehrilerimizin başlıca talepleri arasında olduğunu belirtmek isterim.

Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Beyefendinin “Milliyetçi Hareket Partisi tarım sektörünü Türkiye'nin varoluş mücadelesinin kemer taşı olarak değerlendirmektedir.” sözleri kapsamında, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle başlayan reformist ve atılımcı hamleleri ile Türkiye Cumhuriyeti devletinin yükselişi için tarıma verilen önem ve üretime teşvik edici politikalar, konjonktürel gelişmeler ne yönde olursa olsun, her durumda çiftçinin üretime devam etmesi için önündeki engellerin kaldırılmasını, faaliyetlerini yürütmesini mümkün kılacak teşviklerin verilmesinin hayati önemde olduğunu ifade ediyor, 2024 yılı merkezî yönetim bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum.

Irak'ın kuzeyinde bölücü terör örgütü PKK tarafından yapılan saldırıda şehadet şerbeti içen, şehit olup ölmeyen, bayrak olup inmeyen, ezan olup dinmeyen kahraman askerlerimize Allah'tan rahmet; ailelerine, silah arkadaşlarına ve aziz Türk milletimize başsağlığı diliyorum.

Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Beyefendinin sözleriyle, vatansızlara bu aziz vatanın suyu da ekmeği de haramdır. Terörü aklamaya, teröristlere arka çıkmaya teşebbüs ve niyet etmiş kim varsa karşımızdadır. Bunların alayı da yeminli Türk ve Türkiye düşmanıdır ve düşmana asla merhamet edilmeyecektir. Ant olsun ki dökülen her şehit kanının hesabı damla damla sorulacak, teröristler döktükleri kanda çırpına çırpına boğulacaklardır.

Genel Kurulu ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum.