MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda gerçekleşen Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın 2026 yılı bütçe görüşmelerinde açıklamalarda bulundu.

Havacılık ve savunma sanayisinde şampiyonlar liginde olduğumuzu dile getiren Kalaycı, ""Tam bağımsız güçlü Türkiye" ülküsüyle yerli ve millî üretimi artırmak, stratejik alanlarda dışa bağımlılığı azaltmak amacıyla başlatılan Millî Teknoloji Hamlesiyle artık ihtiyacımız olan birçok teknoloji Türk mühendisleri tarafından tasarlanmakta, yerli ve millî üretilmekte, birçok ülkeye de ihraç edilmektedir. Hamdolsun havacılık ve savunma sanayisinde şampiyonlar ligindeyiz. Yerli ve millî uçak, helikopter, gemi, denizaltı, tank, çeşit çeşit silahlar, füzeler, zırhlı araçlar ve insansız hava araçlarını artık kendimiz üretiyoruz. Milletimizi gururlandıran gök kubbemizi oluşturuyoruz. İHA ve SİHA teknolojisinde dünyada ilk 3'teyiz. Küresel İHA pazarının yüzde 68’ini Türkiye'nin markaları elinde bulundurmaktadır. Havacılık ve savunma sanayi ihracatında dünyanın 11. ülkesi konumundayız. Millî otomobilimizi, milli banliyö tren, elektrikli tren ve hızlı tren seti ile milli elektrikli anahat lokomotifimizi ürettik. Yerli ve milli yer gözlem uydumuz İMECE’yi ve haberleşme uydumuz TÜRKSAT 6A’yı uzaya fırlattık. Türkiye kendi haberleşme uydusunu üretebilen 11 ülkeden biri konumuna yükselmiştir" ifadesini kullandı.

Kalaycı'nın satırbaşları şöyle oldu:

Milli Uzay Programı kapsamında Ay’a ulaşması planlanan uzay aracının tasarım-analiz çalışmaları, mühendislik ve uçuş modeli üretim ve testleri devam etmektedir. Türkiye, millî enerji atılımıyla yenilenebilir enerji üretiminde Avrupa'da 5'inci dünyada 11'inci sıraya çıkmıştır. Ekipman üretimi olarak güneş panellerinde yüzde 91, rüzgâr türbinlerinde ise yüzde 65 yerli üretim kabiliyeti kazanılmıştır. Daha birçok alanda fabrika ve tesisler açılmakta, yerli ve millî üretimimiz artmaktadır. Milli teknoloji atölyelerinde, teknoparklarda, Ar-Ge ve tasarım merkezlerimizde girişimcilerimiz önemli başarılar elde etmektedir. Küresel bir markaya dönüşen TEKNOFEST festivali, gençlerimize "ben de başarabilirim" kültürünü ve özgüvenini aşılamıştır. Yerli ve millî üretim potansiyelinin tümüyle harekete geçirilmesi; savunma sanayide yakalanan ileri teknolojinin başka alanlarda da elde edilmesi hedeflenmelidir.

Son yıllarda yaşanan gelişmeler sanayi sektörümüz üzerinde ciddi baskı oluşturdu

MHP’li Yücel Bulut’tan dikkat çeken açıklama: “Hepimiz KKTC vatandaşıyız, hepimiz Türk evladıyız”
MHP’li Yücel Bulut’tan dikkat çeken açıklama: “Hepimiz KKTC vatandaşıyız, hepimiz Türk evladıyız”
İçeriği Görüntüle

Son yıllarda yaşanan ve dünya ekonomisini de olumsuz etkileyen küresel krizler, savaşlar belirsizlikler ve dalgalanmalar ile ülkemizde meydana gelen deprem felaketi, uygulanmakta olan dezenflasyon politikaları ve yüksek faiz oranları Türkiye ekonomisi, özellikle de sanayi sektörümüz üzerinde ciddi baskı oluşturmuştur.

Sanayi sektörünün GSYH içindeki payı 2024 yılında yüzde 19,7’ye, 2025 yılı ikinci çeyreğinde yüzde 18,6’ya inmiştir. Sürdürülebilir büyüme için sanayi sektörüne daha fazla yatırım yapılması gerekmektedir. Yatırımın ve üretimin artırılmasını, ar-ge ve yenilikçilik ekosisteminin geliştirilmesini, yeşil ve dijital ekonomiye geçiş sürecinde teknolojik dönüşümün hızlandırılmasını, beşeri sermayenin güçlendirilmesini gerekli görüyoruz.
Sanayi üretimi bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 2,2 daralmanın ardından ikinci çeyrekte yüzde 7,4 oranında artmıştır. Sanayi üretimindeki artış yıllık bazda Temmuz’da yüzde 5,2, Ağustosta da yüzde 7,1 ile devam etmiştir.
Sanayi üretim hacminin son aylarda yükselişe geçmesini, özellikle imalat sanayisindeki ivmenin belirginleşmesini hem iç piyasalardaki hareketliliği hem de ihracat potansiyelini artıracak bir gelişme olarak değerlendiriyoruz.

Tekstil, giyim, deri gibi emek yoğun sektörlere yönelik yapısal önlemler alınmalı

İmalat sanayi istihdamı 2025 yılı ilk yarısında yüzde 1,8 azalmış, özellikle de tekstil, giyim, deri başta olmak üzere emek yoğun sektörlerde çalışan sayısının azaldığı görülmektedir. İmalat sanayi üretiminde de alt sektörler itibariyle özellikle tekstilde yüzde 3,7, giyimde 5,9, deride yüzde 3, makinede yüzde 5,9 azalma görülmektedir. İmalat sanayiinin emek yoğun sektörlerinde iş gücünün korunması amacıyla KOSGEB destek programı yürütülmektedir. Meclis Genel Kurulunda görüşülecek olan kanun teklifinde bu amaçla KOSGEB’e ek kaynak sağlayan bir düzenleme yer almaktadır. Bununla birlikte emek yoğun sektörlere yönelik yapısal önlemler almamız gerekmektedir.
MHP olarak; sanayide yapısal dönüşümün hızla sağlanmasını, teknolojik dışa bağımlılığın azaltılmasını, yerel kaynakları harekete geçiren, nitelikli iş gücü istihdam eden, dijital çağa uyum sağlayan ve nihayet uluslararası rekabet gücüne sahip bir sanayi oluşturulmasını lider ülke Türkiye hedefine ulaşılması bakımından oldukça önemli görüyoruz.

Marmara Havzası ağır sanayi yatırımları Anadolu'daki yeni merkezlere kaydırılmalı

Bilindiği üzere Marmara Havzası ağır sanayi yatırımlarından dolayı sıkışmıştır. Sürdürülebilir kalkınma için sanayinin Anadolu'daki yeni merkezlere doğru kaydırılması gerektiği açıktır. Yeni Yatırım Teşvik Sistemi 30 Mayıs 2025 tarihinde yürürlüğe konulmuştur. Bu amaçla 1. Bölgeden 4., 5. ve 6. Bölgeye taşınan yatırımların istihdam teşviki kapsamına alınması önemlidir. Bu uygulama daha da geliştirilerek Anadolu’yu şaha kaldırmak için yeni bir fırsata dönüştürülmelidir.

Her il için 4 yatırım konusunun desteklenmesi yeterli ve adil değil

9 Temmuz 2025 tarihli tebliğlerde Yerel Kalkınma Hamlesi Programı'nın uygulama usul ve esasları ile her il için 4 olmak üzere yerel yatırım konuları belirlenmiştir. İller için desteklenecek yatırım konularının belirlenmesi çok önemlidir ve destekliyoruz. Bununla birlikte, nüfusuna, yüz ölçümüne ve ülkemizin ihtiyacı olan yatırım konularına dair potansiyeline bakılmadan her il için 4 yatırım konusunun desteklenmesi teşvik sisteminin amacına tam olarak hizmet etmeyecektir. Zira bugün yüz ölçümü birçok ülkeden büyük iller ve nüfusu birçok ilden büyük ilçeler bulunmaktadır. Örneğin, birçok ülkeden dahi büyük olan Konya'nın birçok ilden büyük olan ilçeleri vardır. Ayrıca, teşvik sisteminde ikinci bölgede yer alan Konya'nın merkez dışındaki Ereğli, Akşehir, Beyşehir, Seydişehir, Ilgın, Kulu, Cihanbeyli ve Karapınar ilçeleri alt bölge teşvikinden de yararlanamamaktadır. Hâlbuki bu ilçelerimizin gelişme potansiyeli yüksektir.
Dolayısıyla bu uygulama söz konusu ilçelerimize bir fayda sağlamayacak, daha küçük illerle aralarında eşitsizlik oluşturacaktır. Bu itibarla, gelişme potansiyeli yüksek olan ilçeler için de yatırım konuları belirlenmesi yerel kalkınma açısından daha yararlı olacaktır.

İlçe bazlı teşvik sistemi geliştirilmeli

Konya'nın diğer 20 ilçesinde ise belirli yatırımlar bir alt bölge yani üçüncü bölge, bunların OSB'lerinde yapılanlar ise iki alt bölge yani dördüncü bölge teşvikinden yararlanabilmektedir. İlçelerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması'na göre söz konusu ilçelerimizden Çumra ve Sarayönü dördüncü kademe; Hüyük, Kadınhanı, Çeltik, Yunak, Bozkır, Doğanhisar, Derebucak, Güneysınır, Altınekin, Akören, Hadim, Yalıhüyük, Tuzlukçu, Taşkent, Emirgazi ve Halkapınar beşinci kademe; Ahırlı ve Derbent ise altıncı kademede yer almaktadır. 18 ilçemizin OSB'si de olmadığından iki alt bölge teşviklerinden yararlanamamaktadır.
Dolayısıyla 3. Bölge teşviklerinden yararlanabilen bu ilçelerimiz acaba beşinci ve altıncı bölgede yer alan il ve ilçelerden çok mu gelişmiş durumdalar? Olmadığı açıktır. Bu ilçelerimize potansiyeli olan alanlarda dahi yatırım gelmemekte ve sürekli göç vermektedir. Kuşkusuz, tüm illerimizde benzer durum söz konusudur. Yerel kalkınmayı sağlamak; köy, belde ve ilçelerdeki potansiyeli değerlendirmek, şehre göçü tersine çevirmek için ilçe bazlı teşvik sisteminin geliştirilmesi gerekmektedir. Esasen, her bir ilçe için hedef sektörlerin belirlenmesi ve Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Endeksi'nde bulundukları kademeye karşılık gelen bölge teşviklerinden yararlandırılmaları yerel kalkınma açısından daha isabetli olacaktır.

Muhabir: NAZLICAN ERMİŞ BOZTUNÇ