MHP Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk, 2026 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi görüşmelerinde MHP Grubu adına söz aldı.
"Hepimiz sabah kahvaltısında ekranı açtığımızda ardı arkası kesilmeyen trafik kazaları, cinayetler, kavgalar, afetler, yangınlar, istismar haberleri ve bunların neredeyse gün boyu tekrarlandığı, akşam ana haberlerde daha da geniş yer bulduğu bir yayın akışıyla karşılaşıyoruz. Dizi ve filmlerdeki şiddet sahneleri ise işin cabası. Bu tablo, sıradan bir haber aktarımı ya da senaryo gereği değil; her evin içine taşınan bir “korku ve kaygı tiyatrosu”dur. Üstelik bu korku iklimi, bilimsel olarak da açıklanabilen bir etki yaratıyor. Günde dört saatten fazla izleyen “yoğun izleyiciler”, ekranda sunulan dünyayı kendi gerçeği gibi içselleştirmeye başlıyor; özellikle şiddet yüklü haberler “Ortalama Dünya Sendromu”nu tetikleyerek dünyayı olduğundan daha tehlikeli, daha zalim ve daha öngörülemez algılatıyor. Dolayısıyla bu mesele toplumsal güven duygusunu aşındıran, aile içi huzuru bozan, çocukların dünyayı algılayışını yaralayan ve kamusal psikolojiyi örseleyen bir güvenlik meselesine dönüşmüştür." ifadesini kullanan MHP'li Öztürk, "Peki ne yapacağız" diyerek şunları söyledi:
"Yayıncılıkta reyting ve tiraj baskısını “kamu yararı” dengesiyle yeniden kurmak zorundayız. Sansasyonun değil, sorumluluğun ödüllendirildiği bir yayın iklimi oluşturulmalıdır.
Düzenleyici kurumların denetim kapasitesi güçlendirilmeli, özellikle şiddet ve felaket içeriklerinin sunum biçimi, tekrar sıklığı ve prime time yoğunluğu konusunda daha etkin bir gözetim sağlanmalıdır.
Bu mesele tek bir kurumun omzuna bırakılmayacak kadar kapsamlıdır. Cumhurbaşkanlığından TBMM’ye, ilgili bakanlıklardan iletişim otoritelerine, RTÜK’ten sivil topluma kadar koordineli bir yaklaşım gereklidir."
MHP'li Öztürk'ün konuşması şöyle oldu:
Üzerinde durmak istediğim bir başka konu ise eğitim alanındaki korku algısını yıkmaya yöneliktir. Geleceğimizi sağlam temeller üzerinde inşa etmenin bir şartı da güven içinde yetişen nitelikli insan kaynağıdır; bu yüzden okul güvenliği bir gelecek meselesi olarak görülmelidir. Okul çevresi ve geliş-gidiş güzergâhı “güvenli alan” ilan edilmeli; korku yaratan davranışlara karşı ölçülü, caydırıcı ve hukuki temelli tedbirler uygulanmalıdır. Emniyette okul güvenliği, sosyal medya zorbalığı ve örgütlü risklere odaklı uzman birimler kurulmalı, okul girişlerinde personel görevlendirmesi ve kadro-bütçe planı öncelenmelidir. Okulla bağlantılı dış şiddet de bu kapsamda değerlendirilmeli; ihtisas hâkim-savcı birimleri, disiplin-kayıt usul birliği, gizlilik protokolleri ve aileyi içeren zorunlu programlar hayata geçirilmelidir.
Ülkemiz, tarımsal ürün çeşitliliği bakımından önemli bir potansiyele sahiptir ve dış ticarette de geniş bir ürün yelpazesiyle dikkate değer bir hacim oluşturmuştur. Bununla birlikte yapısal bazı sorunların sürdüğünü görüyoruz. Bu tablo, mevcut kazanımların kalıcı hâle getirilmesi ve geleceğe taşınması için stratejik ve bütüncül politikaların hayata geçirilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu yaklaşımın sahadaki karşılığını somut biçimde görmek için seçim bölgem Kırıkkale’ye bakmak yeterlidir. 1 Ekim 2024–30 Eylül 2025 dönemini kapsayan 2025 su yılında yağışların normalin ve bir önceki yılın altında kaldığı Kırıkkale’nin; İç Anadolu’nun en düşük yağış alan illerinden biri olduğu ifade edilmektedir. Bu anlamda Kırıkkale’de çiftçilerimiz kuraklığı derinden hissetmektedir. Kırıkkale ölçeğinde temel beklenti; elinde büyük bir potansiyel olan Kızılırmak’ın sulama kanalları vasıtasıyla bir an önce üretim alanlarıyla buluşturulmasıdır. Elimizdeki bu imkânı doğru proje tasarımı ve etkin uygulama ile değerlendirebildiğimiz ölçüde, bölgenin üretimde daha yüksek verim ve istikrar yakalaması mümkündür.
Çiftçimiz akaryakıt fiyatlarının yüksekliğinden muzdariptir. Çiftçimizin, üreticimizin beklentilerinden birisi de üretim için kullanılacak akaryakıtın %50 indirimli olarak satışa sunulmasıdır. 2025 yılında yaşamış olduğumuz zirai dondan çiftçimiz çok olumsuz etkilenmişti; bu noktada devletimizin verdiği destekler bir nebze olsun rahatlatsa da tam anlamıyla yaraların sarılmasında eksik kalmıştır. Çiftçimiz bu desteğin güncellenmesini ve bir an önce verilmesini talep etmektedir. Üreten, ekonomiye en temelden katkı sağlayan çiftçimizin bir diğer sorunu ise tarlayı kiralayana değil de tarla sahibine destek verilip tarlayı kiralayana desteğin verilmemesidir. Hâl böyle olunca kiralayıp üretim yapmaya çalışan çiftçimiz kendi cebinden üretim yapmaya çalışmakta, tarla sahibi ise aldığı desteği başka alanlarda değerlendirmektedir. Bu durumda devletimizin üretim için verdiği destek de üretimle buluşamamaktadır. Çiftçimizin en temel sorunlarından biri de desteklerin üretim zamanından sonra verilmesidir. Biz bu durumda çiftçimizi krediye mahkûm ediyoruz. Kredi limitleri de ne yazık ki bu sene güncellenmemiş olduğundan insanımız üretimden kaçmaya başlamaktadır. Yine emeklilerimizin de hayat şartlarını iyileştirecek yapıcı adımların atılmasını ve bu konuda da sorumluluk bilinciyle hareket etmemiz gerektiğini ifade etmek istiyorum. Bu can alıcı sorunlara alınacak tedbirler üretimi ve ekonomiyi büyük ölçüde rahatlatacaktır. Bu da elbette gıda enflasyonu ve reel enflasyonun üzerindeki baskıyı da azaltacaktır.
KIRIKKALE'NİN SORUNLARINA DEĞİNDİ
Seçim bölgem Kırıkkale’nin bazı can alıcı sorunlarına da değinmek istiyorum. İl sağlık Müdürlüğü’nü bugün sonuçlandırdığı testte 12.12.2025 tarihinde Kırıkkale ilinde farklı noktalardan alınan 6 adet şebeke suyu numunesi ayrıntılı kimyasal analiz için Ankara Halk Sağlığı Laboratuvarına gönderilmiştir. 17.12.2025 tarihli analiz sonuçlarında arsenik mangan sülfat ve sodyum klorür değerleri mevzuat limitlerinden çok yüksek ölçülmüştür. Fiziksel parametrelerden bulanıklık ve renk yönünden UYGUNSUZ olduğu tespit edilmiştir. Kırıkkaleliler bu tabloyu asla hak etmemektedir. Daha önce defaten şebeke su alt yapısının yenilenmesi gerektiğini belirtmiştim. 2026 bütçesinden Kırıkkale su alt yapısının yenilenmesi için kaynak sağlanmasını bu vesileyle arzu ettiğimizi ifade etmek istiyorum. Yine Kırıkkaleli sporseverlerin beklediği MKE Fikret Karabudak Stadyumu’nun 2026 yatırım programına alınıp 12.500 kişilik kapasitesiyle yenilenmesi, şehrimiz için önemli bir gelişme olacaktır. Bu anlamda komşu illerde yapılan yeni stadyumlar beklentiyi de artırmıştır. Ne yazık ki ilimizde stadyum, futbol altyapısı ve tesisleri yetersizdir; bu eksikler giderilmeden sporu tabana yaymak mümkün değildir.
Şehirlerin kalkınması artık ülkelerin kalkınmasını etkilemektedir. Kırıkkale’de üç organize sanayi bölgesi bulunmakta; bu bölgelerin kapasiteleri de dolmuş durumdadır. Dolayısıyla daha önce oluşturulan Silah İhtisas OSB gibi; ROKETSAN’a ve şehrimize gelecek büyük yatırımcılara parça ve malzeme tedarik edecek Roket İhtisas OSB ile Havacılık İhtisas OSB’nin hayata geçirilmesi gerekmektedir. İlçelerimizde faaliyet gösteren tekstil atölyeleri ve fabrikaları, birçok markanın üretim üssü hâline gelmiştir. Yetişmiş insan gücümüzle Tekstil OSB kurulması; bununla bağlantılı biçimde Bahşılı ve Balışeyh’te Tekstil Lisesi açılması doğru bir adım olacaktır. Tarımsal ürün çeşitliliğimiz ve yerel lezzetlerimiz için Besi OSB ile Gıda OSB’nin kurulması, ayrıca her ilçemizde Tarım Liselerinin açılması ve meslek liselerinin bu alanlarda uzmanlaştırılması da gereklidir.
Bir başka önemli husus; esnafımız, artan vergiler, zamlar ve daralan talep nedeniyle ayakta kalmakta zorlanıyor. Bu nedenle vergi affı, indirimi ya da öteleme gibi esnafımızı rahatlatacak adımlar atılmalıdır. 2026 itibarıyla kredi başvurularında “Bağ-Kur ve SGK borcu yoktur” şartının aranması, zaten sıkışmış esnafı daha da çıkmaza sürükleyecektir. Diğer yandan asgari ücrette hayat pahalılığını karşılayacak tatmin edici bir artış beklentimiz nettir; emeklilerimizin mevcut durumu da iç açıcı değildir ve emekliye hatırı sayılır bir iyileştirme artık ertelenmemelidir. Bu karardan da bir an önce dönülmesini bekliyoruz. Bu nedenle 1 Ocak 2026 itibarıyla kredi limitinin 5 milyon TL’ye çıkarılması esnafımızın haklı talebidir. Ayrıca Kırıkkale Oto Sanayi esnafımızın çığlığına bir ses olmak istiyorum. Yağmur ve kar yağdığında yolları çamur deryasına dönen sanayimizde iki aracın yan yana gitmesi mümkün değildir. TOKİ’nin uygun hazine arazisi olan Kırıkkale’mize, insanımıza yakışır bir sanayi sitesini 2026 bütçesiyle ivedilikle inşa etmesini beklediğimizi de belirtmek istiyorum.




