Milliyetçi Hareket Partisi Siyasi Etik Kurulu Başkanı Profesör Doktor Cengiz Şahin “Siyasi etik ve MHP” başlıklı bir yazı yayımladı.
14 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimleri ve sonrasında 28 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimleri Türkiye’de kamu yönetiminin belirleyicisi olan siyasette, yüksek davranış standartlarının oluşturulmasının demokratik gelişmişlik bakımından önemli olduğunu göstermiştir.
13. Cumhurbaşkanlığı ve 28. dönem milletvekilliği seçimleri sürecinde özellikle muhalefette olan siyasi partilerin; dağınık, tutarsız, halktan ve ülkeden kopuk, dış güçlerin ve terör örgütlerinin güdümünde, ortak politik hedeften yoksun söylem ve eylemler içerisinde olduğunu gördük.
Bu bağlamda seçim sürecinde Cumhur İttifakı dışındaki ittifak ve oluşumların iktidara ulaşmak için pragmatik bir şekilde, herhangi bir şeyin değerine onunla birlikte ortaya çıkacak faydaya bakılarak karar verdiklerini; devlet yönetimini ele geçirmek için her yol mubah anlayışı içerisinde ahlak ve etiğe karşı menfaati önceleyen makyavelist yaklaşımı benimsediklerini gözlemledik.
İktidarın değişmesini isteyen siyasi partiler, bu değişimin ilk olarak kendilerinden başlayacağını unutmuş göründüler. Yalana, dolana, kumpasa, iftiraya ve tehdide başvurmaktan kaçınmadılar.
Siyaset etiği ülkemizdeki tüm siyaset alanını kapsaması gerekirken ilkesizlik bazı siyasi partilerin yol göstericisi oldu. Artık bu durum temel siyasi etik davranış ilkelerinin tüm siyaset kesimi için belirlenmesi, standartların geliştirilmesi ve uygulamanın izlenmesi için kurumsal mekanizmanın kurulması gerektiğini ortaya çıkardı.
Aslında siyasi parti yöneticilerinin en önemli rollerinden biri vatandaşların devlete olan güvenin oluşmasını ve bu güvenin devamını sağlanmasıdır. Bu durum siyasi aktörlerin uyması gerektiği temel siyasi etik davranış ilkeleri;  dürüstlük, tutarlılık, tarafsızlık, eşitlik, şeffaflık, saygı ve güvenin sağlanması ile mümkün olabilmektedir.
Ahlak, etik ve hukuk siyaset etiğinin en önemli kavramlarıdır. Siyasi arenada ahlak, etik ve hukuk zaman zaman birbirinin yerine kullanılabilmektedir. Peki bu kavramlar arasında ne tür benzerlikler ve farklar vardır?
Genel olarak ahlak denildiğinde; toplumun iyi-kötü, doğru-yanlış, hak-haksızlık gibi kabul ettiği değerleri ve düşünceleri anlıyoruz. Ahlak anlayışı toplumlara göre değişkenlik gösterebilir.
Buna karşılık etik, ahlaki kurallar konusunda ortaya konulan evrensel ilkelerdir.
Hukuk ise, toplumsal düzeni kurmayı, korumayı ve geliştirmeyi amaçlayan, toplum yaşamındaki insan ilişkilerini düzenlemeyi hedefleyen, devlet kurumlarınca konan ve devlet yaptırımlı kurallar bütünüdür. Bir davranış, bazen hukuka uygun olduğu halde etiğe aykırı olabilir, bunun tersi de mümkündür.
Etik, doğru olan davranışların, toplumsal normlara dönüştürülebilmesinde bireylerin ve toplumların davranışlarını etkiler. Tarih boyunca toplumların güçlü bir şekilde bir arada yaşayabilmesi etik değerlerin oluşturulması ve uygulanması ile mümkün olabilmiştir.
Teknolojinin gelişmesiyle daha da karmaşık hale gelen toplumsal yaşam, iyinin ve doğrunun ne olduğu konusunda zihinsel karmaşalar yaşanmasına neden olabilmektedir. Bundan dolayı günümüzde toplumun geneline yönelik her alanı kapsayacak etik kurallar geliştirilmeye başlanmıştır.
Etik ilkeler aracılığıyla toplumsal değerlerin korunmasıyla yazılı olmayan adalet sistemi güçlenir ve ahlaki değerlerin kazanımı kolaylaşır.
Etik değerlerin bilinmesinin  yanında içselleştirilmesi  önemlidir.  İyi ve doğru olan davranışlar alışkanlık haline getirilmelidir.
Toplumun şöyle ya da böyle genelinin bir şekilde içerisinde olduğu siyaset alanında etik değerlerin belirlenmesi ve benimsenmesi, adaleti, güveni, bağlılığı, aidiyeti, huzuru, motivasyonu ve performansı arttırır.
Bu bağlamda, son seçimlerde birçok siyasi partinin siyasi etik bakımından nasıl savrulduklarını tüm Türkiye gözlemledi. Bu karşın Milliyetçi Hareket Partisi’nin söylem ve eylemlerinde siyasetin temel öğeleri olan “siyaset etiği, şeffaflık ve siyasete güven” temalarına büyük önem ve öncelik verdiğine tüm dünya şahit oldu.
Türkiye’de kutuplaşmalara son verilecek, ülkenin birliği ve vatanın bütünlüğü korunacak, egemenliğin millette olduğu kabul edilecekse; Sayın Devlet Bahçeli’nin “Siyasette tutarlılık, fikri çizgide devamlılık, mücadelede dürüstlük, duruşta berraklık siyasetçilerin ve siyasi partilerin ülkeye ve millete hizmet konusunda samimiyet derecelerini gösterecektir.” tarihi tespiti siyasi etiğin en temel ilkesi olarak kabul edilmelidir.

Editör: Haber Merkezi