Milliyetçi Hareket Partisi MYK Üyesi ve Bursa Milletvekili Fevzi Zırhlıoğlu, TBMM'de devam eden Sağlık Bakanlığı'nın 2026 bütçesi görüşmelerinde partisi MHP adına söz aldı.
"Görüşmekte olduğumuz bu bütçe; yalnızca hastanelerimizin, aile sağlığı merkezlerimizin değil, aynı zamanda koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerinden ilaç güvenliğine, tıbbi cihaz standartlarından, bilimsel araştırmalara kadar uzanan geniş bir yapının geleceğini belirlemektedir. Sağlık; devletin temel sorumluluk alanlarından biri olduğu gibi, vatandaşlarımızın huzuru, güvenliği ve sosyal refahı için de vazgeçilmez bir unsurdur. Bu nedenle bütçe tartışmalarımızı, rakamların ötesinde, milletimizin sağlıklı yarınlarını şekillendirecek, stratejik bir çerçeve olarak ele almak mecburiyetindeyiz" diyen MHP'li Zırhlıoğlu şu ifadeleri kullandı:
Sağlık çalışanlarımız, pandemi döneminde olduğu gibi ülkemizin, her kritik anında, fedakârca hizmet sunan en değerli gücüdür. Sağlık çalışanlarına yönelik, yıpranma payının adil ve kapsamlı bir şekilde artırılması, ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması ve böylece çalışanların, geleceğe yönelik güvencelerinin sağlamlaştırılması elzemdir. Aynı şekilde, yardımcı sağlık personeli istihdamının artırılması yönündeki önerilerimiz, bütçe tartışmalarımız açısından büyük önem taşımaktadır. Sağlık personelimizin mali ve sosyal haklarına ilişkin sorunların çözülmesi, hem çalışma verimini hem de sağlıkta kaliteyi yükseltecektir.
Sağlık sisteminin güçlenmesinin sadece kadroyla sınır olmadığını dile getiren MHP'li Zırhlıoğlu, "Aynı zamanda koruyucu sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi ve toplum sağlığını tehdit eden risklere karşı, erken hazırlığın artırılması da kritik önemdedir. Özellikle vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerine erişiminin güvence altına alınması, sosyal destek alanlarının genişletilmesi ve ailelerin, sağlık güvencesinden kesintisiz yararlanabilmesi yönündeki hedefler, bugünkü bütçenin yönlendirilmesi açısından, sahiplenilmesi gereken önemli başlıklardır" ifadesini kullandı.
Zırhlıoğlu'nun konuşması şöyle devam etti:
Salgın hastalıkların artışı, kronik hastalıkların yaygınlaşması, yaşlanan nüfus yapısı ve çevresel sağlık tehditleri, göz önüne alındığında, mevcut koruyucu sağlık hizmetlerinin bugünkü seviyesinin ileride yetersiz kalması kaçınılmazdır. Pandemi sürecinde yaşadığımız acı deneyimler, bizlere şu gerçeği göstermiştir: Koruyucu sağlık hizmetleri güçlüyse, sağlık sistemi de güçlüdür. Bu alanda atılan somut adımlar ile özellikle aile hekimliği alanındaki düzenlemeler ile güçlendirilmesi dolayısıyla, Sayın Bakanımıza ve tüm bürokratlarımıza teşekkür ediyorum.
Sağlıkta kaliteyi yükselten bir diğer alan da yardımcı sağlık personelinin desteklenmesi ve istihdam kapasitesinin planlı şekilde genişletilmesidir. Sağlık sisteminin iş yükü sadece hekimler ve hemşirelerin omzunda değildir; tıbbi sekreterler, teknisyenler, teknik bakım personeli, laboratuvar çalışanları ve destek hizmetlerinde görev yapan binlerce sağlık personeli, bu büyük yapının görünmez kahramanlarıdır.
Bütçeyi sadece bir mali tablo olarak değil, milletimizin sağlıklı geleceğinin, hayati bir planı olarak görmeliyiz. Bu planın etkinliği; koruyucu sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi, sağlık çalışanlarının özlük haklarının iyileştirilmesi, yardımcı personelin, sistemli biçimde istihdam edilmesi, yerli üretimin desteklenmesi ve toplum temelli hizmetlerin genişletilmesi ile mümkündür. Sağlık alanında etkin, sürdürülebilir ve erişilebilir bir yapının kurulması; yalnızca Sağlık Bakanlığı merkez teşkilatının değil, ona bağlı tüm kurum ve kuruluşların da sağlam bir mali ve idari altyapıya sahip olmasını gerektirir. Bu çerçevede, Sağlık Bakanlığımıza bağlı bazı önemli kurumlara özellikle dikkat çekmek istiyorum.
Türkiye Hudut ve Sahiller Genel Müdürlüğü; deniz ve hava giriş kapıları başta olmak üzere, uluslararası temas noktalarında halk sağlığının korunmasında kilit rol oynayan bir yapıdır. Gemi sağlık denetimlerinden, uluslararası sertifikalara, limanlarda bulaşıcı hastalık kontrolünden, sınır bölgelerindeki sağlık risklerinin izlenmesine kadar birçok kritik görevi başarıyla yürütmektedir. Aynı şekilde, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun güçlendirilmesi önem arz etmektedir. İlaç tedarik güvenliği, yerli üretim kapasitesinin artırılması, biyoteknolojik ürünlerin geliştirilmesi, tıbbi cihaz mevzuatlarının, uluslararası standartlarla uyumlu hale getirilmesi ve piyasa denetimlerinin sistematik biçimde yürütülmesi için hayatidir. Kurumun, artan teknoloji çeşitliliği ve sağlık ürünlerindeki, yenilikler karşısında hem teknik uzmanlık hem de laboratuvar kapasitesi açısından sürdürülebilir kaynaklar ile desteklenmesi gereklidir. Sağlık sistemimizin sürdürülebilirliği için yalnızca hizmet sunumunda değil, tedarik zincirinde de güçlü olmamız gerekmektedir. Bir diğer önemli kurum Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığımızdır. TÜSEB, Türkiye’nin sağlık araştırmaları, biyoteknoloji, moleküler biyoloji, klinik araştırmalar, halk sağlığı araştırmaları ve yenilikçi sağlık teknolojilerinin geliştirilmesi alanındaki en önemli akademik ve bilimsel kurumlarından biridir. Kurumun, uzun vadeli kalkınma belgeleriyle uyumlu bir finansal çerçeveye sahip olması, sağlık sisteminin bilimsel ve teknolojik yönünün güçlenmesi adına büyük önem taşır. Yerli tıbbi ürün geliştirme, biyoteknoloji yatırımları, sağlık inovasyonu, aşı ve moleküler tanı sistemleri gibi alanlarda, Türkiye’nin dışa bağımlılığını azaltmaya yönelik stratejik adımların hayata geçirilmesi gerekmektedir.
"Milli üretim, milli teknoloji yaklaşımı, sağlık alanında da temel ilkemizdir"
Milliyetçi Hareket Partisi olarak her platformda vurguladığımız “millî üretim, millî teknoloji” yaklaşımı, sağlık alanında da temel ilkemizdir. Yerli ilaç üretiminin teşvik edilmesi, tıbbi cihaz alanında yerli kapasitenin artırılması ve AR-GE yatırımlarının güçlendirilmesi, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda milli güvenliğe ilişkin stratejik bir konudur. Partimizin sosyal politika yaklaşımında, vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerine eşit ve kesintisiz erişimi, temel bir ilkedir. Bu doğrultuda evde sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi, engelli bireylere yönelik bakım desteklerinin nitelik ve nicelik açısından artırılması, ruh sağlığı hizmetlerinin güçlendirilmesi ve toplum temelli programların yaygınlaştırılması önceliklerimiz arasındadır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak sağlık alanında atılan her olumlu adımı destekliyor, eksik kalan hususların giderilmesi için yapıcı ve sorumlu siyaset anlayışımızı sürdürüyoruz. Çünkü sağlık, siyaset üstü bir vatan meselesidir.




