Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz'ın Bingöl Lisesinden öğretmenleri Şükrü Demirpençe ile Semiramis Karaarslan, Yılmaz'ın eğitim hayatını anlattı.
Bingöl'de yaşayan 68 yaşındaki Demirpençe, eğitimci olarak görev yaptığı meslek yaşamı boyunca yüzlerce öğrenciyi geleceğe hazırladı.
Yaklaşık 19 yıl önce emekli olan Demirpençe öğrencileriyle olan anılarını hafızasında yaşatmayı sürdürüyor.
Demirpençe'nin kendisinde iz bırakan, gururla yad ettiği öğrencileri arasında Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz da bulunuyor.
Bu kutsal mesleğe yıllarını veren Demirpençe resim eğitimi verdiği öğrencisi Yılmaz'ı anlattı.
Demirpençe, öğretmenlik yıllarının kendisi için büyük anlam taşıdığını belirtti.
Bingöl Lisesinde 1980-1981 eğitim-öğretim döneminde göreve başladığını anlatan Demirpençe, meslek yaşamı boyunca güzel anılar biriktirdiğini söyledi.

O dönem eğitim gören bazı öğrencilerinin Türkiye'de farklı konumlarda üst düzey göreve geldiğini belirten Demirpençe, kimi öğrencileriyle halen irtibat halinde olduklarını ifade etti.
Demirpençe, farklı okullarda da görev yaptığını, unutamadığı anıları bulunduğunu anlatarak, "Bu anıları düşündükçe kendi adıma seviniyorum. Öğretmenlik kutsal bir meslek. Bu mesleğin birer temsilcisi olarak görevi öğrencilerimize devrettik. Öğretmen olanların yanı sıra devletin farklı mercilerinde görev alan öğrencilerim var. Bu da benim için mutluluk ve sevinç kaynağıdır." dedi.
Öğretmenliğin kutsal olduğunu, verdikleri eğitimle farklı meslek mensupları ve önemli görevler yürüten kişiler yetiştirdiklerine işaret eden Demirpençe, "Biz onları gördükçe toplumumuz için gurur duymaktayız." ifadelerini kullandı.
Ülkeye ve millete faydalı kişiler yetiştirmenin öğretmenler için gurur kaynağı olduğunu dile getiren Demirpençe, bu öğrencilerinden birinin de Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz olduğunu söyledi.
"ÖĞRENCİLERİMİZ YETENEKLİYDİLER VE BUGÜN BULUNDUKLARI KONUM DA BUNU ZATEN GÖSTERİYOR"
Demirpençe, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz'ın başarılı ve çalışkan bir öğrenci olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Cevdet Yılmaz, üstün yetenekli, toplumsal açıdan değer yargıları üst düzeyde olan, ahlaki düzeyde örnek gösterilecek öğrencilerimizden birisiydi. Cevdet Bey'in öğrenciler arasında bir liderlik durumu söz konusuydu. Resim derslerine giriyordum. O dönemde okul başarılı öğrencilerimizle doluydu. Öğrencilerimiz yetenekliydiler ve bugün bulundukları konum da bunu zaten gösteriyor."
Yılmaz'ın başarılı bir öğrenci olmasından ve sonraki yaşamında bu başarısını sürdürmesinden duyduğu memnuniyeti dile getiren Demirpençe, "Cevdet Yılmaz o dönemde üniversite sınavlarında birinci oldu. Liseden 1983'te mezun olduktan sonra Orta Doğu Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümünden birincilikle mezun oldu. Bu da bizim için çok büyük bir gurur kaynağıydı. Bingöl Lisesi olarak da öğrencilerin üstün başarısından dolayı Türkiye'de ilk 3 sıraya yerleşmiştik." şeklinde konuştu.

Demirpençe, Yılmaz'ın Cumhurbaşkanı yardımcılığı görevinde bulunmasının da gurur verici olduğunu, onun vatan ve millet için gece gündüz çalıştığını söyledi.
Yılmaz'ı başarılarından ve çalışmalarından dolayı tebrik eden Demirpençe, meslektaşları ile bir araya gelip, geçmişi yad ettiklerinde Cevdet Yılmaz'ın ve öğrencilik dönemi ile günümüzdeki başarılarından da söz ettiklerini anlattı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz'ın öğretmenlerinin çoğunun hayatını kaybettiğini belirten Şükrü Demirpençe, yaşamını sürdüren öğretmenleri olarak zaman zaman bir araya gelmeye devam ettiklerini söyledi.
Demirpençe, "(Cevdet Yılmaz) Bizim için önemli bir insan. Memleketimiz, vatanımız için önemli bir yerdedir." dedi.
ÖĞRENCİ FİDAN, ÖĞRETMEN DE BAHÇIVAN
İstanbul'da yaşayan emekli İngilizce öğretmeni Semiramis Karaarslan ise meslek hayatı boyunca binlerce öğrencinin yaşamına dokundu. 1999'da emekli olan Karaarslan, evlatlarından ayırmadığı öğrencilerini geleceğe hazırladı.
Karaarslan'ın Bingöl Lisesinde 1979'da İngilizce dersine girdiği öğrencileri arasında Cevdet Yılmaz da bulunuyor.
Yılmaz'ın öğrencilik dönemini ve öğretmenlik yıllarını anlatan Karaarslan, öğretmenin öğrencilerin yeteneklerini de ortaya çıkardığını, onları hayata alıştırdığını belirterek, öğrenciyi fidan, öğretmeni de bahçıvan olarak tanımladı.
Karaarslan, 1976'da öğretmenliğe başladığını, meslek hayatında çok güzel anılar biriktiğini ve öğrencilerinin kendisini yıllar sonra da aramasından mutlu olduğunu dile getirdi.
Öğretmenlik mesleğinin yanı sıra 54 yıllık bir sivil toplum kuruluşu temsilciği geçmişi olduğunu da aktaran Karaarslan, bu temsilciliği 1971'deki Bingöl depremi zamanında babasından aldığını dile getirdi.
Karaarslan, öğretmenliğin kendisini için "sevda" olduğunu belirterek, "Severek, isteyerek, can vererek öğretmen oldum. Öğrencilerim bana can verdi, ben de onlara can verdim." dedi.
Merhum tiyatro sanatçısı Yıldız Kenter'in "Öğretmen" adlı şiirini anımsatan Karaarslan, öğretmenlerin Öğretmenler Günü'nü kutlayarak, tüm öğretmenler ve öğrencilerin geleceklerinin aydınlık ve parlak olmasını diledi.

CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI OLDUĞUNU TELEVİZYONDAN DUYUNCA AĞLADI
Karaarslan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın kendileri için çok değerli bir öğrenci olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Cevdet Bey'in çok önemli şeyi, ilk öğretmeninin annesi olması. Annesine buradan rahmet diliyorum. Hem onun annesiydi, hem ablamızdı Saadet abla. Bizim için çok önemliydi. Saadet ablanın çocukları çok şanslı oldu. Harika bir anneleri vardı, ilk öğretmenleri çok kuvvetliydi. Çocukluğunda da biz bir aile gibiydik. Cevdet dışarıdan gelir, hepimize bir 'Hoş geldin' der, odasına giderdi. Bolca okur ve yazardı. Biz onu göremezdik. Bütün çocuklar hep birlikte otururdu, o yoktu ortada. Çünkü neden? Okuyan, bilen ve gerçekten kendini yetiştiren bir kişiydi. Onunla gurur duyuyorum. İyi ki var. İyi ki bizim canımız, gurur kaynağımız olmuş. Mutlu, gururlu ve onurluyum. 'Adam gibi adam' denir ya. Küçücük yaşta 'Bu adam olacak' deriz. Küçük yaştan adamdı. Annesine hep derdim, çok büyük bir adam olacak bu."
Karaarslan, Yılmaz'ın Cumhurbaşkanı Yardımcısı olduğunu televizyondan duyduğunda ağladığını anlatarak, "Bingöl'e gelmesini sabırsızlıkla bekledim. Bingöl'e geldiğinde ona bir nazar boncuğu götürdüm. Küçücük bir nazar boncuğu. 'Nazar olma.' dedim. Güzel sohbet ettik, kutladım, sarıldım." ifadelerini kullandı.





