ANKARA(AA)-AA muhabirinin Uluslararası Enerji Ajansının (IEA) "Yenilenebilir 2025" raporundan derlediği bilgilere göre, 2025–2030 yıllarında hidroelektrik üretiminin yaklaşık yüzde 7 artacağı öngörülüyor. Bu artışın büyük bölümünün yükselen ve gelişmekte olan ekonomilerde devreye alınacak yeni projelerden kaynaklanacağı belirtiliyor.

Ancak hidroelektriğin küresel elektrik üretimindeki payının 2030'da yüzde 14'e, toplam yenilenebilir enerji içindeki payının ise yüzde 30'a gerilemesi bekleniyor. Bu oran, 20 yıl önceki yüzde 80'in üzerindeki seviyelere kıyasla ciddi gerilemeye işaret ediyor.

Öte yandan, gelecek beş yılda toplam hidroelektrik kapasitesinin 154 gigavatın üzerinde artması bekleniyor. Bu büyümede en büyük payın pompalı depolama hidroelektrik (PSH) santrallerine ait olacağı belirtiliyor ve yenilenebilir enerjinin küresel elektrik üretimindeki payı arttıkça, hidroelektriğin kesintisiz ve esnek güç sağlamadaki rolünün daha da önem kazanacağı vurgulanıyor.

2030 itibarıyla yıllık PSH ilavelerinin iki katına çıkarak 16,5 gigavata ulaşacağı, toplam yeni kurulumların ise 36 gigavatı aşarak geçen yılki tahminlere göre yüzde 40 artacağı öngörülüyor.

2023 ve 2024'te PHS yatırımları, geleneksel hidroelektrik santrallerinin önüne geçmişti. Bu eğilim, değişken güneş ve rüzgar üretimini dengeleme ihtiyacının artmasından kaynaklandı.

Küresel pompalı depolama yatırımlarında Çin başı çekiyor

Raporda, Çin'in geniş ölçekli şebeke yatırımları ve hızla devreye aldığı güneş ile rüzgar projeleri sayesinde toplam PSH kapasite artışının yüzde 60'ından fazlasını tek başına gerçekleştirmesi öngörülüyor.

Avrupa'da İspanya ve Avusturya'da yatırımlar hızlanırken, Hindistan ile Güneydoğu Asya ülkeleri de yeni projelerle şebeke güvenilirliğini artırmak için adımlar atıyor.

Afrika'da, Etiyopya'daki Büyük Etiyopya Rönesans Barajı, Tanzanya'daki Julius Nyerere Hidroelektrik Santrali ve Angola'daki Caculo-Cabaça projeleri öne çıkarken Latin Amerika'da hidroelektrik, güneş enerjisine rağmen bölgenin en önemli yenilenebilir enerji kaynağı olmayı sürdürüyor. Kolombiya'daki 2,4 gigavatlık Ituango projesi bu alandaki en büyük örneklerden biri olarak gösteriliyor.

Raporda, özellikle pompalı depolama santrallerinin, 2030 itibarıyla değişken yenilenebilir kaynakların küresel elektrik üretimindeki payı üçte ikisine yaklaşırken şebeke istikrarında giderek daha kritik bir rol üstleneceği vurgulanıyor.

2030'a kadar devreye alınacak yeni yenilenebilir enerji kapasitesinin yaklaşık yüzde 80'inin güneş enerjisinden geleceği, kara tipi rüzgar enerjisi kurulumlarının ise gelecek beş yılda yüzde 45 artacağı öngörülüyor. Biyoenerji ve jeotermal enerji de sisteme esnek kapasite sağlamaya devam edecek, ABD, Endonezya, Japonya, Türkiye, Kenya ve Filipinler'de yürütülen projelerle jeotermal kapasitenin 2030'a kadar üç katına çıkması bekleniyor.

Borsa güne yükselişle başladı
Borsa güne yükselişle başladı
İçeriği Görüntüle

Rapora göre hidroelektrik, biyoenerji, jeotermal, güneş ve rüzgar kaynakları birlikte değerlendirildiğinde, yenilenebilir enerjinin küresel elektrik üretimindeki payının 2024'teki yüzde 32 seviyesinden 2030'da yüzde 43'e yükseleceği öngörülüyor.

Kaynak: AA