İstanbul (AA)
Dünyada erkeklerde en sık görülen ikinci kanser türü olan prostat kanserine dikkati çekmek amacıyla her yıl 15 Eylül, Prostat Kanseri Farkındalık Günü olarak anılıyor.
Erken teşhisle tedavi edilebilme oranı yüksek olan hastalıkta düzenli kontrollerin önemine işaret edilirken, özellikle 50 yaş üzeri erkeklerin risk grubunda bulunduğunu belirtiliyor.
Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Üroloji Kliniği Eğitim ve İdari Sorumlusu Prof. Dr. Halil Lütfi Canat, AA muhabirine prostat kanseri için dünyada her yıl yaklaşık 1,5 milyon kişiye yeni tanı konulduğunu, erken teşhis sayesinde hastalığın özellikle lokal evrede tamamen tedavi edilebildiğini söyledi.
Canat, dünyada her yıl yaklaşık 350 bin insanın da bu kanser nedeniyle hayatını kaybettiğini belirtti.
Bu tür farkındalık günleriyle hastaların ne zaman kontrollere, taramalara gelmeleri gerektiği konusunda bilinçlendiğini kaydeden Canat, "Özellikle 50 yaşında her erkeğin mutlaka bir üroloji uzmanına giderek prostat kanseri taramasını yaptırmasını, hatta ailesinde prostat kanseri öyküsü olan hastalarımızın da 40'lı yaşlardan itibaren prostat kanseri tarama programlarına girmelerini istiyoruz. Çünkü prostat kanseri her ne kadar dünyada ölüm nedenlerinde beşinci sırada gelse de bu tarama programları sayesinde artık biz hastayı, özellikle lokal evrede yakalamışsak, prostat kanserinden kaybetmiyoruz." diye konuştu.
Prostat kanserinin ileri yaş hastalığı olduğunu belirten Canat, yaşın prostat kanseri için en önemli risk faktörlerinden bir tanesi olduğunu kaydetti.
Canat, çevresel faktörlerin de nispeten prostat kanseriyle ilişkisi olduğunu ifade ederek, yüksek yağlı hayvansal ürünler bakımından zengin beslenen toplumlarda prostat kanserinin daha sık olduğunun görüldüğünü, sebze, meyve ve lifli gıda tüketiminin az olduğu durumlarda da yine prostat kanseri riskinin arttığını söyledi.
Her erkeğin 50 yaşına geldiği zaman doktora gitmesi gerekiyor
Prof. Dr. Canat, halk arasında ayakta tuvalet yapmanın prostat kanserine neden olduğuna yönelik bazı yanlış söylemlerin çokça dillendirildiğini belirterek, bu söylentilerin çoğunluğuyla ilgili bilimsel bir temelin olmadığını kaydetti.
Ayakta tuvalet yapmanın başka türlü problemlere yol açabileceğini aktaran Canat, ancak prostat kanseriyle doğrudan bir ilişkisinin olmadığını dile getirdi.
Canat, "Diyetsel faktörler önemli. Mutlaka sağlıklı beslenmek gerekiyor. Sigara ve alkol prostat kanseriyle de artık ilişkileri gösterilmiş zararlı alışkanlıklar olup, onlardan da uzak durmak gerekiyor. Lifli gıdalardan zengin beslenmek gerekiyor. Çok fazla kırmızı et ve doymuş yağ asidi oranı yüksek olan gıdaları tüketmemek gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Prostat kanserlerinin özellikle evrelerine göre farklı şekillerde tedavi edilebildiğini kaydeden Canat, şunları söyledi:
"Aktif izlem dediğimiz, hiçbir şey yapmadan bekleyip takip etmekten tutun da metastatik hale geldikten sonra kemoterapi ve hormonoterapi yöntemleriyle tedavi edilebilecek bir hastalık. Ama bizim sıklıkla ürologlar olarak karşılaştığımız lokal veya lokal ileri evre dediğimiz prostat kanserlerinde yaptığımız birinci tedavi seçeneğimiz cerrahi oluyor. Cerrahi olarak, kliniğimizde bu tür hastaları robotik cerrahiyle tedavi ediyoruz. Tabii robotik cerrahinin olduğu merkezlerde bu çok büyük bir avantaj. Neden? Çünkü prostat kanserinin cerrahisinden sonra özellikle uzun dönemde hastalarımızın idrar kaçırma ve cinsel fonksiyon kaybı gibi sorunları oluyor. Robotik cerrahinin en önemli avantajı da sinir koruyucu yöntemle, yani prostatın hemen arkasına ve yan tarafından giden sinirleri ve damarları koruyarak gerek hastalarımız erken dönemde idrar tutabilme kabiliyetini kazanıyor gerekse de olabildiğince cinsel fonksiyonlarını korumayı hedefliyor."
Canat, her erkeğin 50 yaşına geldiği zaman bir ürologla iletişime geçmesi gerektiğini belirterek, ailesinde risk faktörleri olanların 40'lı yaşlarda doktora görünmeleri tavsiyesinde bulundu.