AA-İstanbul
Bural, AA muhabirine yaptığı açıklamada, rip akıntılarının, sahil şeridinden açık denize doğru gelişen ve çok güçlü olabilen akıntılar olduğunu söyledi.
Bu akıntıların oluşumunda en önemli etkenin dip batimetrisi (kum tepeceği-yarık-kum tepeceği) ve kıyıya paralel ilerleyen dalgaların kırılması olduğunu belirten Bural, "İlerleyen dalgalar kum tepeciği üzerinden sığlaşma etkisi nedeniyle kırılıyor. Kırıldıktan sonra da bu yarık içerisine hızla geri girerek açık denize doğru çok şiddetli bir akıntı oluşmasına sebep oluyor. Bu noktada zaten kırılan dalgaların formu bozulup bir akıntıya dönüşmüş oluyor." dedi.
Bural, kumlu bir deniz yapısı ve kırılan dalgaların olduğu her türlü yerde çeken akıntı oluşabildiğini vurgulayarak, "Ancak bunun oluşumunu etkileyen başka faktörler de var. Mesela su uzun mesafelerde sahil şeridine doğru sığlaşıyorsa ve de ince yapılı bir kum söz konusuysa, kum tepeceği-yarık-kum tepeceği şeklinde bir dip batimetrisi söz konusuysa, dalgalar kırılıyorsa yine bunlar dip akıntısının olmasında etkili olabilir. Rüzgarın şiddeti dalgaların yüksekliğini ve periyodunu artırdığı için bu da çeken akıntının oluşmasına katkı sağlayacaktır." diye konuştu.
Rip akıntısını tespit etmenin kolay olmadığını söyleyen Bural, şöyle devam etti:
"Fakat kırılan dalgalar yukarıya taşınacağı için deniz suyunun yüzeyini bulanıklaştıracak ve kahverengi bir görüntüye yol açacaktır. Suyun üzerinde kısmi bir kahverengilik görüyorsak, bu noktada çeken akıntı vardır diyebiliriz. Yine çeken akıntının yön değiştirmesinden ötürü, açık denizden ilerliyor o kıyıya doğru, daha sonra kıyıdan, o yarıktan geriye giderken su yüzeyinde bir köpüklenme söz konusu olabilir. Buradan da tespit edilmesi mümkün olabilir. Eğer bu şekilde kahverengi bir görüntü, bulanıklık ve köpük, su yüzeyinde bir düzensizlik söz konusu ise tespit etmek mümkün olabilir."
"Rip akıntısına kapılan kişi akıntıya karşı yüzmemeli"
Bural, Türkiye kıyılarında rip akıntılarının en sık görüldüğü yerlerin başında Karadeniz’in geldiğini, İstanbul'un Karadeniz’e açılan noktaları olan Ağva ve Şile gibi bölgelerde de rip akıntılarının görüldüğünü kaydetti.
Yaz aylarında rip akıntılarının arttığını söylemenin mümkün olmadığını anlatan Bural, herhangi bir fırtına sonrası sakin bir günde de ölü deniz dalgalarının bir şekilde sahile doğru yaklaşabileceğini dile getirdi.
Bural, rip akıntısına kapılan kişilerin paniğe kapılmaması gerektiğini vurgulayarak, "Rip akıntısına kapılan kişinin öncelikle akıntıya karşı yüzmemesi gerekiyor. Boğulmaların büyük çoğunluğu o esnada yaşanıyor. Çünkü sizi sahilden uzaklaştırıyor. Bu noktada o yüzücü panikle karşıya doğru yüzmeye çalışıyor. Tabii ki yoruluyor çünkü çok şiddetli bir akıntıdan bahsediyoruz. O noktada kişinin yorulmasına, nefessiz kalmasına yol açıyor. Mümkünse eğer iyi bir yüzücüysek sahile paralel, yanlamasına yüzmek akıntıdan bir şekilde bizi uzaklaştırır veya sadece su yüzeyinde kalmaya odaklanabiliriz. Çünkü bu sonuçta genellikle dar, kısa süreli bir akıntı. Bir müddet sizi sahilden uzaklaştıracak. Bir noktadan sonra çeken akıntının yaşandığı bölgeden uzaklaşacaksınız." ifadelerini kullandı.
Türkiye’de rip akıntılarıyla ilgili bilinç düzeyinin henüz yeterli olmadığını belirten Bural, AFAD öncülüğünde bazı çalıştaylar düzenlendiğini ancak bu çalışmaların daha da yaygınlaştırılması gerektiğini sözlerine ekledi.